HABER MERKEZİ- Dersim Aliboğazı’nda yaşanan bombardımana dair açıklama yapan TKP/ML MK-SB, Ferdi Tosun’un da (Muharrem) ölümsüzleştiğini açıkladı. TKP/ML MK-SB’nin ikk-online5.net sitesinde yer alan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden İşçi Sınıfı, Emekçi Halkımız;
30 Ekim’den 9 Kasım’a kadar Dersim Aliboğazı’nda Deniz (Sinan Cumhur Oktulmuş) yoldaş komutasındaki bir gerilla birliğimiz, kış hazırlık faaliyeti içindeyken düşmanın yoğun saldırısına maruz kalmış ve bu saldırıda partimizin ve Dersim Bölge Komutanlığı’nın üyesi Deniz yoldaş ölümsüzleşmişti. Bu operasyonda, partimizin ileri militanı TİKKO’nun yiğit savaşçısı Muharrem (Ferdi Tosun) yoldaşın da ölümsüzleştiğini netleştirmiş bulunmaktayız.
Şimdi acımız ikiye katlanırken öfkemiz sel olmaya devam ediyor. Şimdi hüznümüz dağlarda ve şehirlerde iki kat büyürken kararlılığımız daha ileri doğru örgütleniyor. Şimdi Deniz yoldaşın yanına Halk Savaşçısı Muharrem’i katarak savaş irademizi bir kez daha en üst perdeden, kesin ve net şekilde ifade ediyoruz.
‘Toplumsal barış’ın nasıl inşa edileceği tartışması ortasında faşizm saldırılarını boyutlandırıyor, ezilenlere ve onların mücadelesine karşı imha savaşını derinleştiriyor. Komünistler ise bu toplumsal barış arayışı ile halkın sınıf bilincini karartma çabalarına karşı sınıf mücadelesini en keskin şekilde sürdürmeye devam ediyor. Lenin yoldaşın “sınıf savaşımına dayanın” talimatı hiç olmadığı kadar hayati bir talimattır içinden geçtiğimiz süreçte. İşte bu talimata önderliğinden, kadrosuna, üyesinden militanına, komutanından savaşçısına, milisinden taraftarına kadar partimiz sımsıkı sarılmış, bunu karartacak her türlü saldırıya karşı zırhını kuşanmıştır. Şehitlerimiz işte bu duruşun, güneşin su damlasına yansıması gibi berrak ve duru temsilcileridir. Bu duruş ve konumlanış tüm bünyemizi kuşatmalı, tüm sorunlara bakış açımızı belirlemeli, tüm pratik hattımızı örgütlemelidir. Proleter devrimcilik çizgisi, şehitlerimizin tutumuyla ete kemiğe bürünüyor, sınıf mücadelesine dayanan irade ve onun itim gücüyle yaşayanlarda bir bilinç olarak kendini gösteriyor. Duymayan, anlamayan, kavramakta ayak direyen, hissetmeyen, çelişkiler karşısında bununla donanmayan herkes ve her şey geriye düşecek, toplumsal barış arayışının çürütücü yanından nasiplenecektir. Muharrem yoldaş nezdinde bir kez daha bu duruşu ve konumlanışı anımsatıyor ve tüm benliğimizle sınıf mücadelesinin denizine atılma iradesi ve kuşanmışlığını haykırıyoruz.
Yoldaşlar, Emekçi Halkımız;
Deniz yoldaşla aynı mevzide kazan bombalarıyla toprağa düşen Muharrem yoldaş (Ferdi Tosun) 1993’de Tokat Erbaa Sokutaş köyünde emekçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Muharrem yoldaşın köyde daha çocuk yaşta başlayan işçiliği, göç ettikleri İstanbul’da da devam etti. Sarıgazi Yenidoğan’da işçilik yaptığı dönemde kuzenleri Samet Tosun (Bakış) ve Tanju Er (Samet) yoldaşlarla birlikte partiyle tanıştılar. Partiyi doğup büyüdükleri Tokat dağlarından da tanıyorlardı. Amcasının oğlu ve yoldaşı Samet Tosun (Bakış)’ın gerillaya katılması, Ferdi yoldaşın da gerillaya katılmasında etkili oldu. Bakış yoldaştan sadece iki yıl sonra 2014 yılı Temmuz ayında Tanju Er yoldaşla birlikte gerillaya katıldı.
Muharrem “parti ismi”ni alan Ferdi yoldaş, gerillada mütevazi kişiliği ve çocukluktan gelen emekçiliğiyle öne çıkıyordu. Muharrem yoldaş, 24-28 Kasım 2016 tarihinde Aliboğazı’nda ölümsüzleşen 12 yoldaşın ardından alanda daha fazla sorumluluk yüklenerek katılımını daha da güçlendiren yoldaşlardan oldu.
Muharrem yoldaş, partiyi, mücadeleyi anlamaya çalışan özellikleri ile sürecin bu zorlu aşamasında canlı ve aktif bir militan olmayı başardı. Parti içinde boy veren ve mücadele kaçkınlığını salık veren, savaş alanını silahlarını gömerek kaçan sağ tasfiyeciliğe karşı partiyi ve çizgisini daha sıkı kavrama sürecini son üç yılda en güçlü yaşayan, yaşatan yoldaşlardan birisi oldu. Muharrem yoldaş “eylemin ve duruşun içeriği ile kaçınılmaz olarak belirgin hale gelen karakter” meselesinde proleter devrimciliği tercih etti. “Yılların emeğini taşıdığını” iddia edip “kahraman” mertebesi almaya çalışan “önder eskilerine” inat eylemi ve duruşu ile partisi ve onun çizgisiyle kaynaşarak “kahramanlık” beklentisine girmeksizin silahını elinden düşürmeden ölümsüzleşti. Cüceleşen “devlere” tezat sınıf mücadelesine ve onun gereklerine dayanarak tarihsel zorunluluğun kavrayışını kuşandı.
Dostlar, Emekçi Halkımız;
Partimizin savaş alanında verdiği kayıpların ağırlığını hissediyoruz. Yaratacağı boşluğu küçümsemiyoruz. Sadece savaş naraları atarak sürecin üstesinden gelinemeyeceğini 48 yıllık tarihsel deneyimimizden biliyoruz. Savaşın sorunlarına odaklanacağız, sınıf mücadelesine yaslanarak savaş çizgimizi muktedir kılacağız. Ne yaşadığımız sorunlara yok muamelesi yapacağız, ne de yürüttüğümüz ve önderlik ettiğimiz savaşa güvensizlik oluşmasına müsaade edeceğiz. Savaşın sorunlarına odaklanarak, bedel ödemekten ve ısrar etmekten geri durmayarak sorunlarımızı ele alıp ilerleyeceğiz.
Faşist diktatörlük, Halk Savaşımızın ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin gerilla güçlerinin artık eylem yapamaz halde olduğunu ve yok olma aşamasına geldiğini iddia etmektedir. Halk ordumuz TİKKO’nun ve Kürt Ulusal Kurtuluş Mücadelesinin gerilla gücü HPG’nin verdiği her kayıp sonrası faşist Süleyman Soylu “bitirdik” naraları atmaktadır. Yoldaşlarımızın kafasını keserek, en ağır savaş makinalarını kullanarak yürütülen savaşta, gerillanın imhayı boşa çıkaran hamleleri karşısında çareyi tüm haleflerinin yaptığı psikolojik savaş yöntemini tırmandırmakta buluyor. 2020’de gerillanın “kökünün kazınacağı” müjdesini veren Süleyman Soylu aynı sözü 2016’da ve 2018’de de tekrarlamıştı. Şimdi yine haykırıyor ve faşist cellatlarına talimat vererek “2021 yılında perdenin kapanacağını” söylüyor. Hayır bay Soysuz! Ezenler, zalimler tarih sahnesinde olduğu sürece ezilenler o sahneyi asla terk etmeyecek! Bedreddin ölünce nasıl sonlanmadıysa isyan, isyancılar ölünce düşünceleri de kaybolmazlar ortadan! Önderimiz Kaypakkaya ölümsüzleşirken işkencede, bugün devam eden teorisi ve pratiğidir hala yaşayan! Zindanları doldururken, darağaçları kurarken, köyleri yakarken, göz altında kaybederken, işkence tezgahlarından geçirirken 100 yıllık faşist tarihinizde ezilenler hiç terk etmedi sahneyi! Sosyalizmden geri dönüşlerde çılgınlar gibi “tarihin sonu” geldi diye bağırırken tüm ağa babalarınız, sahneyi enternasyonal proletarya ve ezilenler terk etmedi! Sizin varlığınız olduğu sürece ezilenlerin öfkesi ve mücadelesi terk etmeyecek sahneyi.
Meydan okuyoruz! Sınıf savaşımımız ve onun en yoğunlaştırılmış hali olan gerilla savaşı tüm kayıplara oluşan boşluklara rağmen sürdürülecektir. Faşizm, Halk Savaşı’mızın haklılığına gölge düşüremediği gibi, gerilla mücadelesinin dinamizmine, parça parça yıkan, kuran ve inşa eden yapısına karşı çare üretemeyecektir. Partimiz çelişkilerin, gelişmelerin eğilimi, devrimci sürecin ne düzeyde olgunlaşıp yetkinleştiğinin farkındadır. Bu politik kavrayışımızı en üst düzeyde MK ÜYEMİZ NUBAR, KOMUTANLARIMIZ ÖZGÜR VE DENİZ, SAVAŞÇILARIMIZ ROSA, ASMİN VE MUHARREM kendinden önceki yoldaşlardan daha ileri taşıyarak kavradıklarını gösterdi. Ölümsüz yoldaşlarımızın “TUTUNMA SAVAŞI” kavrayışı, artık yoldaşlarına ve halkına emanet edilmiştir. Bilinmelidir ki PARTİMİZ, savaşın bu düzeyinde taviz vermeyecektir, yoldaşlarımızın inançla ve kararlılıkla sahiplendiği ve bir sonraki sürecin örgütlenmesi ve karşılanması için zorunluluk olarak gördüğü bu evre daha büyük bedeller ödeme pahasına aşılacaktır.
Faşizmin içerde savaşı körüklediği, dışarda büyük çaplı savaş hazırlıkları içinde olduğu bir evrede; ideolojik-politik donanım, örgütsel şekilleniş bu tutunma savaşı ile şekil alacak, kararlı hale bürünecek ve öfkeli ama dağınık halk kitlelerinin sınıf bilincinde yansımasını bulacaktır. Devrimin rotası ve yönü, iddiası ve örgütlenme bilinci bu ısrarla hayat bulacaktır. Bu duruş bir iradecilik, maceracılık değildir. Bu faşizmin tüm ideolojik-politik hazırlıklarına, bunun halk kitlelerinde büyüyen ve örgütlenmeyi bekleyen öfkesine karşılık gelen bir PROLETER DEVRİMCİ ÇİZGİ konumlanışı olduğu bilinmelidir. Bu kesin, kararlı ve hesapsız bir şekilde partimiz tarafından sahiplenilmektedir. Savaşımızın sorunlarını görmezden gelmeden, öfkeli ve dağınık olan halk kitleleriyle devrimci hattımızın bağının başarımızın yegane teminatı olduğunu unutmadan hareket edeceğiz. Bu bağın kopmasını umursamaksızın hareket eden, tasfiyeciliğe çanak tutan her anlayışın bu tehlikeye bizi davet ettiğini kavrayarak kuşanacağız yoldaşlarımızın bize bıraktığı KIZIL BAYRAĞI.
Duruşumuzun hayatımızı ortaya koyuşumuzun keskinliğindedir son sözümüz:
Bizim öfkemiz hüznümüzden daha büyük, sizin korkunuz güç gösterinizden!
MUHARREM YOLDAŞ ÖLÜMSÜZDÜR!
ALİBOĞAZI ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!
ŞERZAN, NUBAR, ROSA, ÖZGÜR, ASMİN, DENİZ VE MUHARREM YOLDAŞLAR ÖLÜMSÜZDÜR!
GERİLLALAR ÖLMEZ, YAŞASIN HALK SAVAŞI!
YAŞASIN MARKSİZM-LENİNİZM-MAOİZM!
YAŞASIN PARTİMİZ TKP/ML, ÖNDERLİĞİNDEKİ TİKKO, TMLGB!
TKP/ML MK-SB
ARALIK 2020″