HABER MERKEZİ- Anayasa Mahkemesi (AYM) hapishanede tutsaklara bazı dergi, gazete ve süreli yayınların verilmemesini ifade özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirdi.
AYM’nin resmi internet sitesi www.anayasa.gov.tr’den duyurduğu kararda, AYM mahpuslara ayrı ayrı 500 TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
Ankara, Edirne, İzmir, Tekirdağ, Sincan, Bolu, Eskişehir, Kırklareli, Bafra, Balıkesir, Bingöl, Kayseri, Burdur, Silivri ve Elazığ illerindeki yüksek güvenlikli, F tipi ve diğer cezaevlerinde kalan mahpusların abone oldukları ya da satın aldıkları, Özgür Gündem, Özgür Halk, Azadiya Welat, Özgürlükçü Demokrasi, Serxwebun, Demokratik Ulus ve Atılım gibi gazete ve süreli yayınları, hapishane yönetimlerinin ‘Söz konusu yayınlarda terör örgütü ve liderlerini öven ve terör örgütü propagandası teşkil eden içerikler bulunduğu’ gerekçesiyle mahpuslara verilmiyordu.
AYM HAKLARI İHLAL EDİLEN MAHPUSLARIN İTİRAZINI HAKLI BULDU
Ücretini ödeyerek abone oldukları ya da satın aldıkları süreli yayınların keyfi olarak kendilerine verilmemesini anayasal hakların ihlali olduğunu belirten tutsaklar karara itiraz ederek Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.
Tutsakların başvurusunu değerlendiren AYM açıkladığı kararda, mahpusların ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.
Konuyla ilgili defalarca ihlal kararı vermesine rağmen engeller ve başvuruların devam ettiğini belirten AYM, “Süreli yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmesine ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun bulunduğu görülmektedir.” dedi.
Anayasa Mahkemesi, hakları ihlali edilen mahpuslara da ayrı ayrı 500 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
‘ANAYASA MAHKEMESİ MAHPUSLARIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN İHLAL EDİLDİĞİNE KARAR VERMİŞTİR’
Anayasa Mahkemesi’nin resmi internet sitesi www.anayasa.gov.tr’den duyurduğu kararda şu ifadelere yer verildi:
“Yüksek güvenlikli ceza infaz kurumlarında bulunan başvurucuların satın aldıkları dergi ve gazete gibi süreli yayınların çeşitli nüshaları, infaz kurumu eğitim kurullarının aldıkları kararlar uyarınca başvuruculara teslim edilmemiştir. Bu süreli yayınlar hakkında verilmiş bir toplatma ya da elkoyma kararı bulunmamaktadır.
İnfaz kurumu eğitim kurullarınca alınan kararlarda, söz konusu yayınlarda terör örgütü ve liderlerini öven ve terör örgütü propagandası teşkil eden içerikler bulunduğu belirtilmiştir.
İnfaz hâkimlikleri, kararlara karşı yapılan şikâyetleri reddetmiş, ret kararlarına karşı yapılan itirazlar da ağır ceza mahkemelerince kabul edilmemiştir.
Başvurucular, ücretini ödeyerek abone oldukları ya da satın aldıkları süreli yayınların keyfî ve gerekçesiz olarak kendilerine teslim edilmemesi nedeniyle anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
‘AYM DEĞERLENDİRMESİ: HAK İHLALLERİNİ ENGELLEMEYİ GARANTİ EDECEK BİR MEKANİZMA YOK’
Anayasa Mahkemesi daha önceki kararlarıyla ceza infaz kurumlarında yayınlara erişim ve yayınların ceza infaz kurumlarına kabulüne ilişkin içtihadı belirlemiş; tutuklu ve hükümlülerin yararlanabileceği yayınlara ilişkin esasların da altını çizmiştir.
Ceza infaz kurumu idarelerinin ve derece mahkemelerinin söz konusu yayınların başvuruculara teslim edilmemesine ilişkin kararlarının bir kısmında, Anayasa Mahkemesinin belirlediği kriterleri karşılamayan değerlendirmeler yapıldığı tespit edilmiştir. Söz konusu kararlarda ilgili yayınlarda sakıncalı bulunan kısımların belirtilmediği, bu kısımların somut bağlantılarla değerlendirilmesi yerine soyut ifadelerle yetinildiği gözlemlenmiştir.
Bazı kararlarda ise ceza infaz kurumu idarelerinin ve derece mahkemelerinin süreli yayında sakıncalı görülen kısımların hangi sayfalarda yer aldığını belirttiği ancak sakıncalı kısımlar yönünden Anayasa Mahkemesi içtihadında kabul edilen ilkelere uygun bir gerekçeye yer vermediği görülmüştür. Ayrıca bu kararların tamamında sakıncalı kabul edilen ifadelerin yer aldığı bölümlerin çıkarılarak geri kalan kısmın başvuruculara teslim edilmesinin mümkün olup olmadığının da tartışılmadığı tespit edilmiştir.
Başvurulara konu idari ve derece mahkemeleri kararlarına bir bütün olarak bakıldığında yayınların verilmemesinde başvurucuların kişisel durumlarının değil terör mahkûmu olmaları ve yüksek güvenlikli infaz kurumlarında tutulmaları gibi kategorik nedenlerin etkili olduğu anlaşılmaktadır.
Öte yandan, aynı yayının ülke çapında bulunan tüm ceza infaz kurumlarında aynı statüde bulunan tutuklu ve hükümlülere verilip verilmemesine ilişkin değerlendirmelerin son derece değişken olduğu gözlemlenmiştir.
Süreli yayınların ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülere teslim edilip edilmemesinde keyfiliği engelleyecek, aynı hukuki durumda bulunanlara aynı uygulamanın yapılmasını sağlayacak, açık, yol gösterici ve istikrarlı idari uygulamaları garanti edecek bir mekanizmanın bulunmadığı kanaatine ulaşmıştır.
‘CEZAEVLERİNDE UYGULAMADAN KAYNAKLI YAPISAL SORUN BULUNDUĞU GÖRÜLÜYOR’
Sonuç olarak, süreli yayınların ceza infaz kurumlarına kabulüne ilişkin uygulamada Anayasa Mahkemesince ortaya konulan kriterleri karşılayan yeknesak değerlendirmeler yapılamadığı görülmüştür.
Öte yandan Anayasa Mahkemesince bugüne kadar aynı konuda çok sayıda ihlal kararı verilmiş olmasına karşın bu nitelikteki müdahaleler ve bunlara karşı yapılan bireysel başvurular devam etmektedir. Süreli yayınların ceza infaz kurumlarına kabul edilmesine ilişkin mevcut sistemde uygulamadan kaynaklanan bir yapısal sorun bulunduğu görülmektedir.
Süreli yayınların yeknesak, hakkaniyete uygun ve Anayasa Mahkemesinin öngördüğü kriterleri karşılayan bir yöntemle mahpuslara tesliminin sağlanması için etkin bir düzen kurulmadığı takdirde söz konusu yapısal sorunun devam edeceği ve bunun Anayasa’nın 26. maddesinde korunan ifade özgürlüğünün devamlı ihlali anlamına geleceği açıktır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.”