“Savaşmaktan başka seçeneğimiz yok” diyordu Afganistanlı bir genç kadın. Tüm yasaklara, baskılara ve burjuva-feodal despotluğa karşı ayakta kalabilmek için tek bir çözüm var: o da savaşmak.
Afganistan tarihinin mücadelelerle dolu olduğu bir gerçeklik. İşgale karşı halkın verdiği mücadele, kadınların Taliban rejimine karşı verdiği mücadele ve dönem dönem halkın öfkesinin taşması Afganistan tarihinde önemli yer tutuyor. Emperyalistler ve onların yerli iş birlikçileri var oldukça da bu mücadeleler tarihe yol göstermeye devam edecektir. Yasak, baskı, sömürü düzeni sürdükçe buna karşı gelişecek tepkiler de elbette olacaktır. Dönem dönem bu tepkilerin azaldığını, bazen durduğunu, bazen de harlandığını görürüz. Örneğin İran’da bu tepkiler had safhaya ulaşmışken Afganistan’da şu anlık gözle görülür oranda bir tepki yoktur ancak bu, olmayacağı anlamına da gelmez.
Özellikle yarı feodal ülkelerde kendini daha baskıcı biçimlerle var eden kadın sorunu bugün İran’da ciddi bir halk isyanına yol açmıştır. İsyan, “başörtüsü kurallarına uymayan” bir genç kadının katledilmesiyle patlak vermiştir. Buna benzer bir olay da geçtiğimiz günlerde Afganistan’da yaşandı. Kadınların üniversite eğitimi almaları ve sivil toplum kuruluşlarında çalışmaları yasaklandı. Benzer bir olay diyoruz çünkü özünde egemenlerin kadın kimliğine bakışı yatmaktadır. İki ülkede de kadına yaklaşım benzerdir. İran’da bir kadın devlet tarafından kurallara uymadığı gerekçesiyle katledilmiştir. Afganistan’da da üniversite eğitimi kadınların “düzgün” örtünmediği gerekçesiyle engellenmiştir. Bir ülkede olay ölümle sonuçlanmışken diğeri baskı ve yasaklarla kendini devam ettirebilmektedir.
Yukarıda gözle görülür bir tepki yok dedik ancak bu tepkinin oranını İran’daki halk isyanıyla karşılaştırıp, bu sonuca vardık. Elbette tepki vardı. Afganistan’da kadınlar Taliban’ın tüm zor aygıtlarına meydan okuyarak “Haklar Ya Herkes İçindir Ya Da Hiç Kimse İçin” şiarıyla sokaklara çıktılar. Erkek öğrenciler üniversitelerde derslere girmeyerek boykot eylemine başladılar. Birçok öğrenci Taliban’ın işkencesine maruz kaldı. Şu anda da tepkiler az da olsa devam etmekte. Çoğunlukla üniversite kapılarında kadın öğrenciler protestolar düzenliyor ancak bu protestolar çok dağınık ve kitleselleşmiş bir halden uzak. Buna sebep olarak da yapılan protestoların çok şiddetli bir biçimde bastırılması gösterilebilir. İran’da sokağa taşan korkusuzluk Afgan kadınları etkilemiş olsa da Afganistan’da henüz korku duvarları aşılabilmiş durumda değil.
YASAK FURYASI
Önümüzdeki süreçte ne olacağı tam olarak bilinemezken, yasak ve baskı furyasının artacağından hiç şüphe yok. Çünkü Taliban iktidara geldiğinden beri çeşitli yasaklara başvurmuştur ki bu yasakların neredeyse tamamı kadınları hedef almaktadır.
Taliban’ın iktidara geldiği Ağustos 2021’den bu yana kadınlara yönelik yürürlüğe koyduğu yasaklarından bazıları şunlar:
- Kadınların çalışması engellendi, özel sektörde birçok kadın üst düzey pozisyonlardan ihraç edildi.
- Kadınların vücutlarının herhangi bir kısmının görünmesine neden olacak sporları yapmaları yasaklandı.
- Kız çocuklarının devam ettiği orta dereceli okullar kapatıldı.
- Kadınların yanlarında erkek bir akrabaları olmaksızın seyahat etmeleri yasaklandı.
- Kadınların burka giymeleri zorunlu hale getirildi.
- Aile içi şiddetten kaçan kadın ve kız çocuklara yönelik destek sistemi kaldırıldı.
Tüm bu yasaklamaların üzerine bir de kadınların eğitim hakkını elinden alan uygulamalar geldi. Bu yasaklar egemenler tarafından fazlasıyla savunuldu, yasaklara “mantıklı” açıklamalar yapılmaya çalışıldı.
Örneğin Afganistan’ın yüksek öğretim bakanı Nida Mohammad Nadim, kadınların derslere katılırken Taliban’ın istediği kıyafet kurallarına uymadıklarını iddia ederek kadınların üniversitelere girmesini yasaklayan kararı savunmaya çalıştı. Bu bakan mart ayında kız çocuklarına ortaokulu yasaklayan kararı da benzer söylemlerle savunmaya çalışmıştı.
Mart ayında yetkililer, ortaokulların ancak “İslam hukuku ve Afgan kültürüne uygun bir plan hazırlanana kadar” kapalı kalacağını söylemişti. Bırakalım ortaokullarda eğitimin devam edebileceğini, üniversitelerde bile eğitim yasaklanmış oldu. Yasakların içini doldurmaya çalışan söylemler aslında yeni yasaklarla da boşa düşmüş oldu.
Afganistan’da özelde kadınlara aslında tüm topluma uygulanan bu politikalar egemenlerin kendi kurdukları sistemi sağlamlaştırma çabalarından ileri gelmektedir. Afgan halkı doğru politika tarzıyla örgütlenebilirse Taliban’a karşı savaşacak gücü içinde barındırmaktadır. Bu güç işgale karşı savaşta açığa çıkmıştır. İşgale karşı Taliban ile savaşan halk şimdi gerici sistemi ören Taliban’a karşı savaşmak zorundadır. Çünkü Afgan kadınların da dediği gibi bu gerici sisteme karşı savaşmaktan başka seçenek yoktur. Ancak doğru savaş çizgisiyle -halk savaşı- örgütlenebilmiş bir halk bu gerici düzeni yok edebilir.