[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Can Yücel’in çevirisini yaptığı Gerilla Harbi Umut Yayımcılık’tan çıktı. 1967 yılında Türkçe’ye çevirdiği bu kitap sebebiyle Yücel’e 15 yıl hapis cezası verildi. Bugün bu kitabın yeniden yayımlanması manidardır. Çünkü gerilla harbi günceldir. Özellikle ülkemiz koşullarında gerilla harbinin göz ardı edilemeyecek bir önemi vardır. Gerilla harbi özellikle yarı feodal, yarı sömürge ülkelerde zorunlu bir savaş stratejisidir. Mao’nun da dediği gibi gerilla harbi “Silahça ve askeri donatımca güçsüz bir milletin, çok daha güçlü bir saldırgan karşısında başvurduğu bir çare”dir. Yücel de ülkemizde gerçekleşmesi zorunlu olan bu harp ile ilgili kitabı okuyucuya sunmuştur. Böyle bir kitabın çevrilip o yılların koşullarında yayımlanması çevirmenin bu konuya bir ilgisi olduğunu gösteriyor. Yücel’in gerilla harbine olan ilgisi onun halkın değerlerine olan ilgisinden kaynaklıdır. Gerilla halkın bir değeridir ve onu sahiplenmek gerekir. ‘60’lı yıllardaki hareketlilik de Yücel’in ilgi alanına girmiştir. Öyle ki Dünya’da yükselen gerilla harpleri özel olarak da ulusal kurtuluş savaşları vardır ve bunlar yankı uyandırmaktadır.
Vietnam, Küba gibi ülkelerde başlayan savaşlar dünyanın ilgisini üzerine çekiyordu. Türkiye’de de o tarihlerde devrimci mücadele harlanıyordu. O koşullar içinde bunlara ilgisiz kalmak bir hayli zordu. Yücel de içinde bulunduğu koşullar ve kendi ilgisinden kaynaklı bu kitabı bedeli ne olursa olsun çevirdi.
Yücel, Türkiye halkının gerilla harbine yabancı olmadığını, Kurtuluş Savaşı’nın da gerilla harbinin bir örneği olduğunu aktarıyor kitabın ön sözünde. Burada küçük bir dipnot düşmekte fayda var. Can Yücel’in verdiği bilgi aslında kısmen doğrudur. İşgalci güçlere karşı halk içinde çıkan işgal karşıtı çeteler direniş göstermiştir. Kemalistlerin önderliğinden sonra işgalci güçlerle uzlaşılmış ve işgal karşıtı çeteler dağıtılmıştır.
Yücel’in ülkede var olduğunu düşündüğü gerilla harbine ilgi duyması ve buna halkın yabancı olmadığını aktarması bakımından önemlidir. Halkın buna yabancı olmamasının tek nedeni Kurtuluş Savaşı değil çağımızın Emperyalizm ve Proleter Devrimler Çağı olmasıdır. Kitabın yazılışının neredeyse 20 yıl öncesinde Çin’de Kültür Devrimi gerçekleşmiştir. Elbette tüm bu olanlara göz yummak imkânsızdır. Tüm Dünya’da isyanların patlak verdiği, savaşların sürdüğü, devrimlerin gerçekleştiği süreçten geçilmiştir ve özellikle Çin’de Yeni Demokratik Devrim’e giden yolda gerilla harbi büyük başarı sağlamıştır. ÇKP önderliğindeki Kızıl Ordu’nun kurumsallaşmasında gerilla taktiğinin payı büyüktür.
Kitabın çevrilmesiyle Yücel’e hapis cezası verilmesi egemen devletlerin gerilla harbine ve devrimci savaşlara olan karşıtlıkları ile ilgilidir. Günümüzde olduğu gibi o günlerde de devletler varlıklarını korumak için kendilerine karşı her türden gelişebilecek harekete karşıydı. Özellikle de gerilla harplerine. Çünkü gerilla harbi kitleleri de içine katan savaş stratejisidir ve çokça kez başarılılığı kanıtlanmıştır. Bu yüzden de devletler için tehlike arz etmektedir. Dönemin hareketli koşulları, gençliğin coşkusu göz önüne alındığında bu kitabın yarattığı etki muazzam olmalıdır. Gerilla harbinin ne olduğu, genel ilkeleri, örgütlenme sorunları ve harbin taktikleri bir kitap içerisinde yayımlanıp halka sunulmuştur. Yücel’in 15 yıl hapse mahkûm edilmesinin sebeplerinden biri de bu kitabın kitlelerin özlemlerini içermesidir. Gerilla harbi kitlelerle başarıya ulaşacaktır. Mao buna örnek olarak “Gerilla harbi yığınların içinden baş verdiği ve yığınlar tarafından desteklendiği içindir ki yığınların sevecenliğinden, iş birliğinden koptuğu anda kurur gider.” demektedir. Gerilla harbinin hâlâ geçerliliğini koruduğunu bugün Filistin’de görüyoruz. Siyonist İsrail ordusunun büyük teknik gücüne karşı Filistin direnişi gerilla ile kendini göstermiştir. Kitabı özellikle güncel ile birleştirdiğimizde daha çarpıcı olmaktadır.
Mao Zedung, Ernesto Che Guevera ve bir Amerikalı subay olan Samuel B. Griffith’in bölümlerinden oluşan kitap gerilla harbine ışık tutmaktadır. Var olan egemen anlayışa karşı koyuşu resmetmektedir. Bir başkaldırıdan ve devrimci savaştan bahsetmektedir. Kitabın önemi buradan gelmektedir.
Yeni Demokrasi Okuru