HABER MERKEZİ- Rize ve ilçelerinde yaşanan ve 6 kişinin hayatını kaybettiği, 2 kişinin ise hala kayıp olduğu sele ilişkin bir açıklama yapan TMMOB, yaşanan sellerin doğal afet olmadığını, çarpık kentleşme ve doğa katliamlarının sonucu olduğunu belirtti.
İklim değişikliği ve sıcaklık artışı nedeniyle yağışlarda düzensizlikler ve şiddet artışları olduğu belirtilen açıklamada, Türkiye’nin en fazla yağış alan bölgesi olan Doğu Karadeniz Bölgesi’nin, özellikle temmuz ve ağustos aylarında çok şiddetli yağışlara maruz kaldığı, sel, taşkın ve heyelan gibi afetlerin hemen hemen her yıl yaşandığı ifade edildi.
Son yıllarda yaşanan sel felaketlerinin temel nedenlerini, iklim değişikliğinden ziyade insan kaynaklı doğa tahribatları, yanlış su politikaları, HES’ler, plansız ve çarpık kentleşme, yetersiz altyapı ile merkezi ve yerel yönetimlerin kentleri rant politikalarına teslim etmesine bağlayan TMMOB, dereler üzerinde, birbirinin peşi sıra onlarca HES kurularak doğal akışın engellendiğini vurguladı.
TMMOB açıklamasında diğer öne çıkan başlıklar şu şekilde:
Yanlış su yönetimi ve HES politikaları sonlandırılmalıdır. Çarpık kentleşme sonucu, dere taşkın alanları ve dere yatakları yapılaşmaya açılmıştır. Dere yatakları acilen rehabilite edilmeli, heyelan riski olan alanlar yapılaşmaya açılmamalı bu alanlar üzerindeki mevcut yapılar kaldırılmalı ve tekrar yapılaşmaya açılmaması için Anayasal korumaya alınmalıdır.
Öte yandan büyük bir yanlış olan Karadeniz sahil yolu yüksek eğimle gelen suyun drenajını engellemekte, meydana gelen su baskınları pek çok vatandaşımızın ölümüne sebep olmaktayken Karadeniz Bölgesindeki 11 ilden geçerek Sakarya’ya ulaşan sahil yolunun devamının yapılması olsa olsa aymazlıktır.
Hızlı nüfus artışından dolayı kentlerimizin altyapısı yetersizdir. Özellikle büyük kentlerimizde bulunan birleşik kanalizasyon sistemleri aşırı yağışlarda yetersiz kalmaktadır. Büyükşehirler başta olmak üzere, tüm yerleşim birimlerinde ayrık sistem kanalizasyon altyapısı oluşturulması için yerel yönetimlere yeterli kaynak ayrılmalıdır.
Doğa katliamları devam ettikçe, yerleşim birimlerimiz rant politikalarına teslim edilerek beton ve asfalt yoğunluğu arttırıldıkça sel ve taşkınların olması kaçınılmazdır.