İbrahim Kaypakkaya yoldaşı anmak, en başta işçi sınıfının bilimi Marksizm Leninizm’i her türden sapmalara karşı savunmak, geliştirmek, Onun kurduğu hatta bağlı kalmak ve bu hattın savunucusuna (TKP/ML) sahip çıkmak, korumak ve yaşatmak, Marks, Engels, Lenin, Stalin ve Mao Zedung yoldaşların kızıl güzergâhında yürümek demektir. Büyük dost, usta öğretmen, altın çağa uzanan yolda kavgamızda her an yanı başımızda bilinç, azim ve yol gösterici olarak durmaktadır. O, 12 Eylül faşizminin en dorukta olduğu günlerde karanlıklara ışık olan, yüreğimizi ferahlatan, toparlanmamızı sağlayan, gücümüzü pekiştiren bir inanç ve bilinç değildi sadece… O, bütün ihtişamı ile hep yanı başımızda zulümkârlara korku salan, bize yol gösteren direngen, sevgi dolu yüreğimiz, inancımız ve bilinçle bütünleşen beynimiz olacaktır.
Kazım Çelik
Kazım Çelik, yaşamını Proletarya Partisine ve devrime adamış örnek bir komünisttir. Yoldaşlarının anlatımlarıyla “Onun Proletarya Partisi saflarında örgütlenmesinden şehit düştüğü tarihe kadar olan en önemli özelliği istikrarlı bir çizgi izlemesi ve Partiye bağlılığının bir an bile zafiyete uğramaması.” olarak vurgulanmıştır.
O, bir önderde olması gereken kişiliğin yaratılmasında yaşamıyla mütevazi bir örnek oluşturmuştur. Her şeyden önce mücadele yaşamı boyunca partisinin çıkarlarını her şeyin önünde tutarak devrimciliği bir yaşam tarzı olarak benimsemiştir. O, Kaypakkaya yoldaştan aldığı “ser verip sır vermeme” geleneğinin sürdürücüsü olan bir önderdir.
Kaypakkaya yoldaşın olanaksızlıklar ve zorluklarla beraber 24 Nisan 1972’de partiyi kurmasıyla beraber onu yaşatmak için hayatlarını ortaya koyan Proletarya Partisinin ölümsüzleşen üç genel sekreterinin de öne çıkan ortak özellikleri partiyi sahiplenmeleri olmuştur. Süleyman Cihan, 12 Eylül AFC’si sonrası Proletarya Partisini toparlama görevini üstlenmiştir. Mehmet Demirdağ sol oportünizmin Proletarya Partisine yönelik darbe girişimine aktif tavır koyarak onu ayakları üzerinde yeniden doğrultmuştur. Kazım Çelik de Proletarya Partisi’ni sağ bir hatta çekmek isteyenlerle mücadele ederek “Halk Ordusu savaş içinde inşa edilecektir!” anlayışıyla yanıt vermiştir.
1981 yılı şubat ayında yapılan 2. Konferans’ta Merkez Komitesi’ne seçilen Kazım Çelik, bu süreçte alınan kayıpların ardından Siyasi Büro ve hemen ardından da Askeri Komisyon Sekreterliği’ne getirilir. ’83’teki kayıplardan sonra ise Parti Genel Sekreterliği görevini üstlenir. Bu süreçte Proletarya Partisine hakim olmaya çalışan sağ oportünist çizgiye ve bunların tüm parti kadrolarının yurtdışında konumlandırılması anlayışına karşı aktif tavır alarak mücadeleyi savaşın en kızgın alanı olan gerilla bölgesinde sürdürme dirayetini göstererek kavga kaçkınlarına en büyük cevabı vermiştir. Çünkü o, önderliğin özellikle en zor koşullarda Proletarya Partisinin başında olması gerektiğinin bilincindeydi. Çünkü o, parti önderliğinin özellikle o zor koşullarda kırsal alanda örgütün başında ve silahlı mücadele içerisinde korunabileceği, onun içinde geliştirilebileceğinde ısrar ediyordu. Bu anlamda genel sekreterlik görevini üstlendiği süreçten 1987 20 Mayıs’ında Elazığ’ın Palu ilçesinde bir ihbarcının verdiği bilgiler doğrultusunda TC ordusu tarafından kuşatılarak Hıdır Aykır, Cihan Taş, Müslüm Emre ve Ali Kayadoğan ile birlikte ölümsüzleştiği ana kadar Proletarya Partisinin Genel Sekreteri olarak silah elde mücadele etmiştir.
Bugün bize düşen görev açık ve nettir. İbrahim Kaypakkaya önderliğinde ve Proletarya Partisi saflarında ölümsüzleşenlerimizin bize aktardığı bilinçle bu yolda yürümenin zamandır. Devrim güzergâhında yolumuza ışık olanlara bin selam…