HABER MERKEZİ- Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), yayınladığı 1 Mayıs bildirisinde Türkiye’de yoksulluğun açlık sınırına dayandığı, salgının yükünün işsizin, emeklinin ve esnafın sırtına yıkıldı belirtildi.
Aracı vurguncunun kârının katlanarak arttığı; 9 bin 13 lira olan yoksulluk sınırının gelecek aylarda 10 bin liraya dayanacağı, korona dünyada etkisin sürdürürken işçilerin göz göre göre ölüme gönderildiği vurgulanan TÜDEF açıklamasında kapama döneminde de adalet sağlanmadığı ifade edildi. Üretim, imalat tesisleri, narenciye, paketleme, depolar, inşaat faaliyetleri ve bu yerlerde çalışanların, çalışmalarına devam edeceğini, öleceklerini ya da evlerine ölüm virüsü getirecekleni belirten TÜDEF, küresel salgının işçiler üzerindeki sağlık ve ekonomik etkisinin, diğer çalışan kesimlere göre daha büyük olduğunu da ifade etti.
TÜDEF, bildirisinde şöyle denildi:
“DİSK-AR’ın çalışmasına göre Türkiye’deki istihdamın yaklaşık yüzde 61’i (16,4 milyon) kapanmadan muaf ve yüzde 22’si (6 milyon) de kapanmadan kısmen muaf durumda. Sadece yüzde 17 (4,4 milyon) çalışan tam kapanma kapsamındaki sektörlerde çalışıyor. Tüm toplumun sağlığı ve hayatının devamı için gerekli olduğu (!) açıklanan bu sektörlerde 22,4 milyon işçi ve emekçi risk almaktadır.
Dünya vaka sıralamasında 6’ncı sıraya yükselen Türkiye’de işçi ve emekçilerin aldığı bu riski bu dönemde karına kar katan işverenin üstlenmesi gereklidir.
Ya tüm çalışanların acilen aşılanması ve çalışanların aşılanmasının maliyetinin işverenlerce karşılanması ve aşı yapılamayan işçinin ücretli izinli sayılması ya da bu amaçla sermayenin vergilendirilmesi ve işçi ve emekçilerin aşılanmasının bu sermaye vergisi ile oluşturulacak fon üzerinden karşılanması uygulaması hayata geçirilmelidir.
Ayrıca, kapanmadan muaf olmayan 4,4 milyon işçi ve emekçi ile bağımsız çalışan esnaf kesimi serbest meslek sahipleri yaşamı döndüremeyecek noktaya doğru gitmektedir.
Pandemi sürecinde çalışmanın devam etmesi sayesinde kazancına kazanç katan büyük şirketlerin ve finans kuruluşlarının, halkın bu ekonomik anlamda en zor durumda olan kesiminin yükünü karşılaması gerekir. Bu amaçla da sermaye ve finans sektörü acilen vergilendirilmelidir.
İşten çıkarma yasağının tüm istisnalarının kaldırılması ve çalışırken hastalığa yakalanan başta sağlık emekçileri olmak üzere tüm emekçiler için iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerekmektedir.
Ücretsiz izin dayatmasına son verilmesi için, tüm işçilerin en az asgari ücret kadar Kısa Çalışma Ödeneği desteği alabilmesi sağlanmalıdır. Salgın özellikle çalışan kadınlarımızın işsiz kalmasına ev kadınlarının ise ev içi iş yükünü arttırmaktadır.
Tüm bu nedenlerle salgın süresince giderek artan açlık ve yoksulluk sınırları ile bir nebze olsun baş edebilmek amacı ile asgari ücretin üzerindeki vergi yükü kaldırılarak brüt ücretin net olarak ödenmesi gerekmektedir.”