HABER MERKEZİ- Göç ve mülteci hakları çalışmalarını sürdüren kurumlar, Yunanistan sınırından geri itildikten sonra Edirne’de donarak hayatını kaybeden 19 mülteci için Yunanistan’ın İstanbul Başkonsolosluğu önünde açıklama yaptı.
“Sınırlardaki mülteci ölümlerini durduralım: Sınırları açın, geri kabul anlaşmasını iptal edin” yazılı pankart ile “Yunanistan mülteci hukukuna uy, mültecileri geri itme”, “Türkiye ileri itme, Yunanistan geri itme, mülteciler ölüyor”, “Meriç Nehri’ne atılan mültecilerin davası neden kapatıldı”, “Mülteci hakları insan haklarıdır” dövizlerinin taşındığı eyleme, HDP İstanbul milletvekilleri Musa Piroğlu, Zeynel Özen, Züleyha Gülüm, HDK Eş Sözcüsü Cengiz Çiçek ve İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin de katıldı.
Göç İzleme Derneği (GÖÇİZDER) Eş Başkanı Kamile Kandal tarafından okunan açıklamada, “Devletlerin evrensel hak ve özgürlükleri yok sayarak yürüttükleri mülteci düşmanı politikalar sonucu, mültecilerin göç yollarında ve sınırlarda yaşamlarını kaybediyorlar” denildi.
En son 2 Şubat’ta Edirne’nin İpsala ilçesinde Yunanistan unsurları tarafından geri itilen mültecilerden 19 kişinin donarak yaşamını yitirdiğini hatırlatan Kandal, İpsala’da yaşananları tekil olmadığını, Türkiye ve dünyanın pek çok yerinde mültecilerin sınırlarda şiddete maruz bırakılarak ölüme terk edildiğini ifade etti.
Küresel çapta yapılan ve Haziran 2021’de yayımlanan Birleşmiş Milletler raporuna göre, 82 milyonu aşkın insanın yerinden edildiğini ve bu rakamın her geçen gün arttığını belirten Kandal, sözlerinin devamında “Savaş, çatışma, siyasi baskı, işkence ve kötü muamele, yoksulluk gibi nedenlerle çoğu zaman yaşamlarını riske atarak göç etmek zorunda kalan insanlar göç ettikleri ülkelerde de nefretle, sömürüyle, hukuksuzluklarla ve yoksullukla baş etmeye çalışıyorlar ve yeniden göç yollarına düşmek zorunda bırakılıyorlar” ifadelerini kullandı.
“GERİ KABUL ANLAŞMASI İPTAL EDİLSİN”
Kandal, son dönemde Hırvatistan-Bosna, Polonya-Belarus, Türkiye’nin İran ve Yunanistan sınırlarında günbegün ölüm haberleri geldiğinin belirterek şunları kaydetti:
“Geçtiğimiz aylarda Meriç Nehri’nde önce Yunanistan unsurları tarafından Türkiye’ye geri itilen ve ardından Türkiye’de de kolluk kuvvetleri tarafından Meriç Nehri’ne atılan en az beş kişinin katledildiği olayda cinayet, kötü muamele ve işkence suçlarından bahisle açılan soruşturma etkin bir şekilde yürütülmediğinden takipsizlikle sonuçlandı, yani kapatıldı. Türkiye ve Avrupa Birliği arasında 2016’da imzalanan Geri Kabul Anlaşması ise mültecilerin hayatlarını devletlerarasında pazarlık aracı haline getirdiği gibi AKP’nin başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’daki işgalci ve yayılmacı politikalarının gerekçesi haline de getiriyor. Güvensiz ve sağlıksız koşullarda uzun yollar giden mülteciler boğularak, açlıktan, salgın hastalıklardan ötürü veya iklim şartlarından/donarak hayatlarını kaybediyorlar. Bütün bunlar olurken uluslararası kamuoyuyla alay eder gibi Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye teşekkür ettiğini duyuyoruz ve Türkiye fütursuzca paranın tam olarak ödenmediğini söylüyor! Biz, bir çeşit devletlerarası insan ticaretine mahal veren Geri Kabul Anlaşması’nın iptalini talep ediyor, bu utanca son verilmesini istiyoruz.”
“MÜLTECİ HAKLARI İNSAN HAKLARIDIR”
AKP iktidarının, mültecilere statü tanımayan ve nefretin odağı haline getiren, mültecileri idari gözetim tehdidi ve Geri Gönderme Merkezlerine mahkûm eden, insan kaçakçılarına caydırıcı cezalar vermeyen ve mültecileri sömüren sermaye gruplarına yol veren politika ve uygulamalarının doğrudan ve dolaylı olarak mültecileri güvensiz göç yollarına mecbur bıraktığını belirten Kandal, “Sadece sınırlarda değil, Türkiye’de de mülteciler güvende değil! Türkiye’de siyasetçilerin, kimi zaman korku iklimini hâkim kılmak, kimi zamansa milliyetçi çevrelerden oy devşirmek için mültecileri hedef haline getirdiğini görüyoruz. Medya ise bu nefret söylemlerine ortak oluyor. Bu durum, ülkede yaşamaya çalışan mültecilere linç girişimleri, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve katliam olarak geri dönüyor” dedi.
Dünyanın her yerinde mültecilerin insanca yaşama haklarının olduğunu söyleyen Kandal, hak savunucularının sivil toplum örgütlerinin işlenen suça ortak olmayacağını belirterek şu talepleri sıraladı:
Tüm devletlerin mültecilik hukukuna uygun politikalar geliştirmelerini,
Sınırlarda yaşanan mülteci ölümlerinin ve insan kaçakçılığının önlenebilmesi için sınırların mültecilere açılmasını ve uluslararası korumadan yararlandırılmalarını,
Tüm geri kabul anlaşmalarının iptal edilmesini,
Geri gönderme yasağı ihlalleri, geri ya da ileri itme de dâhil uluslararası hukuka aykırı tüm süreçlerin izlenerek raporlanması, sorumlulara yaptırım uygulanması ve sivil denetime açılmasını,
Türkiye’nin ülkede bulunan tüm mültecilere insani yaşam koşullarını sağlamasını,
Uluslararası koruma başvurularının sağlıklı ve hukuka uygun olarak alınması ve sonuçlandırılmasının sağlanması için BMMYK’nin yeniden aktif sorumluluk almasını,
Geri gönderme yasağına aykırılıkların önlenmesini,
Edirne sınırında 24 Ağustos 2021 tarihinde yaşanan ve mültecilerin kaybı ile sonuçlanan olaya dair yeniden soruşturma açılarak sorumluların cezalandırılmasını,
19 mültecinin sınırda donarak yaşamlarını kaybetmelerine dair olayın aydınlatılmasını ve sorumluları hakkında uluslararası hukukun gereği işlemlerin yapılmasını istiyoruz.
Kaynak: sendika.org