HABER MERKEZİ- Venezuela’da ABD destekli darbe girişimine karşı TKP/ML Enternasyonal Komite tarafından bir açıklama yayımlandı. “Venezuela halkı sadece “fillerin” tepişmesi altında değildir. Aynı zamanda ABD emperyalizminin doğrudan askeri ve siyasi müdahalesi altındadır. Bu yüzden işçi ve emekçilerinin yerli egemen sınıflara ve emperyalizme karşı yönelen her türlü mücadelesini destekliyoruz. Venezuela halkı kendi geleceğinin şekillendirilmesinde belirleyici olmalıdır. Umudumuz ve beklentimiz bu koşulların doğru bir devrimci ve komünist önderlik ile devrimci bir savaşım ve ilerleme zeminini oluşturmasıdır. Halkın kurtuluşu ancak bu şekilde mümkün olabilecektir” ifadelerinin yer aldığı açıklamayı olduğu gibi yayımlıyoruz.
“ABD emperyalizmi arka bahçesi olan Latin Amerika ülkelerini “tam itaat”, “kesin sadakat”, “mutlak uşaklık” koşullarına getirecek hamleleri, düzenlemeleri yapmaktadır. Deyim yerindeyse tüm Latin ülkelerini, yönetim biçimlerini “fabrika ayarlarına” döndürmek istemektedir. Bir dönem boyunca ABD emperyalizmi Latin Amerika’da “soldan esen” rüzgarla barışık olmayı yeğledi. Dünya halklarının kafası bu “sol rüzgara” bakarak “parlamento yolu” ile değişimin, devrimin hatta sosyalizmin gelebileceğine inandırıldı. Böylece silahla devrim gerçekleştirme fikrinin içinin boşaltılmasına hizmet için kullanıldı. Bunun simgesi ise Venezuela ve Chavez oldu. Bir çok Latin ülkesi seçimlerde bir dönemin silahlı mücadele yürüten şahsiyetlerini hükümet lideri ve başkan seçti. Büyük çaplı silahlı mücadele yürüten bir çok örgüt bu “çizginin cazibesi” ile tasfiye sürecine sokuldu. Bunun sembolü ise FARC’tır .
Şimdi dünyaya pazarlanan Latin Amerika’daki “sol, sosyalist” hükümetler (aslında egemen kliklerden biri) sandıkla ya da başka yollarla yerini ABD emperyalizmine tam ve mutlak sadakat içinde olan daha gerici kliklere bırakıyor. “Sol” söylemli hükümetlere, arka bahçede esaslı yeni ekonomik-siyasal düzenlemeler yapmadığı sürece tahamülkar olan ve tolere eden ABD, bunu tasfiyeci bir ideolojik rüzgar oluşturmada da işlevli şekilde kullandı. Palazlanarak belli bir güç devşiren bu “sol” klikler, “sosyalizm”, “devrim” gerçekleştirmek bir yana; rüşvet, iltimas ve işçi-emekçi kesimlere sinsi ve sureti haktan görünerek bir dizi saldırı gerçekleştirdi. Brezilya bunun en somut örneğidir. Yani, çürüyerek büyüdüler, palazlandılar. Ve şimdi izledikleri politikalarla yarı-sömürge ilişkileri derinleştirerek emperyalist sisteme bağlılığı kökleştiren, var olan toplumsal ve ekonomik sistemi “sol” söylemle yeniden üreten ve derin bir politik-ekonomik kriz koşullarını mayalayarak daha “ırkçı, saldırgan” ve gerici kliklere yerini bırakıyor. ABD emperyalizmi seçimlerle alt edilecekleri alt ederken, bu yolla gitmeye direnenleri “iç savaş” koşullarını olgunlaştırarak dize getirmeye çalışıyor. Venezuela’da olan da tam olarak budur. ABD emperyalizmi, Başkan Nicolas Maduro’yı devirmek ve yerine daha saldırgan ve gerici kliği geçirmek için “sandıkla” ve çeşitli politik hamlelerle tamamlayamadığı süreci bir kışkırtma ve ülkeyi “ikili bir egemenlik yapısına” sürükleyerek sonuçlandırmaya çalışıyor. Maduro, muhaliflerin çoğunluğu elinde bulundurduğu ulusal parlamentoyu feshederek süreci tırmandırırken, Ulusal parlamento başkanı Juan Guaido’da, bir süredir tanımadıkları Maduro yerine, geçici başkanlığını ilan ederek fiili ikili yönetim oluşumu ile karşı cevap verdi. ABD emperyalizmi Juan Guaido’nun başkanlığını tanırken Trump’un ulusal güvenlik danışmanı orduyu Maduro’yı devirmeye davet ederek oyun planını ilan etti. Buna karşı Rusya ve Çin emperyalizmi Maduro’ya açık destek sundu. Latin ülkeleri ve dünya ise ABD’nin tavrına yakın olanlarla Maduro’ya yakın olanlar şeklinde adeta ikiye bölündü.
Şimdi Caracas’ta milyonlarca insan hem Maduro’yu hemde muhalif grubu desteklemek için sokakta. Milyonlarca emekçinin karşı karşıya gelerek boğazlaşması için tüm koşullar olgunlaştırılmıştır. Maduro’nun burada “devrimci iç savaş” yürütmeyeceği, bu rolü üstlenecek sınıfsal ve siyasal tutumu olmadığı açıktır. Bu anlamda halk kitlelerinin karşı karşıya gelişi işçi ve emekçi halkın çıkarlarının karşılanması kavgası değildir. Kitleler, egemen sınıfların siyasal temsilcilerinin , egemenlik dalaşında olan iki kliğin hakimiyet sağlama savaşımının bir parçası olarak kullanılmaktadır. ABD emperyalizmi hiç kuşkusuz sürecin baş aktörüdür. Bir kez daha emperyalist gericiliğin tüm iğrenç suratını, kanlı dişlerini, doymak bilmeyen kar hırsını ve yarı-sömürge ülkelerdeki “politik mühendisliği” hesaplarını ortaya koymuştur. Venezuela halkının iradesini gasp etmeye, bunun için gerekirse kanlı bir iç savaşa sürüklemeye hazır olduğunu göstermiştir. Onun dayandığı gerici-faşist egemen klik ise oyununun önemli aktörlerinden biridir.
Maduro, her ne kadar baş edilmez bir yoksulluk-sefalet, tutarsız politikalar, söylemde sol gerçekte emperyalist ve gerici güçlerle her türlü iş birliği içinde olan koşulları yaratmış olsa da, Venezuela’da ABD emperyalizmi ve onun basit bir oyuncağı olan muhalefet “halka” yönelik saldırıda ve yaşanan tabloda esas sorumlu ve suçlu olan güruhtur. Bu güruh “emperyalizme” sevdalı, halka karşı açık düşmanlık besleyen bir niteliğe sahiptir. ABD’nin basit ve aleni bir maşasıdır. ABD emperyalizminin çıkarlarının bekçiliğini, tam ve kayıtsız-şartsız yapacağının taahhüdünü vermiştir.
Venezuela halkı sadece “fillerin” tepişmesi altında değildir. Aynı zamanda ABD emperyalizminin doğrudan askeri ve siyasi müdahalesi altındadır. Bu yüzden işçi ve emekçilerinin yerli egemen sınıflara ve emperyalizme karşı yönelen her türlü mücadelesini destekliyoruz. Venezuela halkı kendi geleceğinin şekillendirilmesinde belirleyici olmalıdır. Umudumuz ve beklentimiz bu koşulların doğru bir devrimci ve komünist önderlik ile devrimci bir savaşım ve ilerleme zeminini oluşturmasıdır. Halkın kurtuluşu ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Venezuela halkının emperyalizme, her türden ve renkten yerli uşaklarına karşı demokratik-devrimci-ilerici mücadelesini, kalkışmasını ve savaşımını destekliyoruz.
KAHROLSUN EMPERYALİST SALDIRGANLIK!
YAŞASIN VENEZUELA HALKININ EMPERYALİZME KARŞI DİRENİŞİ!
TKP/ML-ENTERNASYONAL KOMİTE
25 OCAK 2019″