HABER MERKEZİ- Türk Tabipleri Birliği (TTB), “Bölgede Sağlık Sorunları ve Çözüm Önerileri” başlıklı basın toplantısı düzenledi. Depremin başından itibaren süreci bölge illerinden takip eden hekimler basın toplantısında halk sağlığını tehlikeyi düşüren bir durum yaşanmaması adına “barınma, temiz gıda ve su” temininin hızla sağlanması uyarısını bir kez daha hatırlattılar.
Bölgede kurulan sahra hastanelerinin kapasitelerine dair sorulan bir soruya cevap veren TTB Genel Sekreteri Prof. Dr. Vedat Bulut; “Örneğin Adıyaman’da 3 sahra hastanesi kuruldu deniliyor ortada yalnız bir hastane var. O diğer ikisi nerede biz de bilmiyoruz.” dedi.
“İLETİŞİMSİZLİK SÖZ KONUSU”
TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı, hekimlerin deprem bölgesinde uzun süre kalmalarının olanaksız olduğunu, tükenmeyi önlemek adına dönüşümlü çalışmanın gerektiğini vurguladı. Fincancı, hayatını kaybeden kişilerin kimliklendirme ve ölüm nedenlerinin tespitinin çok önemli olduğunu belirtti. Sahada bulunan adli tıp uzmanlarının kimliklendirme süreçlerine yetemediğini, Adalet Bakanlığı’nın adli tıp uzmanlarının görevlendirmelerinde engel çıkardığını ifade eden Fincancı “Burada bir iletişimsizlik ve organizasyonsuzluk söz konusu. Elektriğin olmadığı koşularda hızla jeneratörlerin kurulması, sağlık birimlerinin oluşturulması ve hızla TTB ile iş birliği içinde bu tür ortamların hazırlanması mümkün olabilecekken ne yazık ki bu olamadı.” dedi.
“SU YOK, LABORATUARLAR ÇALIŞMIYOR”
Depremin yaşandığı 10 ildeki sağlık sorunları ve çözümlerine dair kamuoyunu bilgilendirmeye devam eden TTB basın toplantısı düzenledi. TTB MK üyelerinin bölge illerinden bağlandıkları yayına Gaziantep’ten katılan TTB MK üyesi Dr. Kazım Doğan Eroğulları şu an hem bir depremzede hem de bir hekim olduğunu ifade ederek; bölgede ciddi bir enerji sorunu olduğunu hatırlattı. AFAD’ın kentte çadırları dün kurduğunu; Islahiye ve Nurdoğan İlçelerine yardımların hala gitmediğini anlattı. Araç içerisinde telefonları şarj edebildiklerini ve geceleri de ısınma sorunun depremzedeleri zorladığını söyleyen Eroğulları; hastanelerde yaşanan sorunları şöyle aktardı. “Antep’teki bir hastanede su olmadığı için laboratuvarların çalışmıyor. Birçok hastane depremden zarar gördü ve meslektaşlarımız hastanelerde deprem riskiyle çalışmaya devam ediyorlar.”
“HATAY BOMBALANMIŞ BİR KENT GİBİ”
Eroğulları ardından söz alan TTB Merkez Konseyi önceki dönem 2. Başkanı Dr. Ali Çerkezoğlu; “Biz yurttaşlar ve vatandaşlar olarak kaderlerine terk edilmeye alışkınız. Bu açıdan bu tablo ilk ne de son!” diyerek söze başladı. “Negatif şeyleri anlatmak benim böyle bir zamanda tercih ettiğim durum değil. Bu süreci nasıl atlatılır? Bunu konuşalım istiyorum ama Hatay’da durum o kadar vahim ki, ben geleceğe dair iyi bir şey söylemekte zorluk yaşıyorum.” dedi. Hatay’ı bombalanmış bir kente benzettiğini söyleyen Dr. Çerkezoğlu, “İlk iki gün burada bir enkaz çalışması yapılmadı. Bugün yani depremin 3. günü buraya bir akın var. Fakat yaşamsal süre dolmak üzere. Hatay kaderine terk edilmiş durumda ve ciddi bir insanlık krizi yaşanıyor.” dedi.
“SU VE ELEKTRİK YOK! SALGIN YAŞANABİLİR”
Çerkezoğlu’nun ardından yerinde ziyaret ettiği Hatay’dan basın toplantısına bağlanan TTB 2. Başkanı Ali İhsan Ökten, “Hatay’da AFAD binası çökmüş. Koordinasyon sağlanamamış. Kendi binası çöken AFAD depremi nasıl yöneteceği şüphelidir.” dedi. AFAD’dan kimseye ulaşamadıklarını sözlerine ekleyen Ökten, Sağlık Bakanlığı’na gönüllü hekim listesi yolladıklarını ancak ondan da bir geri dönüşün halen sağlanmadığını ifade etti. Su ve elektrik sorunu sebebiyle bu aşamadan sonra salgın sorunlarının yaşanabilir olduğuna dikkat çeken Dr. Ökten; bunları en yoğun yerler Hatay ve ilçeleridir, dedi.
Hekimlerin altını çizdiği diğer konular şöyle sıralandı:
- Kamu erki sorumluluklarını yerine getirmemiştir.
- Kamu erki ile emek-meslek örgütleri arasında bir iletişimsizlik mevcuttur. Kamu erki emek-meslek örgütleriyle iş birliğine yanaşmamaktadır.
- Bu iletişimsizlik durumu, organizasyonda da ciddi aksaklıklara neden olmaktadır.
- Halk en temel ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır.
- Bölgenin önemli bir kısmında birinci, ikinci, üçüncü basamak sağlık hizmetleri sunulmamaktadır.
- Deprem bölgesine giden sağlık emekçilerine uygun çalışma koşulları ve ortamı hazırlanmamıştır.
- Deprem bölgesinde gıda ve su güvenliğinde bahsedilememektedir. Bölgeye lojistik sağlanamamakta, halk ilaçlara ulaşamamaktadır.
- Soğuk iklim koşulları ve hipotermi nedeniyle insanlar hayatlarını kaybetmektedir.
- AFAD ve kamu kurumları yetersiz kalmıştır.
- Önlemlerin alınmaması nedeniyle ortaya çıkacak bulaşıcı hastalıklar, ilerleyen günlerde ciddi bir halk sağlığı sorunları yaratabilir.