HABER MERKEZİ- Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası vesilesiyle bir açıklama yapan TKP/ML MK-SB (Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist Merkez Komite-Siyasi Büro) “Parti ve Devrim Şehitlerine Selam Olsun! Onlar Gibi Olacak, Onlardan Daha İleri Koşacağız!” dedi. ikk-online7.net sitesinde yer alan açıklamanın tamamı şu şekilde;
“Proletarya Partisi Komünist Önder İbrahim Kaypakkaya önderliğinde kuruluşunu ilan ettikten bir yıl sonra kurucu kadrosu Ali Haydar Yıldız’ı ölümsüzlüğe uğurlamıştır. Ülkemiz işçi sınıfı ve ezilenlerinin kurtuluş mücadelesinin yasaları kan, can pahasına yazılmıştır ve bu yasaların ancak kan ve can bedeli bir mücadeleyle sürdürüleceği de böyle ilan edilmiştir. Kan, can bedeli göndere çekilen kızıl bayrak; kan, can bedeli mücadeleyle dalgalanmaya devam ediyor. Düşman kuşatmasında kan, can bedeli yazılan kavganın yasaları, düşman kuşatmasında kan, can bedeli mücadele ile 49 yıldır sürdürülüyor. Dün elinde bir çift kırmayla düşman kuşatmasını karşılayanların ardılları bugün düşman kuşatmalarını ellerinde silahları, beyinlerinde bilinç, yüreklerinde inançla karşıladı.
Köklerine bağlılığın son sembolleri oldu Şerzan, Nubar, Rosa, Özgür, Asmin, Deniz ve Muharrem yoldaşlar. 2020 yılının Haziran, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında ölümsüzlüğe uğurladıklarımızla karşılıyoruz 2021 yılı Ocak ayının son haftası olan Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası’nı. Partimizin 1. Konferansı’nda karar altına aldığı Ocak ayının son haftasının “Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası” olarak ilan edilmesi, sınıf mücadelesinin içinden geçilen tarihsel koşulları ile buluşturularak ele alınmış; bu takvimsel gündem her dönem sınıf mücadelesiyle bu ele alış ve yaklaşımla birleştirilmiştir.
Dünya Komünist Hareketi ve devrimci mücadelenin tarihsel haklılığına en güçlü itimlerden birisi de bedel ödemekten geri durmayan iradesidir. Bu irade büyük davalar için, işçi sınıfının ezilen halk yığınlarının ve ezilen ulusların mücadelelerinde ortaya çıkmıştır. Ocak ayında ölümsüzleşen Lenin yoldaşın önderliğinde Büyük Ekim Devrimi bu bedellerle gerçekleşmiştir. Rosa ve Liebknecht devrimci mücadele içinde ölümü kucaklamışlardır. Parti ve Devrim Şehitleri Haftası, komünizm ve devrim davasının ölümü kucaklama iradesi ile buluştuğunda güç kazandığını yeniden hatırlamamızı sağlamalıdır. Emperyalizme ve gerici sistemlere karşı bugün de bedel ödeyerek yürütülen savaşlar, dünyanın dört bir yanında sürmektedir. Faşizmin topyekün saldırısına karşı ulusal kurtuluş mücadelesi veren PKK şehitlerini, devrim mücadelesi yürüten MLKP ve DHKP/C şehitlerini de bu vesileyle selamlıyor ve kavga gerekçemiz sayıyoruz. Yine Hindistan Halk Savaşı büyük bedellerle ve bedel ödeterek ilerliyor. Filipinler’de devrimci gerilla mücadelesi durmaksızın düşmanı vuruyor ve şehitler veriyor. Brezilya’da, Peru’da sınıf savaşımı kayıplarla yolunu yürüyor. Ortadoğu, Latin Amerika, Afrika’da ezilenlerin mücadelesi ezenlerle dişe diş bir savaşımla sürüyor. Bu anlamda komünist, devrimci irade ülkemizde ve dünyanın birçok ülkesinde kesintisiz savaşımla kayıplar vererek ilerliyor.
Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası, ilan edildiği günden bugüne hem tarihselliği ve hem de güncelliği ifade etmektedir. Ölümsüzleşen yoldaşlarımızın her biri tarihsel köklerimizi ve değerlerimizi hatırlatırken, bu değerlerin sürdürücüsü olan son ölümsüzleşen yoldaşlarımız da bu tarihselliği nasıl bugüne taşıdıklarını anlatırlar. Bu halkaya eklenen her bir ölümsüz yoldaşımız kendinden önce “sabahlara güneş olmaya” gidenlerin ayak izlerini nasıl takip ettiklerini, bu ayak izlerine basarak daha ileri sıçradıklarını bayrağı devralmak için sırada bekleyenlere gösterirler. Her bir ölümsüzleşen yoldaşın yaşam öyküsü, bu temel özelliklerin anlatımıyla yüklüdür.
Türk-Kürt Uluslarından ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız;
Faşist TC devleti başta gerilla güçleri olmak üzere, kendisine muhalif gördüğü en geniş kesimlere topyekün bir saldırı dalgası içindedir. İdeolojik-politik ve askeri sahalarda yürüttüğü bu saldırıda öncelikli hedefi silahlı güçlerin tasfiyesidir ve elindeki tüm olanak ve araç-gereçleri bu amacı gerçekleştirmek için kullanmaktadır. Askeri kuşatmayı, bölgesel yasaklar, gözaltı ve tutuklamalar, baskı ve işkencelerle tamamlamayı hedeflemektedir. Askeri kuşatma ve saldırılarla istediği sonucu alamayan devlet, saldırılarını daha genişleterek sonuç almaya çalışmaktadır.
Gerillanın imha ve tasfiyesine yönelen faşist diktatörlüğün bu tercihi elbette ki bir ihtiyacın ürünüdür. Onun varlığına en büyük tehdit silahlı mücadele ve mücadelenin yürütücüleridir. Bu nedenle tüm savaş yöntemlerini gerilla savaşına saldırı merkezli ele almaktadır. Gerillaya dönük imha operasyonları ile yetinmeyerek, tüm kurumlarını bu savaşın aktif birer unsuru olarak kullanmaktadır. Polis-asker gücünü arttırarak, çıkardığı yasalarla güvenlik mekanizmasını yetkinleştirerek saldırılarının dozunu sürekli tırmandırmaktadır. Tüm bunların hepsinin elbette bir nedeni vardır ve özü, korkularının üstesinden başka türlü gelememeleridir. Sistemlerini başka türlü ayakta tutmanın koşulu yoktur ve zaman aleyhlerine ilerlemektedir.
İşçi sınıfı ve emekçilere yaşadığı krizin faturasını kesmekte, kazanılmış hakları tırpanlamakta ve örgütlülüklerini ya teslim almakta ya da dağıtmaktadır. İşsizlik ve açlıkla boğuşanların sayısına her gün yenileri eklenirken, en temel demokratik haklar gasbedilirken, ertelenemez borçlar yüzünden intiharlar yaşanırken, yoksulluk tırmanırken, kadın cinayetleri hiç aralıksız en vahşi örneklerle yaşanırken, gençliğin demokratik hakları ve geleceği elinden alınırken, devletin ayakta kalmak için saldırmaktan başka çaresi yoktur. Devlet bir yönetme ve iktidarda kalma geleneği olarak bunu işletmiş ancak hiçbir işe yaramamıştır. Kitlelerin kahredici gücü birleşip, doğru adrese yöneldiğinde önünde hiçbir güç duramamıştır. Faşist diktatörlüğün uykularını kaçıran gerçek budur ve tüm gücüyle bunu engellemeye çalışmaktadır.
Yoldaşlar;
Faşist diktatörlüğün topyekün saldırı, kuşatma ve imha savaşına karşı, Halk Savaş’ının zaferine olan inançla gerilla mücadelesinde tutunma iradesi geliştiren ve düşman kuşatmasının üzerine savaşta ısrar ederek yürüyen ölümsüz yoldaşlarımızın kararlılığı ile Ocak ayının son haftasını karşılayalım. Partimiz TKP/ML, kuruluşundan bugüne ölümsüzleşen her bir yoldaşımız, düşmanın kuşatmalarını andaki görev ve sorumluluklarını kavrayarak, temsil ettikleri sınıfın bilimsel ideolojisini kuşanarak ve bulundukları ve ölümsüzleştikleri alanlarda bu kimliğin taşıyıcıları oldular.
Ali Haydar Yıldız’dan Ferdi Tosun yoldaşa; biri komünist çizginin ilk tohumunu atan diğeri bu tohumu kanıyla sulayan son savaşçımız. Ali Haydar Yıldız, Partinin ancak savaşın içinde çelikleşeceğini temsil eden; Nubar, Partimizin belirlediği yönelimin ancak savaş içinde konumlanarak hayata geçirilebilmenin iradesinin son temsilcisidir. “Kavganın Kartalı” Rosa Luxemburg’un kavga yolunu kendine rehber alan Rosa yoldaştan Asmin yoldaşa kadının kurtuluş mücadelesini Partimiz saflarında büyütenler oldular. Onlar enternasyonal proletaryanın ülkemizdeki temsilcisi olan TKP/ML’nin ilk kadın şehidi Meral Yakar yoldaşın devrettiği bayrağı taşıyan son semboller oldular.
Yüzlerce savaşçımızı, onlarca kadromuzu Halk Savaşı’nın nihai zaferi için ölümsüzlüğe uğurladık. Her bir yoldaşımız ölümsüzleştikleri dönemde düşmanın her türlü saldırı ve kuşatmasını ilk göğüsleyenler oldular. Tarihimiz bunun sayısız örnekleriyle doludur. Dağlarda, şehirlerde, hapishanelerde ve kavganın sürdüğü her alanda ölümsüzleşen yoldaşlar, TKP/ML’nin ihtilalci çizgisinin temsilcileri oldular. Bu çizginin uygulayıcıları olan ölümsüz yoldaşlar, kendilerinden öncekilerin devrettiği bayrağı nasıl tereddütsüz taşıdılarsa, bayrağın tereddütsüz taşınacağına inanarak devrettiler.
Şimdi ölümsüzleşenlerimizi onların kararlılığını, onların inancını, onların militanlığını, onların kavgaya ve partiye bağlılıklarını, onların halk sevgisini ve onların düşmana bitmek bilmez öfkelerini kuşanarak analım. Onların yılgınlığa izin vermeyen bilinçleri, bilinçlerinin kumanda ettiği silahlar ve bu silahların namlusundan çıkan mermilerle aydınlanan karanlıkları, aydınlatma görevi şimdi bizlerde.
Yoldaşlar;
Ödenen bedel büyüktür. Düşmanın saldırıları karşısında, düşmana gereğinden fazla değer verilmemelidir. Yürüttüğümüz mücadele, bedellerle büyümüştür ve biliyoruz ki yeni bedeller isteyecektir. Yeni bedeller ödemekte tereddüt göstermemeyi mücadelemizin bir gereği ve ölümsüzleşen yoldaşlarımızın talimatı olarak kavrıyoruz. Bilinmelidir ki tepeden tırnağa halka karşı saldırılar için silahla donanmış düşmana karşı partimizin kumandasında tüfeklerle donanarak zafere kilitleneceğiz. Komünizm ve devrim mücadelesinin ölümsüzleri, tarihsel hafızamızdır. Aynı zamanda düşmana karşı bileylenmiş öfke gerekçemizdir. Anılarını ve ideallerini Halk Savaşımızda yaşatacağız.
Partimiz, Yeni Demokratik Devrim, Sosyalizm ve Komünizm davası yürüyüşünde sayısız kez ağır kayıplar almış, düşmanın ağır darbelemelerine maruz kalmış ve her seferinde doğrularak yürümesini başarmıştır. Şimdi ölümsüzleşen yoldaşlarımızın devrettiği görevleri yerine getirmek için onlar gibi partileşecek, onlar gibi önderleşecek, onlar gibi komutanlaşacak, onlar gibi savaşacağız. Onlar gibi olacak, onlardan daha ileri koşacağız.
- DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
- ŞEHİT NAMIRIN!
- ŞEHİTLERİMİZ TOPRAKTA TOHUM, HASADIMIZ DEVRİM OLACAK!
- KAHROLSUN EMPERYALİZM, KOMPRADOR KAPİTALİZM, FEODALİZM VE HER TÜRDEN GERİCİLİK!
- YAŞASIN PROLETARYA ENTERNASYONALİZMİ!
- YAŞASIN HALK SAVAŞI’NIN ZAFERİ!
- YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM!
- YAŞASIN PARTİMİZ TKP/ML, ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO, TMLGB!
TKP/ML MK-SB”