HABER MERKEZİ – Yunanistan’da faaliyet yürüten Türkiyeli devrimciler geçtiğimiz günlerde “Yunanistan Eylem Birliği” imzalı bir açıklama yayınlayarak TKP/ML ile ilişkilerini kestiklerini duyurmuşlardı. Konuyla ilgili TKP/ML-Yurt Dışı Komitesi (YDK)’nin yapmış olduğu açıklamayı haber değeri taşıdığı için olduğu gibi paylaşıyoruz.
YUNANİSTAN EYLEM BİRLİĞİ: YALAN, İFTİRA, MANİPÜLASYON, DEVRİMCİ DEĞERLERE SALDIRI BİRLİĞİDİR!
Yunanistan Eylem Birliği’nin 27 Mayıs 2019’da “Devrimci Kamuoyuna” başlıklı açıklamasında Partimizle ilişkilerinin dondurulduğu ilan edilmiştir. Bu karara yol açan süreç, gelişmeler ve ortaya konulan değerlendirme ise imza atan kimi bileşenler için anlaşılır, kimi bileşenler için ise küçük düşürücü mahiyettedir. Devrimci olarak değerlendirdikleri partimizin alan örgütlülüğüne yönelik alınan “ilişkileri dondurma kararı” sorumluluktan uzak, devrimci ilişkileri zehirleyen, partimize karşı düşmanca tavra dönüşmüş, sorumluluk taşıdığı iddia edilen devrimci anlayıştan nasiplenmemiş bir muhtevaya sahiptir. Bu karar, faşizmin azgınca saldırıları karşısında şehitler vererek direnen, devrimci mücadeleyi dişle-tırnakla yükseltme sorumluluğumuz, çabamız ve azmimiz karşısında açıkça belirtmek gerekir ki bunu kırmaya çalışan GERİCİ bir saldırıdır. Partimizin mücadelesini halk kitleleri nezdinde zayıflatmayı amaçlayan, küçük-burjuva dünya görüşünün küçük hesapçı-pragmatist yaklaşımının, tutarsız bir politik duruşun sonucudur.
Partimiz Nisan 2015’teki düşman operasyonunun ardından kendi içinde de sağ tasfiyeci-hizipçi güruhun saldırısına maruz kalmıştır. Hizip örgütleyerek parti dışına çıkan bu güruhun pratiklerine ilişkin, süreç içinde devrimci, demokrat, yurtsever kurumlarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, karşı-devrime hizmet eden aşağıdaki pratiklere tavır almaları istenmiştir.
Bahsi geçen “örgüt”;
1- Partimizin merkezi operasyon yediği bir süreçte “bir MK üyesi” arasının “iyi olduğu” bazı parti üyelerine mektup göndermiş, başka bir MK üyesini tutuklatmaya çalışarak partimize darbe yapmaya çalışmıştır. Yine aynı içerikli mektupları partinin diğer alanlarına da göndermiş, hakaret ve küfür dolu mektuplarıyla partimizin önderliği hakkında şaibe ve güvensizlik yaymıştır.
2- Savaş alanında bozgunculuk yapmaya, hizip örgütlemeye çalışmışlardır. Savaş koşullarında partimizin kendilerine geçici olarak verdikleri silahlar da dahil partinin bir kısım cephanesini çalmış, savaş alanından kaçıp giderken de toprağa gömüp düşmana teslim etmişlerdir.
3- Gazete bürosunu almak için polisle işbirliği yapmış, polis eşliğinde gazete bürosunu baskına gelmişlerdir. Buna dair tüm belgeler, kanıtlar devrimci örgütlerle paylaşılmıştır. Bununla yetinmemiş bu kez de sorunlarını mafya aracılığıyla çözmeye girişmişlerdir.
4- Hiçbir emekleri olmadığı halde gerilla alanının hazırladığı kitabı çalıp emek hırsızlığı yapmış, henüz taslak halinde olan kitabı yangından mal kaçırırcasına basmışlardır.
5- 24-28 Kasım 2016 Aliboğazı operasyonunu değerlendirme adı altında aşağıda görüleceği gibi gerillanın hareket tarzını deşifre eden yazılar yazmış, bu yazılarıyla sadece bizim değil bölgede savaş yürüten diğer gerilla güçlerinin hareket tarzlarını da düşmana deşifre etmişlerdir.
https://www.partizan-online.net/alibogazi-sehitleri-anisina-12ler-olduler-ama-yenilmediler
6- Gayri resmi sitelerinde aşağıdaki linklerde göreceğiniz gibi isim isim teşhir yapıldı. Yetinilmedi sosyal medya hesaplarında kadroların ismi teşhir edildi, mekanlar fotoğraflandı buralar düşmana hedef haline getirildi.
http://www.kaypakkayahaber.com/kose-yazisi/canim-biraz-hasan-aksuyla-ugrasmak-istiyor
7- Bu grubun gerçekleştirdiği ve tek bir tanesinin dahi kamuoyuna özeleştirisini vermediği bir dizi suç söz konusudur. Bu güruhun suçlarına meşruluğu ise bahsini ettiğimiz açıklama ile ilgili devrimci-demokrat örgütler sağlamaktadır.
Bütün bunlara rağmen şimdi “Yunanistan Eylem Birliği” imzalı bir açıklama yaparak sağ tasfiyeci güruhun yalanlarına ortak olmuşlardır. Şimdi açıklamada “devrimcilerin devrimci olmayan pratiklere meyletmeyeceğine inanıyoruz(!)” diyerek imza atan bu örgütlere soruyoruz. Yukarda sadece belli başlılarını sıraladığımız bu pratiklere onay mı veriyorsunuz?
İlgili açıklamada “Söz konusu yapıyı temsil eden kişiler tarafından uzunca bir süredir platformumuzda yer alan TKP-ML’nin faaliyetçileri sokakta, eylem alanlarında takibe, hakarete, tacize uğramakta; faaliyetleri ve görüşmeleri fotoğraflanmaktadır” denilerek; Rojava eylem birliği afişinin indirildiği, Açlık grevleri ile ilgili etkinliğe yönelik “mafyavari” bir provokasyon yapıldığı ifade edilmektedir. Bunun yanında bileşenlerinden savaş ve mücadele kaçkını güruhun bir “elemanına” karşı seksist küfürler edildiği belirtilmektedir. Ayrıca platform kendileriyle yapılan görüşmede partimizi temsil eden yoldaşlarımıza karşı “temsil düzeyini bilmediğimiz” gibi ifadelerle ciddiyetsiz, hadsiz ve soytarılara mahsus bir yaklaşımı da sergilemişlerdir.
Şimdi takip, küfür, vs. gibi tamamen dedikoduya ve beyana dayanan “kanıtlarla” ve yalanlarla hareket eden bu açıklama, sınırlarını aşarak “devrimci zemininin değil, sızmaların, düşman yöntemlerinin gelişimine hizmet ederler” tespiti yapmaktadır. Olmayan eylemleri “mafyavari” diyerek partimize yakıştırmaktadır.
Açık belgelere, kanıtlara, işlenmiş somut suçlara itibar etmeyip, dedikodulara yalanlara ve iftiracı beyanlara inananlar; devrimci değerleri savunmak bir yana devrimci değerleri aşındıran, halka yalan pompalayan, güvensizlik yayan, “birleşik mücadele hattı” değil birleşmiş bir şekilde halka karşı politik olarak “günah işleme” vebalini almışlardır.
Partimizin disiplini altında olan hiçbir yoldaşımız, ortak eylem birliklerinde, bu platformun hiçbir çalışmasında Parti ve Savaş Kaçkını Güruh’un suç işlemiş unsurlarına karşı saldırgan bir tutum almamıştır. Bu “Yunanistan Eylem Birliği” bileşenleri ile yapılan toplantıda beyan edilmiş, böyle bir durumun olmadığı ve olmayacağı söylenmiştir. Rojava eylem birliği afişi partimizin imzasını kullanan “güruhun” varlığından kaynaklı kendi kurumumuza asılmamıştır. Bu durum kendilerine izah edildiği halde “afişin indirildiği” gibi bir yalana bel bağlayacak şekilde açıklama da konu edilmiştir. Rojava ile dayanışma eylemlerinde etkin katılımımız bilinmez değildir. Ancak partimizin imzasının çalınarak kullanıldığı afişlerin kendi elimizle, kendi kurumlarımıza asılmasını beklemedikleri için bu konuda YALANA baş vurmak en kolay yol olmuştur.
Açlık Grevi eyleminde “mafyavari” bir provokasyon girişimi ise yine başka bir yalandır. Yaşanan ufak bir sözlü sataşmanın, MKP ve DKP’nin temsilcileri tarafından adeta bir provokasyona dönüştürülme çabası yine tarafımızca engellenmiştir. Bu iki yapının temsilcilerinin yangına ellerinde benzin bidonu ile gitmesi yeni değildir. Hesapları ve çıkarları “savaş ve parti kaçkını güruhla” büyük olabilir, ancak bu hesapların devrimci sorumluluğu yitirmelerini, devrimci değerleri ve ilişkileri ayak altına almalarını getirdiği de açıktır. Bahsi geçen olaydaki ufak bir sözlü atışmayı, yalanlarla ve film senaryolarından esinlenerek yeniden yazmaları tek kelimeyle çiğlik, alanda yapılmaya çalışılan provokasyonun devamı niteliğindedir.
Takip, küfür, vs. gibi ithamlar ise paranoyak ve şizofrenik bir yaklaşımın sonucudur. Bu unsurların adresi bilinmez değildir. Dar ve sınırlı bir alanda herkesin bir birini tanıdığı bildiği bir alandan bahsediyoruz. Bu durumda her karşılaşmayı takip şeklinde yorumlayacak bir ruhsal bozukluğun, suç işlemiş bir insanın patolojik bir hastalığı olarak yorumlamaktan başka bir sonuç çıkarılamaz. Seksist küfür iddiası ise yine aynı ruh hastasının uydurduğu kocaman bir yalandır. “Parti ve savaş kaçkını, hırsız, ihbarcı” vs. şeklindeki teşhirleri seksist bir küfür olarak algılıyorsa bu “yalan uzmanları” en fazla “Türkçe ders” almaları için kurs önerisi yapılabilir.
“Yunanistan Eylem Birliği” hem yalana inanıp, hem de yalan üretme yoluna gitmiştir. İki kez görüşme talepleri olmuştur. İlk görüşme talebine dönmeyen kendileridir. İkinci görüşme gerçekleştirilmiştir ve genel tutumumuz ve yaklaşımımız tıpkı bu açıklamada ifade ettiğimiz gibi anlatılmıştır. Eylem Birliğinin TKP/ML adına görüştükleri yoldaşlarımızın temsil düzeyini sorgulayan tutumları ise ancak terbiye sınırının aşılması olarak yorumlanabilir. Görüşmelerde de “tam yetkili kişiler gelsin” gibi hadsiz ve cahilce bir şeyler mırıldanmışlar, gerekli yanıtı almışlardır. Belli ki bu pek “yüksek mertebeli” temsilcilerden oluşan yapı, başka bir örgütten “insan seçme” özgürlüğünü kendinde görmektedir. CİDDİYETSİZLİĞİN özgürce kullanım hakkıdır bu tutum! Devrimci değerlerden uzaklaştıkça devrimciler arası ilişkilerdeki “hukuk”tan da uzaklaştıkları görülmektedir. Temsiliyet sorgulaması bunun basit bir göstergesidir.
Bu devrimci yapılar ciddiyetten yoksun pragmatizmden beslenen bir tutum içindedirler. Bileşenleri olan yapının her türlü suçuna ortak olmayı “devrimci değerleri” sahiplenme olarak tespit ederek, inşa ettikleri yalanlarla partimize, devrimci değerlere, halka saldırmaktadırlar. Bu gruplar devrimci değerleri korumada tutarlı değildirler. Partimize yönelik teşhir, itibarsızlaştırma, kadroları deşifre etme, dedikodu, yalan üretme çalışmalarını görmedikleri gibi Türk Polisine ve Kaymakamlığına yapılan ihbar belgesini bile “normaldir” diyerek görmezden gelen yaklaşımlarıyla “ilkeli bir devrimcilik” iddiasındalar. Bu tutarsızlıkları ile ciddiye alınır durumda değildirler.
Suçlamalarını ciddiye almıyoruz. Tehdit kokan dillerini önemsemiyoruz. Parçası oldukları bileşenlerin suç işlemiş bireylerini, eylem birlikleri, platformlar ve demokratik-devrimci eylem alanları dışında gördüğümüz her yerde “suçlu olduklarını, savaş ve parti kaçkını olduklarını, ihbarcı olduklarını, partinin savaş teçhizatlarını çalarak düşmana teslim ettiklerini” teşhir etmeye devam edeceğiz. Kamuoyuna, partimize açık özeleştiri vermedikleri sürece suçlu olan anlayışı ve bunu hayata geçiren her bireyi teşhir edeceğiz.
Bu grupların bu alanda bu tavırlarına karşı partimizde bu gruplarla bu alanda ilişkilerini dondurmuştur. Bu grupların söylenen yalanlara değil, belgelenmiş gerçeklere yüzünü dönmesi, partimize bu tavırlarından dolayı özeleştiri vermesi tarihsel ve politik bir sorumluluktur. Açıklamalarını geri çekip partimize özeleştiri verene kadar bu gruplarla alanda ilişki kurulmayacaktır.
TKP/ML-YDK
30 MAYIS 2019