Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi’nin çağrısıyla tutsak yakınları ve aileleri kahvaltıda bir araya geldi. Tutsakların tecrit altında olduğuna dikkat çekilen buluşmada “Mücadeleyi büyütmemiz gerekiyor. Bu sistemi yok etmek biz ailelerin elinde” denildi.
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), “Tutsak Yakınları ve Aileleri Olarak Bir Araya Geliyoruz” şiarıyla İstanbul’un Şişli ilçesinde bulunan Munzur Çevre Derneği’nde aileler ve tutsak yakınları ile bir araya geldi. “İnfaz Yakmalarına Son! Yayın ve Görüşçü Yasaklarına Son!” pankartının açıldığı dayanışma etkinliğine Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri (PŞTA), Ölümsüzlerin ve Tutsakların Sesi Platformu (ÖTSP), Mücadele Birliği Platformu, Devrimci Parti, Yeni Demokrasi Aileleri Birliği (YDAB), Yeni Demokrasi Aileleri Derneği (YDAD), Tutuklu ve Hükümlü Aileleri ile Dayanışma Derneği (TUHAYDER), Adalet Nöbeti eylemcilerinden Zeynep Calıhan, Anadolu Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (ANYAKAYDER), Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD), İnsan Hakları Derneği (İHD) yanı sıra çok sayıda tutsak yakını ve ailesi katılım sağladı.
Etkinlikte açılış konuşmasını İHD İstanbul Şubesi Hapishaneler Komisyonu üyesi Mehmet Acettin yaptı.
YENİ TİP HAPİSHANELER İNŞA EDİLDİ
Hapishanelerde tutsaklara yönelik ihlallerin daha da arttığına dikkat çeken Mehmet Acettin, devletin kendi hakimiyetini yürütme politikaları izlediğini vurguladı. Gündeme gelen yeni tip hapishanelere de işaret eden Mehmet Acettin, “F Tipi yüksek güvenlikli cezaevlerinden sonra L tipi, S tipi ve Y tipi cezaevleri inşa edildi. Cezası az kalan mahpuslar ve cezası biten mahpuslar da S ve Y tipi ve tek hücreli odalarda tutuluyor. Devlet izolasyon, yalıtma, yalnızlaştırma ve mahpuslara tek başına kalmayı dayatıyor.” dedi.
“BU SİSTEMİ YOK ETMEK BİZ AİLELERİN ELİNDE”
Hapishanelerde tecridin giderek derinleştiğine vurgu yapan Mehmet Acettin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Devlet cezaevinde izolasyon politikalarını uygulayarak, siyasi mahpusları birbirinden uzaklaştırmak ve paçavraya dönüştürmek istiyor. Diktatörlüğün yönettiği hapishanelere dönüştü. Politik tutsakları bir araya getirmiyorlar. Birbirleriyle görüşmeleri dahi engelleniyor. Bu sistemi yok etmek biz ailelerin elinde. Demokratik kitle örgütleri ile bir araya gelerek dayanışmayı büyütmek önemli. Bunu yapabilirsek kurtulabiliriz. Ve mahpusların moralini bu şekilde yükseltebiliriz.”
“BİZ ÇOCUKLARIMIZIN HAKKINI İSTİYORUZ”
Ardından kısa bir konuşma yapan Adalet Nöbeti eylemcilerinden Zeynep Calıhan, “Devlet cezaevlerinde çocuklarımıza işkence ediyor.” dedi. Bu işkenceleri kabul etmeyeceklerini belirten Zeynep, “Biz anneler sesimizi çıkarmadığımız sürece çocuklarımız yanacak. Biz çocuklarımızın hakkını istiyoruz. Bizim çocuklarımız suçsuzdur ve bir suç işlemediler. Benim kızım 14 yıldır cezaevinde. Biz hepsi cezaevinden çıksın istiyoruz. Af istemiyoruz, bizim çocuklarımız kendileri çıksın istiyoruz. Hep onların hukuku işliyor. Bizler bunu kabul etmiyoruz.” diye konuştu.
“TÜM TUTSAKLARA ÇAĞRI OLMAMIZ GEREKİYOR”
Daha sonra konuşan Özgürlük için Hukukçular Derneği avukatlarından Veysel Demirkaya da başta PKK Lideri Abdullah Öcalan olmak üzere tüm siyasi tutsakların tecrit altında olduğunu, tutsakların seslerinin kısılmak istendiğini belirtti. Veysel, “Abdullah Öcalan’a tecrit uygulanıyor ve bizler kendisinden hiçbir şekilde haber alamıyoruz. Başvurularımız yanıtsız. Bu hukuksuzluğa karşı dayanışmayı büyütmek ve birlik olmak gerekir. Birlik olabilmemiz için de birlikte hareket etmemiz ve tüm tutsaklara çağrı olmamız gerekiyor.” dedi.
“DİRENİŞTEN VAZGEÇMİYORLAR”
1993 yılında tutuklanan 30 yılın ardından Ocak 2023 yılında tahliye edilen Tahir İzgin hapishane sürecine dair kısa bir konuşma yaparak “Cezaevlerinde bulunan tutsaklar ailelerini üzmemek için bir şey paylaşmıyorlar. Tüm tutsakların eli ayağı sizlersiniz. Çok zorlu koşullarda yaşıyorlar. Kötü muamelelere maruz kalıyorlar ama direnişlerinden bir an bile vazgeçmiyorlar ve mücadeleyi büyütüyorlar. Dört duvar arasında seslerini dışarı yansıtacak olanlar bizleriz, aileleridir. Duyarlı olmak bizim görevidir.” çağrısı yaptı.
Konuşmaların ardından son süreçlerde hapishanelerde artan yayın, iletişim, görüşçü yasakları ve infaz yakmalara TDİ tarafından başlatılan kampanyaya dair açıklama yapıldı.
Açıklamada şu başlıklara yer verildi;
Yayın yasakları
*Hapishanede kalan tutsakların en temel insan hakkı olan haber alma hakkı gasp ediliyor. Tutsakların izledikleri televizyon kanallarını hapishane idareleri belirliyor. Bu kanalların tamamı iktidar yanlısı yayın kanallarından oluşuyor. Muhalif hiçbir kanalın izlenmesine izin verilmiyor.
*Daha önce sorunsuz bir şekilde hapishaneye alınan gazete ve dergiler “Basın İlan Kurumu aracılığıyla resmî ilan ve reklam yayımlama hakkı bulunmayan gazeteler, ceza infaz kurumuna kabul edilmez” kararları ile hapishaneye alınmıyor. Bu karardan dergiler muaf olmasına rağmen keyfi olarak bunlar da hapishaneye alınmıyor.
İnfaz yakmalar
*Uygulamaya yeni koyulan hak ihlallerinden bir diğeri ise tutsakların hapishanede kalma sürelerinin uzatılma yetkisinin hapishane idarelerinin inisiyatifine bırakılmasıdır. Hapishanede kalacağı süreyi tamamlayan tutsaklar hapishane gözlem kurulunun kararı ile tahliye edilmeyerek içeride tutulmaya devam ediliyor.
*Verdikleri kararlarda bu kadarına da pes dedirten gerekçeler sunuluyor. Az kitap okudu, suyu çok harcadı, hapishaneye gelen imam ile görüşmeye çıkmadı gibi gerekçeler ile iyi halli olmadıklarına dair karar veriliyor.
Görüşçü yasakları
*Hapishanelerde yaşananlar yetmiyormuş gibi bir de tutsak yakınlarının görüşe gitmeleri engelleniyor.
*Görüşçü olmak isteyen tutsak yakınları ilk önce güvenlik soruşturmasına tabi tutuluyor.
*Yapılan soruşturma sonucu keyfi nedenlerle görüşçü olmaları yasaklanıyor.
*Bu soruşturmalarda hangi koşullarda görüşçü olunamayacağına dair bir kural yok! Hakkında herhangi bir kısıtlama kararı olmayan insanlar, “sakıncalı” sayılarak görüşe gitmeleri engelleniyor.
*Silivri İnfaz Hakimliği’nin “hapishane güvenliğini nasıl tehdit ettiği somut verilerden uzak varsayımlara” dayandığı için iptal edilen bu karar yok sayılarak uygulanmaya devam ediyor.
*Soruşturmayı yapan kurumlar bu konuda keyfi kararlar veriyor.
*Tutsak yakınları hakkında mahkemeler tarafından verilmiş bir karar olmamasına rağmen “sakıncalı” sayılıyor. Verilen bu kararlar esas alınarak tutsak yakınlarının görüşe girmeleri engelleniyor.
“SESSİZ KALMAYALIM”
Açıklamanın son kısmında ise “Hapishanelerdeki bu sorunlara karşı sessiz kalmayalım. Disiplin cezaları, sürgün sevkler ve yasaklarla susturulmaya çalışılan tutsakların dışarıdaki sesi olalım. Tutsaklara dayatılan baskı ve işkenceye varan uygulamalara birlikte dur diyelim. Hapishanelerle ilgili yapılan eylemlere katılalım. Onlara mektup yazalım, kitaplar gönderelim. Hapishanelerde yalnızlıkla teslim alınmak istenen arkadaşlarımızı dayanışma ile sahiplenelim.” diyerek tutsakların dışarıdaki sesi olmak için çağrı yapıldı.
Yapılan açıklamanın ardından dayanışma etkinliği sona erdi.
(HABER MERKEZİ)