Egemenler “normalleşme” naraları her açıklamalarında dile getirilmeye devam ediyor. Salgın vaka sayılarının geçtiğimiz aya nazaran azalmış olması, hayatın normale döndüğü anlamına gelmese de hâkim sınıflar için üretimin devamının gerekliliği ve krizin arttığı noktada bilançonun pekte “normal” olmadığı görünmektedir.
İlk vakanın mart ayında görülmesinin ardından yaklaşık 3 ay geçti. Yaşamı durdurma noktasına gelen pandemi, egemenler için surlar ardından “evde kal” çağrılarıyla sürmüş, işçi-emekçilere ise salgına rağmen üretime devam etmeleri zorlanmıştır. Salgın sürecinden binlerce işçi enfekte olmuş veya virüs sebebiyle yaşamını yitirmiştir. Sokağa çıkma yasakları, belli yaş aralıklarına indirgenmiş fakat her yaşta işçiler çalışmaya devam etmiştir. Kriz ile birlikte dünya ölçeğinde var olan krizin boyutu derinleşmiş, ülkemizde de katmerlenmiştir. Hayatın “normalleşmesi” hâkim sınıflar için geçerliyken, işçi-emekçiler için emperyalist-kapitalizm sistemin sunduğu virüs ve açlık “normali” açığa çıkmıştır.
GELECEKSİZLİĞİNİN “NORMALLEŞMESİ”
Toplumsal yaşamın her parçasına nükseden virüs, okulların tatil edilmesini ve örgün eğitime ara verilmesini zorunlu kılmıştı. Çoğunluğu yurtlarda kalan üniversite öğrencileri ise yurtlarının karantina bölgesi ilan edilmesinin ardından zorunlu bir şekilde yurtlarından ayrılarak memleketlerine dönmeleri gerekti. Eğitimin dijital ortamdan devam edeceği açıklamasının ise tamamen göstermelik olduğu 3 aylık süreçte açığa çıktı. Üniversitelerin dijital eğitim için altyapısının olmadığı ve öğrencilerin internete erişim olanağının eşitsizliği, egemenlerin “eğitime ara vermeden devam ettik” açıklamalarının süslü bir yalandan ibaret olduğunu göstermiştir. Bunun yanı sıra özel üniversiteler için eğitimin aralıksız sürmesi, eğitimdeki fırsat eşitsizliği halk gençliği nezdinde açıklayıcı olmuştur.
EBA TV aracılığıyla eğitime devam eden lise öğrencileri ise bir bütün belirsizlik içerisinde salgın sürecini geçirdi. Öğrenciler, EBA TV’nin hâkim sınıf ideolojisiyle donanmış alabildiğine gerici, anti-bilimsel eğitimi ile karşı karşıya kalmıştır. Tüm bunların içerisinde üniversite sınavının tarihi değişmiştir. Salgının ilk günlerinde 25-26 Temmuz’a ertelenmiş olan sınav tarihi, 1 ay geriye çekilerek 27-28 Haziran’da olacağı açıklandı. Egemenlerin “normalleşme” adı altında uygulayacağı politikalardan ilki öğrencilerin payına düşen sınav tarihinin değiştirilmesi oldu. Salgının hala devam ettiği koşullarda öğrencileri, bir araya getirerek sağlıklı olmayan koşullarda sınava girmeye zorlayan egemenler, aynı zamanda var olan niteliksiz eğitimin pandemi ile birlikte perçinlenmesiyle öğrencilerin sınava çalışma koşullarını ortadan kaldırmış durumda. Öğrencilerin geleceği, “normalleşme” dayatmaları içerisinde birer oyun haline getirilmektedir.
SERMAYENİN UCUZ İŞ GÜCÜ: GENÇLİK
Koronavirüs salgınıyla birlikte işçi-emekçiler evde kalamamakla birlikte sermayenin kazancı için üretime devam etmeye zorlandı. 15-19 yaş aralığında 6 milyon genç bulunuyor. Yüzde 62,6’sı yalnızca eğitim görebiliyor. Yüzde 9,7’si yani her 10 gençten 1’si ise hem eğitim görüyor hem çalışıyor. Okulların zorunlu tatil edilmesiyle birlikte 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı getirildi. Ne var ki 20 yaş altı gençler özel izinlerle muaf tutularak çalıştırılmaya devam ediyor. Okullardaki niteliksiz eğitimin yanı sıra okurken yaşamak için çalışmak zorunda kalan sömürü çarkının en genç dişlileri tüm bu koşullar içerisinde üniversite sınavına hazırlanmaya zorlanıyor.
Öğrenci gençliğin, paralı ve pahalı hale getirilen beslenme, barınma ve yüksek öğrenim harçları, geleceğin genç işsizlerini yaratıyor. Genel işsizlik tablosu içerisinde en büyük gövdeyi oluşturan genç işsizler, geleceksizlik duvarının birer tuğlası haline getiriliyorlar. Gençliğin taşıdığı dinamizm, burjuva-feodal sömürü düzenin pençeleri arasında eritilmek isteniyor. Egemenlerin genç nüfus üzerindeki her politikası, her hamlesi yozlaştırmaya ve dinamizmi kendi lehine çevirmeye yöneliktir. Halk gençliğinin dinamizmi burjuva-feodal düzenin yarattığı geleceksizlik duvarının birer tuğlası olmayacak o duvarı örgütlü mücadele ile berhava edecektir.