HABER MERKEZİ- Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi’nde bulunan tutsak Partizanlar Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya’nın katledilişinin 45. yılı vesilesiyle bir açıklama yayımlayarak “Bizler de Kaypakkaya yoldaşı katledilişinin 45. yılında selamlarken, ardılları olarak, O’nun bilincini, inancını, silahını kuşanıp, emanetini baş-göz üstünde tutarak hazırlandık o büyük kavgaya. Aklı cesaretle buluşturarak düştük yola” dediler. Tutsak Partizanlar’ın yaptığı açıklama şu şekilde;
“Dostlar, yoldaşlar
Kendinden önceki tüm önderler gibi İbrahim Kaypakkaya da dönemin tarihi, toplumsal koşullarının içinde ve onun ürünü olarak önderleşmiş, ülkemiz coğrafyasında gerçeğin bilgisine ulaşmanın ve pratiğe uygulamanın mücadelesini vermişti.
Nesnelle öznel olanın uyumundan, ulaştığı gerçeğin bilgisini, düşen çiğ damlalarıyla yoğurup şafağı örmek ve gerçekliği yaşama egemen kılmak için çıkmıştı yola… Bu yolda MLM teoriyle, hareketin ve devrimin yasalarının bilgisini harmanlayıp, o bilge güneşi yaratarak silahlandırmıştı kitleleri… Ve artık, sınıf mücadelesinin nehrinde, yukarı kalkmış gururlu başlar dizilmiş, isyanın ayak sesleriyle alanları dövüyor, altüst etmek için yeryüzünü, Nuh’un efsanevi tufanı değil, Türkiye coğrafyasından dünyayı sarsacak, kitlelerin yaşayan ve gerçek tufanı başlıyordu…
24 Nisan 1972’de başlayan o büyük tufan, 46 yıldır sömürü ve zulmü, açlık ve yoksulluğu, insanın insana kulluğunu bu topraklardan söküp atmak için sürüyor.
46 yıldır kuşkusuz birçok yara da aldık, tökezledik, düştük de ama hep ayağa kalktık, ihanetleri de gördük ve yenilgiler de tattık, dal budakta bıraktık. Ama köklerimize sıkı tutunup filiz sürmekten, iyinin, güzelin, özgür yarınların yaratanı ve savaşanı olmaktan da geri durmadık.
Egemenlerin korkuları tam da bu sınıfsal duruşumuzdan ideolojik ve politik netliğimizden kaynaklanıyor. Egemenler; bilincimize yön veren, kavgamızın kartalı, öğretmenimiz, önderimiz Kaypakkaya’nın ülkemiz coğrafyasında başlattığı, yeryüzünü sarsacak büyük tufanın kendi sonlarını da getireceğini bildiklerinden, korkuyorlar. Bu korkuyu 46 yıl önce; “Türkiye’de komünizmle mücadele de şimdi en tehlikeli olan Kaypakkaya’nın fikirleridir. Onun yazılarında sunduğu görüşler ve öngördüğü mücadele metotları için hiç çekinmeden ihtilalci komünizmin Türkiye’ye uyarlanması ditebiliriz” şeklinde dile getiren egemenler bugün hala aynı korkuyla saldırıyorlar. Kaypakkaya’nın adına, resimlerine, geleneği olan Partizan’a özel “yasak” kararı uygulayarak kitlelerle buluşmasının önüne geçmeye çalışıyorlar. Çünkü egemenler de çok iyi biliyorlar ki; kapitalist-emperyalist sistemin derinleşen krizi, ülkemizde ve dünyada her geçen gün daha fazla büyüyen açlık, yoksulluk, sömürü ve baskıyı getirirken, beraberinde kitlelerin öfkelerini de kabartıp, birleştiriyor, devrimci durumu da yükseltiyor… Egemenlerin dezavantajı olan bu durum, kitlelerin örgütsüzlüğü, devrimci-komünist önderlikten yoksun oluşu ve ideolojik, politik, örgütsel tasfiyeciliğin ve reformist rüzgarın devrimci-ilerici güçleri de etkisi altına alıp, sardığı günümüz koşullarında maalesef onun avantajına dönüşmekte.
Bu avantajını korumak için ideolojik-politik-sınıfsal netliğe sahip Kaypakkaya’yı ve onun ihtilalci komünizmini, kendisi için en büyük tehlike görüyor ve saldırıyor egemenler.
Bu korkuyu daha da büyütmek, ete kemiğe büründürüp 21.yy’ın tufanını yakınlaştırmak için İ. Kaypakkaya’yı anlamak, kavramak, devrimimizin silahına dönüştürmek önemli bir yerde duruyor.
Ancak İbrahim yoldaş, düşünce ve tezlerinden, ihtilalci özünden kopartılarak, yarattığı KP’nin ilke ve işleyişi tasfiye edilmeye çalışılarak, faşizmin kalbine sağladığı hançer olan Kemalizm ve ulusal sorun konusundaki tezleri, devrimin yolu, biçimi, araçları vb. konusundaki rehberliği revize edilip, reformizme ve sisteme entegre edilerek savunulamaz.
İbrahim Kaypakkaya’nın kendisinin çizdiği teori ve pratik bütünlüğünün içinde devrettiği bayrağını, emanetini yükseltip, Halk Savaşı’nı büyüterek korunup, geliştirilebilir.
Bizler de Kaypakkaya yoldaşı katledilişinin 45. yılında selamlarken, ardılları olarak, O’nun bilincini, inancını, silahını kuşanıp, emanetini baş-göz üstünde tutarak hazırlandık o büyük kavgaya. Aklı cesaretle buluşturarak düştük yola;
“Biliyoruz hepimiz yolu
Ve tüfeklerimiz iyice yağlı;
Şimdi kollarımız hazır artık” haydi yürüyelim yoldaşlar!”
Gebze Hapishanesi’nden Tutsak Partizanlar