HABER MERKEZİ- Van Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi Hapishane Komisyonu, hapishanede tutsak Hadi ve Makbule Özer çiftinin tutukluluğuna dair hazırladığı raporu Van Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda açıkladı. Açıklamaya Van Barosu Yönetim Kurulu üyeleri, ÖHD avukatları, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi Başkanı Mehmet Karataş, Tutuklu Aileleri ile Yardımlaşma Derneği (TUAY-DER) ile Star Kadın Derneği temsilcileri katıldı.
Özer çiftinin bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini ifade eden Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, Özer çiftinin hukuksuz bir şekilde hapishanede tutulduğunu söyledi. Uçar, sadece Özer çiftinin değil, hapishanede tutulan tüm ağır hasta tutukluların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini belirtti.
Özer çiftine dair hazırlanan rapor, ÖHD Van Şubesi Eşbaşkanı Avukat Ebru Demirtepe tarafından okundu. Raporun Makbule ve Hadi Özer’in vekilleri ve aileleri tarafından yapılan başvuru üzerine hazırlandığını aktaran Demirtepe, Özer çifti ile 26 Ağustos’ta görüşme gerçekleştirildiğini belirtti.
MAKBULE ÖZER
Yapılan görüşmede, Makbule Özer’in birçok kronik rahatsızlığının olduğuna dikkat çekilen raporda, Özer’in yürümekte zorlandığı, son dönemlerde sık sık hastaneye kaldırıldığı, en son hastaneye kaldırıldığında hastanede çekilen fotoğrafı nedeniyle hapishane idaresinin kendisini hastaneye götürmeye çekindiği, hastane yerine revirde kendisine serum takılarak tedavi edildiği, serumlar nedeniyle vücudunda morluklar oluştuğu, hapishanedeki yemekleri yiyememesi nedeniyle ihtiyaçlarını kantinden karşıladığı, aynı koğuşta bulunan birçok kişinin Kovid-19 olduğu, 23 ile 26 Ağustos tarihlerinde İstanbul ATK’de bulunduğu süreç içerisinde heyet tarafından el kol hareketleriyle yönlendirilerek beden muayenesi yapıldığı, Türkçe bilmediği halde Kürtçe tercüman bulundurulmadan ve öyküsü dinlenilmeden muayenenin bitirildiği, ATK raporunun aleyhine sonuçlanacağı ve hapishanede öleceğini düşündüğü bilgilerine yer verildi.
HADİ ÖZER
Yine Hadi Özer ile yapılan görüşmede kendisinin de birçok kronik rahatsızlığının olduğuna değinilen raporda, engelli raporu olduğu, nefes darlığı, romatizma, kemik ve bel ağrısı, hapishaneye geldikten sonra vücudunda kaşıntı şeklinde seyreden hastalığı olduğu, görme bozukluğu olduğu, hapishane yemekleri nedeniyle vücudunun şiştiği ve sık sık idrara çıktığı, bu durumun kendisini çok zorladığı, hapishaneye geldiğinden beri üç kez hastaneye götürüldüğü, bu ziyaretlerden birinin sağlık kurulu raporu için olduğu ve raporun nasıl sonuçlandığının kendisine henüz bildirilmediği belirtildi.
Özer Çiftinin tutuklanmasından bu yana birçok yetkili kuruma farklı hukuk kurumları tarafından başvurular gerçekleştirildiğine yer verilen raporda, tüm başvuruların sonuçsuz kaldığı ve Özer çiftinin halen hapishanede tutulmasının hukuksuzluk olduğu kaydedildi.
SAĞLIĞA ERİŞİM HAKKI
Raporda, Özer çiftine dair yapılan yasal değerlendirme kısmında, “Alternatif ceza infazı olarak konutta infaz, ceza infazının ertelenmesi/geri bırakılması gibi yöntemlere başvurulabilecekken kişinin onurunu da zedeleyecek şekilde mevcut rahatsızlıkları ile hapishanede tutulması işkence ve diğer kötü muamele yasağı ile sağlığa erişim hakkı ihlali anlamına gelmektedir. Hiç Türkçe bilmeyen ve kendisini Kürtçe tercüman aracılığıyla ifade edebilen Makbule Özer’in bildiği dilde aydınlatılmış onamı alınmadan, öyküsünü anlattırma ihtiyacı duyulmadan el kol hareketleri ile muayenenin tamamlanması suretiyle sağlığa erişim hakkı ve ayrımcılık yasağı ihlal edilmiştir.” denildi.
TALEPLER
Raporun sonuç ve talep kısmında şunlar yer aldı:
* Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı ihlallerinin ortadan kaldırılması için Adalet Bakanlığının pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.
* Makbule ve Hadi Özer’in cezalarının infazının hapishane koşullarında sürdürülmesinin uygun olmadığından serbest bırakılmalıdırlar.
* ATK’nin ağır hasta siyasi mahpuslara ilişkin sistematikleşen siyasi tutumu ve ağır hastalıklarına rağmen hasta mahpuslara “hapishanede kalabilir” şeklinde Tıbbi Etik İlkelerinden ve tarafsızlıktan uzak kararlarına ilişkin olarak ilgili kurumlarca gerekli incelemeler yapılmalıdır. Bu yönüyle ATK’yi Tıbbi Etik İlkelerine bağlı kalmaya ve tarafsız olmaya davet ediyoruz.
* Devlet tarafından sağlanan tüm hizmetlerde Türkçe bilmeyen ve kendini başka bir dilde/ana dilinde daha iyi ifade edebileceği anlaşılan kişilere anlayacakları dillerde tercüman desteğinden yararlandırılması için gerekli yasal düzenlemeler yapılması ve bu düzenlemelerin hiçbir ayrımcılık tanınmadan yerine getirilmesi sağlanmalıdır.