26 sene önce Gazi Mahallesi’nde katledilen Zeynep Poyraz anısına bir katliam tanığının yazdığı anı-anlatıyı katliamın yıl dönümü vesilesiyle okurlarımızla paylaşıyoruz.
“Senelerce evveldi…
Prometheus tanrılardan ateşi çaldığı için pişmandı belki, belki de utanıyordu.
Sivas’a ateş düşmüştü.
Sivas’a ateş düşmüştü ve 33 insan güzeli ateşin narında semaha durmuştu…
Sivas’a ateş düşmüştü ve orada alev alan türkülerin kokusu sarmıştı ülkenin üzerini.
Orada ateşe verilen halklarımızın kardeşliğiydi.
Çocukluğunu daha yeni terk eden, bıyıkları daha yeni terleyen ve herkesin yaka silktiği bıçkın, kavgacı mahalle delikanlılarıydık.
Kimimiz Alevi, kimimiz Kürt.
Ailelerimiz devrimciydi-devletten çok çektikleri için olsa gerek-yıllarca devrimcilerden sakındıkları, sakladıkları bizler ise lümpen!
Sivas’a ateş düşmüştü.
Ertesi günü müydü daha ertesi mi hatırlamıyorum…
Hatırımda olan o günün hayatımda bir ilk ve bir dönüm noktası olduğu…
İnsanların ateşe verildiği bir dünyada, insandan yana gösterdiğim ilk tepki…
Toplumsal bir varoluşun ilk adımıydı o görkemli uğurlama töreni.
Sivas’ta insanların ateşe verildiği o katliam ben ve benim gibi birçok gencin usuna düşen ilk kıvılcımdı.
Kıvılcımı harlayacak ve aklımı özgürleştirecek rüzgârı arıyordum kendime ve seninle kesişti yollarımız.
Soluğu rüzgârım, canım ablam, güzel yoldaşım!
28 sene oldu.
Dile ne kadar kolay geliyor değil mi?
O zamanlar 16 yaşında olan ben bu coğrafyanın ortalaması ile orta yaşı bulmuş bir adamım şimdilerde..
Senden sonra da soluk aldım, ekmek yedim, aşık oldum, sevindim, üzüldüm.
Dövüştüm aydınlık bir dünya için ve hala dövüşmekteyim.
Hala unutkan bir adamım, çok şeyi unuttum senden sonra… Ama ne seni ne de senden sonra yitirdiklerimi bir an olsun unutmadım…
Daha dün gibi o bekar odasına sabahın erken saatlerinde, yüzünde kocaman bir tebessüm ve sıcak ekmekle girdiğin gün…
Demlediğin çay, beraber yaptığımız o kahvaltı.
Sonrasında uzayıp giden sohbetler ve illa senin o gülen gözlerin… ivediyetle anlattıkların ve içimizi ısıtan o sıcacık sözcüklerin.
Ve söylediğimiz türküler… İlla da kürdün gelini!
Öğrenemedim hâlâ Kürtçe nakaratını ve öğrenmiyorum inatla!
O zamanlar sen söylüyordun şimdi yüzü ve sesi sana benzeyen bizim çocuklar.
Ve şiirlerimiz… İlla da sevdadır!
İlk senden duyduğum o dizeleri bir kutsal emanet gibi taşıyorum içimde.
Canım ablam, güzel yoldaşım!
‘Göğü kucaklayıp getirdim sana’
Buradayım işte sözümün arkasında. Bir gün mutlaka, göğü kucaklayıp getireceğiz sana…
Sivas’ta halklarımızın kardeşliğini ateşe veren bakışında ölümün karanlığını taşıyan katiller Gazi’de Cemevini ve Alevilerin gittiği kahvehaneleri taramışlardı o gece…
Haberi aldığımda mahalle dışındaydım. Bir arada olduğum arkadaşlarımla beraber gittik Gazi’ye… Barikatlar kurulmuştu… Barikatların arkasında katilleri isteyen, adalet isteyen binlerce yürek vardı.
Katilleri bulması gerekenler cinayete devlet resmiyetini de kattılar o gece…
O gece açılan ateş ile bir devrimciyi daha almışlardı aramızdan…
Binlerce yürektik pimi çekilmiş binlerce bomba…
Gün sabaha erdiğinde binlerin sayısı yüz binleri buldu. Yüz binlerin içersinde olduğunu biliyordum.Yüz binlerceydik, katillerin karanlığına ortak olan ve cinayete devlet resmiyeti kazandıran karakola yürümek istedik. Bir kez daha ateş açtılar üzerimize…
Onlarca insanın öldüğü o ateş altında…
Dilim varmıyor söylemeye, buz kesiyor yüreğim, içimde bitmeyen bir öfke…
O gün çıktık mahalleden, ışığı ve suyu olmayan bir barakada sabahladık…
Ertesi gün Gazi, mahallemizden insanlarla doluydu…
İsmini ve yüzünü hatırlamadığım biri “Zeynep’i vurmuşlar, Zeynep…” dedi
Sivas Katliamı’nın sonrasında tanıdığım seni bir başka katliamda Gazi Katliamı’nda yitirdim…
26 sene oldu… Fotoğraflardan teşhis edilen ama hâlâ elini kolunu sallayarak serbestçe dolaşan bir polisin hedef gözeten kurşunuyla durdu kalbin…
Soluğundan yoksun artık yaşlı dünyamız, o güzel gülüşünden, türkülerinden ve şiirlerinden yoksun.
Başka bir dünya için dövüşen koca bir adamım şimdi, üstelik görmeni ne çok isterdim, bıyıklarım gerçekten bıyığa benziyor şimdilerde. O genç çocuktan geriye kalan senli anılar ve beraber kurduğunuz o canım dünyanın hayalindeki ısrar…
Canım ablam, sen sonsuzluğa kanat vuralı, 26 sene oldu ne kadar kolay geliyor dile. Bu bezirgan saltanatı değişsin diye düşenlere, senden önce gidenlere ve senden sonra gelenlere, bizden yana selam söyle!”