HABER MERKEZİ- Ankara’da 2010 yılı Şubat, Mart, Nisan aylarında sürdürülen TEKEL işçilerinin direnişine 9 yıl sonra dava açıldı. Avukat Kazım Bayraktar tarafından yapılan açıklamaya göre, iddianamede TEKEL işçileri “AKP il binası önünde gösteri yapmak, pankart açmak, uyarıya rağmen dağılmamak, parti eşyalarına zarar vermekle” suçlandığını belirtti.
‘TARİHSEL KİN VE KORKU’
Bayraktar Ankara 7. Asliye Ceza Mahkemesi’nden gönderilen iddianamenin tarihinin 16 Mart 2010 olduğunu belirterek yaklaşık dokuz yıl bekletilen iddianameyi şu sözlerle değerlendirdi: “İddianamenin bugünlerde devreye sokulması giderek artan işçi direnişlerinden duyulan korku ve tarihsel kinden başka bir şeyle açıklanamaz.”
GEZİ DİRENİŞİ’NE DE 6 YIL SONRA DAVA AÇILMIŞTI
Gezi Direnişi eylemleri hakkında altı yıl sonra davalar açılmasının arkasındaki siyasal amaç ile Tekel işçileri hakkında dokuz yıl sonra açılan bu davanın amacının aynı olduğunu söyleyen Bayraktar şöyle devam etti: “Baskı, tehdit ve yıldırma. AKP iktidar odağı belli ki hala unutamamış Tekel işçilerinin direnişini. Yeni direnişlerin korkusuyla eski direnişlerin hesabını güncellemeye çalışıyor. Korkunun yanındaki çaresizliğini sergiliyor.”
YARGILAMADA ‘HEDEF SÜRE’: 75 GÜN
İddianameyle birlikte Bayraktar’a tebliğ edilen bir de ‘Yargılamada Hedef Süre Formu’ var. Formda şu ifadeler yer alıyor: “Yargılamanın azami 75 günde tamamlanması hedeflenmekte olup, bu hedefin gerçekleştirilmesinde tarafların ve avukatların katkı ve desteği büyük önem arzetmektedir. Taraflardan kaynaklanan sebeplerden meydana gelen gecikmelerin hedef sürenin hesabında dikkate alınmadığı da göz önünde bulundurularak, bu hususlara hassasiyet göstermenizi rica ediyoruz. 28.03.2019”
‘HAKİM VE SAVCILAR İKTİDARIN MEMURU HALİNE GELDİ’
Yargıda gecikmenin sebebi olarak tarafları işaret eden mahkemenin davanın ilk duruşması için tayin ettiği tarih 27 Haziran 2019. Yani iddianamenin mahkemeye ulaşmasından 90 gün sonra.
Diken’de yer alan habere göre Bayraktar bu durumu da şu sözlerle eleştirdi: “Yargı kurumlarını siyasi iktidara, giderek iktidar partisine bağlamak, hakim ve savcıları iktidarın memurlarına dönüştürmek için altüst eden, yapı-bozuma uğratan iktidarın ‘yargıda hedef süre’ aldatmacasının nasıl bir komediye dönüştüğünün de resmidir bu yazı. 27 Haziran günü Ankara Adliyesi’nde olacağız; Tekel direnişini bir kez daha hatırlatacağız.”
TEKEL DİRENİŞİ
78 gün süren TEKEL direnişi, Türkiye direniş tarihine adını kazıyan bir emekçi direnişi oldu. 78 gün boyunca Sakarya Caddesi’nde kurdukları çadır kentte direnen TEKEL işçileri, Türkiye’de son yıllarda görülmemiş bir eylem biçimi ve kararlılığı sergiledi. “Ölmek var dönmek yok” sloganıyla hafızalarda yer edinen TEKEL işçileri, 15 Aralık 2009 tarihinde TEKEL işletmelerinin kapatılması ile birlikte işsiz kalma tehlikesine karşı ve özlük hakları için birçok ilden Ankara’ya doğru bu sloganla yola çıkmıştı. Gölbaşı’nda polisler tarafından durdurulan TEKEL işçileri, daha olumsuz hava koşullarına rağmen AKP Genel Merkezi önünde taleplerini dile getirdi.
17 Aralık 2009 tarihinde işçiler Abdi İpekçi Parkı’nda bir araya geldi. Parkta eylemlerini sürdüren ve milletvekillerinin desteğe geldiği TEKEL işçilerine polis sert şekilde müdahale etti.
İşçilerin hiçbir karşılık vermemesi dikkat çekerken, polis kitlenin içine girerek gazla müdahale etti. TEKEL işçilerine yapılan saldırı birçok kanal tarafından canlı yayınla Türkiye’ye ve dünyaya duyuruldu. Kameraların önünde birçok işçi fenalaşarak bayılırken, çok sayıda kişi de hastanelere kaldırıldı. Kaçacak yer bulamayan ve gazın etkisinden korunmaya çalışan onlarca işçi de dondurucu havayı dinlemeden su havuzuna atlamak zorunda kaldı. Müdahale sonrası Tek Gıda-İş Genel Sekreteri Mustafa Türkel başta olmak üzere çok sayıda kişi gözaltına alındı. İşçilerin kararlı direnişi devam ettikçe, birçok sivil toplum örgütü, siyasi partiler, öğrenci dernekleri ve emek meslek örgütleri, TEKEL işçilerini ziyaret etti, destekte bulundu. İşçiler de, kendilerine desteğe gelenlerle eksiltmeyen derme-çatma çadırlar yaparak Ankara’nın sert soğuğundan korunmaya çalıştı. Bu sırada yaşanan sağlık problemlerine de seyyar revirlerle SES ve Ankara Tabip Odası üyesi sağlık görevlileri ve hekimler destek verdi.
2010’a direniş ile giren TEKEL işçilerine bir grup sanatçı da şarkıları ile destek verirken, hükümetin “bunlar 300-500 kişiler” söylemine karşılık işçiler için 100 bin kişinin katıldığı son yılların en kitlesel eylemlerinden biri gerçekleşti.
4 Şubat’ta Türkiye’nin dört bir tarafında TEKEL işçileri için iş bırakma eylemleri ve çeşitli etkinlikler yapılırken, 5 Şubatta da yaklaşık 170 TEKEL işçisi süresiz açlık grevine başladığını duyurdu.
20 Şubat’ta KESK, DİSK, Türk-İş ve Kamu-Sen konfederasyonlarının şube temsilcileri Ankara’da bir miting gerçekleştirerek, geceyi TEKEL çadırlarında geçirdi. 25 Şubat’ta TEKEL işçileri, Hamdullah Uysal adlı bir arkadaşlarını trafik kazası sonucu kaybetti.
TEKEL işçilerinin 4/C’ye başvuru süresine saatler kala Danıştay’dan yürütmeyi durdurma kararı geldi. TEKEL işçileri eylemlerinin 78. gününde çadırları kaldırma kararı aldı. 78 gün süren direniş Türkiye tarihine damgasını vuran bir emekçi direnişi olarak kayıtlara geçti.