TMO’daki randevu krizini ZMO İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran ile konuştuk

Bu yıl buğday hasadının ardından Toprak Mahsulleri Ofisi’nin (TMO) belirlediği fiyat neticesinde alım gerçekleştireceğini açıkladı. Fakat uzun bir süredir TMO’da randevu krizi yaşanıyor. Birçok çiftçi TMO’nun internet sitesinde randevu bulamıyor. Randevu bulmakta zorluk çeken çiftçiler ise tüccara mahkûm bırakılıyor. Tüccarlarda normal alış fiyatlarının altında mahsulleri alıyor. Yaşanan randevu krizini, hasadın durumu ve diğer konuları TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran ile konuştuk.

‘RANDEVU ALAMIYORUZ’ ŞİKAYETLERİ HALEN DEVAM ETMEKTEDİR

Kapıkıran, TMO’da randevu krizinin devam ettiğini belirtti:

“Çiftçinin 11.000 TL/Ton maliyetine karşın Cumhurbaşkanı tarafından 6 Haziran 2023’de açıklanan Toprak Mahsülleri Ofisi (TMO) alım fiyatları; Ekmeklik Buğday için 8.250 TL/Ton, Arpa için ise 7.000 TL/Ton oldu. Bakanlık tarafından, hububat üretiminin teşvik edilmesi amacıyla 2023 yılında; ÇKS’ye kayıtlı buğday ve arpa üreticilerine, kayıtlı üretim miktarı kadar tüm kesimlere (TMO, şirket, tüccar) yapılan satışlar için ton başına Buğdayda 1.000 TL, Arpada ise 500 TL ilave hububat üretim primi desteği verileceği bildirildi.

“TMO hububat alım sürecine dair detaylı açıklamalar yaptı;

“310 nokta ve protokol imzalanan 230 lisanslı depolar üzerinden alım yapılacağını, TMO ile protokol imzalayan lisanslı depoculuk şirketlerine teslim ettikleri ürünleri Elektronik Ürün Senedi (ELÜS) olarak TMO’ya satabileceklerini, üreticilerin depolar önünde uzun süre beklemelerini önlemek amacıyla uygulanan randevulu alım sistemine devam edileceğini, pazar günleri hariç haftanın 6 günü alım yapılacağını, ürün bedellerinin, ürün teslimatını müteakip 30 gün içerisinde üreticilerin banka hesaplarına aktarılacağını, Lisanslı Depolara ürün teslim dilmesi durumunda; %2 stopaj, %2 SGK prim kesintisi muafiyeti ve 25 TL/Ton nakliye desteği (750 TL’ye kadar), araç başına 25 TL analiz desteği, depo kira ücreti desteği uygulanacağını, T.C. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden ürün bedelinin %75’ine kadar sıfır faizli 9 ay vadeli kredi kullanabileceklerini, buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale üreten ÇKS’ye kayıtlı üreticilerden ürün bazında ÇKS’de kayıtlı üretim miktarı kadar alım yapılacağını, TMO işyerlerine satılan ürünün borsa tescil ücreti TMO tarafından karşılanacağını, boşaltma ücretinin alınmayacağını, geçici alım merkezlerinde (%1) hizmet bedeli kesintisi yapılacağını, altyapısı uygun olan ticaret borsalarında hububat alımı yapılacağını, Ticaret Borsası üzerinden alım yapan iş yerlerinde, randevu almak suretiyle hem borsalar üzerinden hem de doğrudan iş yerlerine gelerek ürünlerini TMO’ya satabileceklerini, ticaret borsası üzerinden lisanslı depoya ürün teslim etmek isteyen üreticilerin, randevuya gerek kalmadan ürününü teslim ederek ELÜS yoluyla TMO’ya satabileceklerini belirtmişti.

“TMO Genel Müdürü, “Alımlar için yaklaşık 530 nokta hazırladık. 9,2 milyon ton lisanslı depo kapasitesi, yaklaşık 4 milyon ton da TMO’nun kendi depolama kapasitesi var. Geçen seneden devir stoklarımız olsa bile depolama sıkıntımız yok” demişti.

“Çiftçiye destek olmak amacıyla üretilen ürünlerin devlet tarafından satın alımına olanak sağlayan TMO, 2023 yılı itibarıyla çiftçilere randevu vermemektedir. Birçok hububat üretim bölgesinde ‘Randevu alamıyoruz’ şikayetleri halen devam etmektedir. TMO, yaptığı açıklamaların tersine neden randevu vermemektedir?”

ÇİFTÇİ TÜCCARA MECBUR BIRAKILIYOR

Murat Kapıkıran, randevuların verilmemesi durumunda çiftçilerin ürününü şirketlere ve tüccarlara vermek zorunda kaldığını vurguladı. Böylelikle de çiftçiler düşük alım fiyatlarını kabul etmek zorunda kalıyor.

“TMO, Buğday ürünlerinde yaşanan hızlı fiyat artışlarına rağmen önceki yıldan stoklarında bulunan hububatı piyasa regülasyonu sağlamak görevini yerine getirmeyerek, ekmek, un, makarna fiyatlarının artışını azaltacak/durduracak miktar ve fiyatla piyasaya sürmemiştir. Bu yılki alımlar için kaynak ve silo planlaması yapmamıştır?

“Bu uygulama, uygulanan destekleme politikasının başarısızlığı, iklim değişikliği ve kuraklık etkisi ile 2023 yılı üretim tahminlerinin belirlenememesi kaygısına karşı alınan bir önlem gibi görülse de geçtiğimiz yıl uygulanan, yüksek fiyatla ithalat yapıp taban alım fiyatları civarında sanayiciye ithal buğday satışı yapma uygulamasının başarısız olduğunu göstermiştir. Ekmek fiyatlarının artmaması için diye gerekçelendirilerek sanayiciye verilen ton başına 2.000 TL’nin üzerindeki destek çiftçiye verilmiş olsaydı, verim ve üretim miktarının artışı ile buğday ürünlerinin fiyatlarının artması engellenmiş olur, yeterlilik sorunu giderilmiş olurdu.

“TMO açıkladığı alım uygulamalarında ÇKS kayıtlı çiftçiye alım garantisi vermiştir. Fakat randevu vermeyerek hububat çiftçisi nezdinde güven kaybı yaşanmasına neden olmaktadır.

“Hububat çiftçisi artan üretim maliyetlerini karşılamayan taban alım fiyatlarına rağmen yaptığı üretimin satışından edineceği gelir ile hasat sonrası ödeme takvimi yaklaşan borçlarını ödeyebilmek, ürününü değeriyle satabilmek, sonraki yıl üretim yapabilmek için dövize bağlı girdi fiyat artışlarından ve TL’nin değer kaybından etkilenmemek adına ürününü düşük fiyatlarla piyasa aktörlerine satmak zorunda bırakılmaktadır.

“Çiftçiler, şirketler ve tüccarların düşük alım fiyatlarını kabul etmek zorunda kalmaktadırlar.

“Uygulanan Tarım politikalarının başarısızlığının, artan makarna, ekmek ve diğer buğday ürünleri ile yem fiyatlarının yükü çiftçiye yüklenmektedir. TMO alım yapmayarak çiftçiyi hububat sanayi şirketlerine ve tüccarlara yönlendirmiş olmaktadır.”

ŞİRKETLER VE TÜCCARLAR TMO FİYATININ ALTINDA ALIYOR

“TMO’nun depolama kapasitesi yaklaşık 4 milyon ton ve ortalama 20 milyon ton üretimin %20’sidir. Lisanslı depolar ise 9,2 milyon tondur. Depolar boş olsa dahi toplam üretimin % 20’si açıklanan taban alım fiyatından alınabilecektir. Lisanslı depolar ve ticaret borsalarında fiyatların oluşumu piyasa koşullarına/manipülasyonlarına bağlı olarak değişecektir. Ayrıca Lisanslı depolar, ticaret borsaları ve TMO’ya ürün satan bir başka grupta tüccarlardır. Borçlarını ödeme güçlüğü içinde olan, TMO’ya satamayan veya randevu alamayan çiftçiler tüccarlara çok düşük fiyatlarla güvencesiz satışlar yapmak zorunda kalmaktadır.  TMO’nun yurt içi alımlarında üreticiler dışında herhangi bir oluşumdan ürün almaması ve ÇKS kayıtlı üretim miktarı, tutarlı olarak baz alınmalıdır.”

ÇİFTÇİLER, YALNIZLAŞMIŞ VE PİYASA AKTÖRLERİNİN KONTROLÜ ALTINA GİRMİŞLERDİR

Çiftçilerin girdi maliyetlerin karşısında giderek daha fazla borçlanıyor ve bu borçlanma hali üreticileri zora sokuyor. Kapıkıran şöyle aktarıyor:

“Uygulanan tarım politikaları çiftçileri girdi temini ve üretimin finansmanı bakımından bağımlı hale getirmiştir. Yıllardır uygulanan yetersiz desteklemeler, yanlış destekleme uygulamaları, üretici fiyatlarının düşüklüğü, çiftçilerin mali yapısını bozmuş öz finansman ile tarımsal üretim yapamaz hale getirmiştir. Üretim ve pazarlamada örgütsüzleştirilen/yalnızlaştırılan çiftçi pasifize edilmiştir. Destekleme ve sübvansiyonlar yerine kredilere yönlendirilmiş, üretici fiyatlarının maliyetleri karşılamaması nedeniyle yerli yabancı bankalar ve kendi örgütü Tarım Kredi Kooperatifi tarafından takiplere/hacizlere, yüksek faizli borç ödemelerine maruz kalmaktadır. Son yıllarda toprağını terk etmek istemeyen direnen çiftçiler girdi tedarikçileri ve tüccarların finansmanı ile üretim yapabilmektedirler. Bu durum kendi topraklarında tarım işçisi olarak çalışmaları sonucunu doğurmakta, tarımsal üretim yapmak yerine arazi rantına odaklanmalarına neden olmaktadır. Çiftçilerin girdi temini ve üretim finansman ihtiyaçları yeterli ve adil ölçülerde destekleme/sübvansiyon ve kamu finansmanı ile çözülmeli topraktan ve üretimden kopuş engellenmeli, arazilerin monokültür tarım yapan ekoloji duyarlılığı olmayan, kâr maksimizasyonu odaklı, küresel yönlendirmelere ekonomik çıkarlar açısından bakan şirketlerde toplanmasının önüne geçilmelidir. Toprak ve su güvenliği, gıda güvencesi ve gıda güvenliği küçük ve orta ölçekli örgütlü üretici ile sağlanabilir. Gıda egemenliği üretici ve türeten tüketicinin birlikte örgütlendiği dayanışma yapıları ile kalıcı olarak elde tutulabilir.”

(İSTANBUL)