1995-1996, toplumsal muhalefetin büyüdüğü, faşizme karşı direnişlerin dalga dalga yayıldığı bir süreçti. Gazi direnişi, 96 1 Mayıs direnişleri gibi… Egemenler bu direnişlerin önünün kesilmesi gerektiği, kendi yaşamlarının tehlike altında olduğundan dem vuruyorlardı. Tarihte her zaman oluğu gibi bu gidişatın önünü kesebilmek için yine toplumun en ileri, en bilinçli, en örgütlü kesiminden, hapishanelerden başlamaları gerekiyordu. O dönemin Adalet Bakanı faşist Mehmet Ağar tarafından 6-8-10 Mayıs genelgeleri yayınlandı. Genelgeyle hapishaneler, teslim alınmak, susturulmak, direnişçi gelenek yok edilmek, hücrelere kapatılmak, yalnızlaştırılmak, kimliksizleştirmek isteniyordu. Bu başarıldığında toplumda susturulacak, teslim alınacaktı.
Tutsaklar da sevdalarını, kuşanmış karşı saldırıya geçmişlerdi. 20 Mayıs’ta TKP/ML, DHKP-C, MLKP, TKP (ML), TKEP-Leninist, Direniş Hareketi, TİKB, EKİM ve THKP-C/HDÖ davalarından 1500 tutsak SAG’ a başlamıştı. TDP ise Gebze’de aynı gün, Bayrampaşa hapishanesinde 10 gün sonra başlamıştı.
Direniş bütün görkemiyle sürüyordu. Faşist devlet saldırısında ısrarlıydı, zafer elde etmek istiyordu. Ancak tutsaklar da direnişte, zafer kazanmada kararlıydı. Tutsaklar direnişi niteliksel olarak sıçratarak faşizmin karşısına yenilmez devrimci irade ve feda ruhuyla dikildiler. TKP/ML, DHKP-C, MLKP, TKP (ML), TKEP-L, TDP ve Direniş Hareketi tutsakları eylemlerini 3 Temmuz’da Ölüm Orucuna çevirdiler.
Bedenler hücre hücre erirken tarih 21 Temmuz’a geldiğinde yani direnişin 63. Gününde Aygün Uğur, 65. gününde Altan Berdan Kerimgiller, 66. gününde İlginç̧ Özkeskin, 67. gününde Hüseyin Demircioğlu, Ali Ayata, Müjdat Yanat, 68. günde Ayçe İdil Erkmen ve SAG direnişçisi Tahsin Yılmaz, 69. günde Yemliha Kaya ve SAG direnişçileri Ulaş Hicabi Küçük, Osman Akgün ve Zaferle birlikte Hayati Can’la zincir kırıldı. Yıldızlaşan bedenlerle zafere ulaşıldı.