HABER MERKEZİ- Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası vesilesiyle açıklama yapan TKP/ML MK-SB ” 50. Kuruluş Yılımızda; Parti ve Devrim Şehitleri, Geleceğe Işık, Yolumuza Yoldaş Olmaya Devam Ediyor!” dedi. ikk-online10.net sitesinde yer alan açıklamanın tamamı şu şekilde:
“PARTİMİZ; 50 YILLIK SUSKUNLUKTAN KOPUŞ, 50 YILDIR DEVRİM VE KOMÜNİZM CÜRETİDİR!
Türk, Kürt ve Çeşitli Milliyetlerden İşçi ve Emekçi Halkımız;
Türkiye devriminin, tek bir adımda yeni bir yola koyulması için tam 50 yıl önce sınıf mücadelesinin tüm dinamikleri hareket halindeydi. Dünya çapında silahlı temelde sosyal ve ulusal kurtuluş mücadeleleri, Büyük Proleter Kültür Devrimi ile sınıf mücadelesinin yeni ve cüretli bir düzeye taşınması, toplumsal hareketin gençlikten işçi sınıfına ve kadınlara kadar geniş bir yelpazede kazandığı ivme ve tüm bunların ülkemizde ihtiyaç olan hareketi yaratması, devrimci ufku ve perspektifi oluşturması durumu söz konusu olmuştur. İşte tüm bu gerçeklik içinde Türkiye devrimi de yeni bir yol arayışı içine girmiştir. Büyük çaplı gençlik, köylü ve işçi eylemleri, halk kitlelerinin siyasal özgürlük talebi ve sosyal değişim isteği ve buna paralel yaygınlaşan örgütlenmeler, devrim yoluna dair zengin ve güçlü tartışmalar ve devrimci parti arayışı büyük bir dalga haline gelmiştir. İşte tam da bu koşullar içinde İbrahim KAYPAKKAYA yoldaşın programatik görüşleri şekil almış, devrimci teorisi olgunlaşmış, komünist önderlik ihtiyacına yönelik yanıt oluşmaya başlamıştır.
Siyasal, toplumsal gelişmeler ve ilerlemelerin tarihin kapısını dövmeye başladığı şartlarda, 50 yıllık pasifizme ve revizyonizme darbe vurarak partimiz TKP/ML böylelikle 24 Nisan 1972’de tarih sahnesine çıkmıştır. İbrahim KAYPAKKAYA yoldaş sadece siyasal anlamda revizyonist pasifizme karşı proletaryanın kızıl bayrağını dalgalandırmamıştır. O aynı zamanda ifade edilmeyen, programa yansımayan, halk kitlelerinden saklanan toplumsal gerçeklikleri de en gür ve açık şekilde ifade ederek temel ideolojik ayrım noktalarını ortaya koymuştur. Devrimin öznesi olan halk yığınlarına, çok uluslu toplumsal yapının ve ezilen Kürt ulusunun varlığını ve en temel haklarının gasp edildiğini hiçbir korkuya ve endişeye kapılmadan, şovenizmin saldırılarına aldırmadan, sosyal-şovenizmle kesin ayrımları ortaya koyarak anlatılması gerektiğini savunmuştur. Devlet ideolojisi olan Kemalizm’in halka ilerici olarak anlatılmasının gerçeğe gözümüzü kapatmak olduğunu İbrahim yoldaş kadar net ve cüretli savunan bir kuramcı ve devrimci o tarihe kadar çıkmamıştır. İbrahim yoldaş, halkın yanlış bir bilinçle zincirlenmesi karşısında halka gerçek anlamda güven vermenin doğruları ve geleceği kazanacak devrimci çizgiyi savunmakla olanaklı olduğunu bilerek hareket etmiştir. İşte 50 yıllık revizyonizme, reformizme ve pasifizme son verirken tam 50 yıldır tüm zorluklara, karşı-devrimin kara bulutlarının hepsinin bir araya toplandığı maskelerin atıldığı tarihsel şartlarda komünist çizginin eğilmeden, bükülmeden sürdürülmesine temel olan harç budur. Bu temelin sağlamlığıdır ki yüzlerce yoldaşımız bu çizgiye inançla ölümsüzleşmiş, bu çizginin sürdürülmesi için 4 Genel Sekreterimiz, onlarca Merkez Komite üyemiz kızıl kanlarını akıtmıştır.
Partimiz kuruluşunda aynı zamanda devrimci enternasyonalist temellere en sıkı şekilde dayanmıştır. Uluslararası Komünist Hareket’in temel ayrımları içeren tartışmalarına İbrahim yoldaş yoğun bir ilgi göstermenin ötesinde, sağlam ideolojik temellerin oluşturulmasında bu saflaşmayı hayati önemde görmüştür. Bu yüzden Başkan Mao önderliğindeki Komünist kampla Rus Sosyal-Emperyalizmi’ne evrilen revizyonist kampın saflaşmasında net bir duruş göstermiştir. Başkan Mao’nun öğretilerinin Marksizm-Leninizm’e sunduğu katkıları partimizin kavraması ve kendisine temel oluşturması, bu mücadelede KAYPAKKAYA yoldaşın safını net bir duruşla belirlemesinden kaynaklıdır. Partimiz, Uluslararası Komünist Hareket’in saflarında, proleter dünya devriminin ve komünizm yürüyüşünün bir parçası ve enternasyonalizmin öneminin bilinciyle 50 yıllık kesintisiz yürüyüşünü sürdürmüştür, sürdürmektedir.
Partimiz 50 yıllık komünist hattındaki, kararlılığını, heyecanını, geleceği temsil etme gücünü, haklılığını sadece kuruluşundaki güçlü temellerde değil proletaryanın ve halkın kurtuluşuna inancı kanla, canla ispatlayan komünizm ve devrim mücadelesinin ölümsüz şehitlerinden almaktadır. Enternasyonal proletaryanın şanlı mücadele tarihi kanla yazılmıştır, kan deryası içinde şekillenen mücadele, kan ve can vererek ilerleyecektir. Bu, tarihin önümüze çıkardığı, kavranması gereken bir derstir. Bu kavrayıştır ki ölümü kucaklamaktan çekinmeyen devrimci ve komünist iradeler oluşturmuştur. Partimiz, bu iradenin sahiplenicisi, taşıyıcısı ve aynı zamanda sürdürücüsüdür. Bundan dolayıdır ki ölümsüzlerimiz hem bugün hem de geleceği kazanmada bilincimizi berraklaştıranlar olmaktadır. Onların mücadeleyi sahiplenme tutumu, bizim yaşam karşısındaki konumlanışımızın referansı olmaktadır.
Partimiz bu bilinçle devrim ve komünizm uğruna ölümsüzleşenleri sahiplenmektedir. Bu gerekçelerle şehitleri anmak, sahiplenmek ve yaşayanların devrimci pratiğine, devrimin yaşamsal ihtiyaçlarına şehitlerimizin duruşlarını katma yaklaşımı içinde olmuştur. Ocak ayının son haftasını 1978’den bugüne “Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası” şeklinde bir kampanya olarak ele almaktayız. Proletaryanın Büyük ustası Lenin yoldaş, Alman Devrimi’nin önderleri Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht, TKP kurucu önderi Mustafa Suphi ve 15’ler, Partimizin ilk kadın şehidi Meral Yakar ve ilk TİKKO komutanı Ali Haydar Yıldız, Ocak ayı içinde ölümsüzleşmiştir. Yine Önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA yoldaşın işkencehanelerde katledilme süreci, Ocak ayında düşmanın eline geçmesiyle başlamıştır. Bu sebepten her yıl Ocak ayının son haftası, Partimiz açısından tüm devrim ve komünizm şehitlerini bir kampanyayla andığımız çok özel bir öneme sahiptir.
Partimiz, şehitlere layık olma bilincini, tarihsel sorumluluğunu kavramakla eş değer görmektedir. Devrim ve komünizm için ölümü göze alan irade ve duruş, partimiz için devrimin yani Yeni Demokratik Devrim’in gerçekleştirilme gerekçesi, devamında komünizme doğru yürümenin tarihsel sorumluluğunu omuzlama ve yerine getirme konumlanışıdır. Bu yaklaşımı taşımak açık ve net olarak devrimin partisi olmak, komünist yürüyüşün taşıyıcısı olmak ve halk kitlelerinin kurtuluşunu sağlamanın sorumluluğunu üstlenmektir.
Partimiz yarım asırlık mücadele boyunca devrimi örgütlemek, geniş yığınların çelişkilerini Demokratik Halk Devrimi çizgisine kanalize etmek, onları devrim için ikna etmek ve tarihsel yürüyüşünden kopmamak, taviz vermemek üzerine kurulu bir çaba içinde olmuştur. Ancak tarihsel şartlar ve koşullar, partimizin devrim için yetenekli olan çizgisinin yarım asırda iktidarı elde etmeyle sonuçlanacak bir durum yaratmasına el vermemiştir. Bu partimizin omuzlarındaki ağırlığı büyütmekte, bu görevin yerine getirilmesine dair önderlik sorumluluğunu daha güçlü kavrayışa çevirmesine dair esaslı bir sorunsal haline getirmektedir. Tüm zaaflarını, yetmezliklerini, eksikliklerini bu sorumluluğu yerine getirme bilincini kuşanacak şekilde ele alan bir tutum, yüzlerce ölümsüz yoldaşımızın, enternasyonal proletaryanın şanlı davasındaki haklılığın yüklediği bir görev olarak kavranmaktadır.
50. yılımız, başaramadıklarımız, gerçekleştiremediklerimiz, tarihsel sorumluluğumuz karşısında bulunduğumuz yerin zayıflığının nedenlerinin kavranmasına odaklanan bir bilinçle ele alınacaktır. Zira partimiz başardıklarını, bugüne taşıdığı kararlılığı, şehitlerimizin akıttığı kızıl kanı; başarısızlıklarını, zayıflıklarını, yetmezliklerini, zaaflarını açığa çıkarma ve giderme gerekçesi haline getirmektedir. Ölümsüz yoldaşlarımızın, partimizin varlık koşulunun, tarihsel bilincinin, halka karşı sorumluluğunun, düşmanı yok etme mecburiyetinin gerektirdiği şey de budur.
Partimiz ve önderlik ettiği Halk Savaşı, faşist diktatörlüğün amansız saldırılarının bir odağı durumundadır. Silahlı savaşımı yok etmeye yemin etmiş, tüm gücünü ve olanaklarını bunun için seferber eden faşist diktatörlük, gerilla güçlerimize bu eksende yönelmektedir. Partimiz, savaş içinde çizgisini var etmiş, komünist hattını örmüş, sürdürmüştür ve kuşkusuz zafere kadar sürdürecektir. Düşmanın saldırısı sadece askeri-örgütsel bir imha saldırısı değildir. Bu saldırı, devrimin şah damarına, ana halkasına, devrime önderlik edecek olan partimizin siyasi çizgisine yönelik aynı zamanda ideolojik bir saldırıdır. Bu saldırılar, kuşkusuz 50 yıldır durmaksızın, kesintiye uğramaksızın gerçekleşmiştir. Partimiz bu saldırılara karşı aynı zamanda bir direniş ve direnç odağıdır. Bu direniş ve dirençtir ki onun komünist iradesini daha fazla güçlendirmiş, daha deneyimli hale getirmiştir. Partimiz bedeller ödeyerek bu saldırıları püskürtmeyi başarmıştır, bugün aynı çizgi ve tutumla ancak daha iyi başarmanın ve sorunların üstesinden gelmenin arayışına odaklanarak saldırıları püskürtme kararlılığındadır. Bunu başaracak iddia ve irade partimizde vardır.
Yoldaşlar;
Partimiz TKP/ML’nin 50. kuruluş yılını kutlamak, partimizin görüş ve hedeflerini yaygınlaştırmak, partimizi layık olduğu noktalara taşımak temel görevlerimizden biridir. Tarihin omuzlarımıza yüklediği bu görevin sorumluluğunu kavramak zorundayız. Önümüzdeki süreci bu bilinç, bu kararlılıkla ele alırken devrime ve partimize en ileri düzeyde katılım sağlamalıyız.
Bizlerden beklenen çok nettir: Partimizin komünist çizgisinde kararlı olmak, başaracağımıza olan inancımızı diri tutmak ve sınıf mücadelesinin gereklerine göre kendimizi biçimlendirmek. Bu görev bu kadar basit ve berraktır. Nubar, Rosa, Özgür, Asmin, Deniz, Muharrem ve Şerzan yoldaşların tutumu ve duruşu, partimizin ve sınıf mücadelesinin bizlerden beklentisine net bir yanıttır. Hiçbir tereddüt göstermeden yaşamlarını parti için, halk savaşı için feda eden ve bizlere nasıl yaşamamız ve nasıl ölmemiz gerektiğini gösteren gencecik yoldaşlarımızın talimatlarını kuşanmalıyız. Tüm faaliyetlerimizde bu yoldaşlarımızın yaşam ve direnişleri, ölümleri bizlere rehberlik etmelidir. Kafası kesilen, bedenleri tonlarca bombalarla parçalanan yoldaşlarımızı bir an olsun unutmamalıyız. Onlar partimizin sıra neferleri olarak bizlere nasıl yaşamak, nasıl ölmek ve nasıl parti ile bütünleşmek gerektiğini en yalın biçimde gösterdi. Bizlere düşen bu yoldaşlarımızın sahip çıktıkları direniş ve mücadele çizgisinin bir parçası olmaktır. Ölümsüz yoldaşlarımıza, işçi sınıfı ve emekçi halkımıza, enternasyonal proletaryaya verilmiş sözümüz var. Bu sözümüzü yerine getireceğiz. Başta, komünist önderimiz İbrahim KAYPAKKAYA olmak üzere, tüm şehitlerimiz ve enternasyonal proletaryanın kahraman evlatları bilecektir ki, sözümüzün arkasındayız ve proleter dünya devriminin bir parçası olarak ülkemiz topraklarında komünizmin kızıl bayrağını göndere çekeceğiz.
Kürt, Türk Uluslarından ve çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız;
Faşizmin ekonomik ve siyasi krizi, bunun yarattığı sonuçlar, artık gizlenemeyecek kadar açıktır. Emperyalizme göbekten bağlı faşist diktatörlük, ayakta durmakta zorlanmakta, çareyi halkı daha fazla sömürmekte, daha ağır baskı uygulamakta, haklarını daha fazla gasp etmekte, daha fazla zam yapmakta ve yaşamsal ihtiyaçlarına göz dikmekte bulmaktadır. Bu, faşizmin tüm faturayı emekçi halkımıza çıkarma siyasetidir. Bu, öfkeyi bileylemekte, zulüm ve zorbalık cenderesinden kurtuluş arayışını büyütmektedir. Partimiz, kurtuluşun ancak Halk Savaşını büyütmekle, partiyi daha güçlü örgütlemekle, emekçi halk kitlelerinin devrim için egemen sınıflara karşı harekete geçmesiyle olanaklı olacağını bilmektedir. Dün başaramadıklarımızı başararak, başardıklarımızı büyüterek ancak devrimi örgütleyeceğimizin farkındayız. Devrime kilitlenmiş, devrim için konumlanmış, geleceğin devrimden başka hiçbir seçenekle kazanılamayacağını içselleştirmiş olarak ancak 50. yılımıza layık olacağımızı biliyoruz.
Partimiz, daha sıkı ve kenetlenmiş bir örgütlülük yaratarak, faşizmin saldırılarına karşı safları sıklaştırarak, tasfiyeciliğe ve reformizme karşı devrimci çizginin yıkılmaz barikatını tahkim ederek, zayıf yanlarımızı güçlendirerek, geride kalanı ileriye çekerek, düşmüş olanı ayağa kaldırarak ve tüm benliğimizle sınıf mücadelesinin deryasına atılarak 50. yılımızı kutlayacağız ve 51. yıla hazırlanacağız.
-Partimiz; 50 Yıllık Suskunluktan Kopuş, 50 Yıldır Devrim ve Komünizm Cüretidir!
-Şan Olsun 50 Yıllık Suskunluğa Son Veren, Devrim ve Komünizmin Partisini Örgütleyen Komünist Önder İbrahim KAYPAKKAYA’ya!
-Şan Olsun Partimizin 50. Kavga Yılına!
-Şan Olsun 50 Yıllık Kesintisiz Süren Halk Savaşı Mücadelemize!
-Şan Olsun 50 Yıldır Türkiye Topraklarında Dalgalandırdığımız Enternasyonal Proletaryanın Kızıl Bayrağına!
-Şan Olsun 50 Yıldır Kızıl Bayrağı Düşürmeyen Ölümsüz Yoldaşlarımıza!
-Şan Olsun Devrim ve Komünizm için Düşene, Dövüşene!
-Şan Olsun Marksizme-Leninizme-Maoizme!
-Şan Olsun Partimiz TKP/ML’ye, Önderliğindeki TİKKO ve TMLGB’ye!
TKP/ML MK-SB
OCAK 2022″