İSTANBUL – Hasta ve infazı yakılan tutukluların durumuna dikkat çeken TDİ, hapishanelerdeki baskı, hak gaspları ve işkence uygulamalarına karşı dayanışma çağrısı yaptı.
Tutsaklarla Dayanışma İnisiyatifi (TDİ), hasta ve infazları yakılan tutukluların durumuna dikkat çekmek için hazırladıkları 2 aylık eylem planı kapsamında Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda açıklama yaptı. “Hasta tutsaklar serbest bırakılsın infaz yakmalara son” pankartının açıldığı açıklamada, “Baskıya, işkenceye, tecride son” ve “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük” dövizleri taşındı. Açıklamada sık sık, “Tecrit öldürür, dayanışma yaşatır” sloganı atıldı.
HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, bazı hasta tutukluların “cezaevinde kalamaz” raporlarının olmasına rağmen tahliye edilmeyerek, ölümle karşı karşıya bırakıldığını söyledi. Diyarbakır D Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan 83 yaşındaki ağır hasta tutuklu Mehmet Emin Özkan’ın bunlardan birisi olduğunu ifade eden Gülüm, “Bundan birkaç ay önce elleri kelepçeli halde hastaneye götürülürken fotoğrafını görmüştük ve yürüyemez haldeydi. Özkan, artık ayağa kalkacak durumu yok, yatağa bağlı bir şekilde yaşıyor. Kendi bakımını kendi yapamıyor. Ama buna rağmen tahliye edilmiyor. Binlerce hasta mahpusun tedavisi yapılıyor, tahliyesi gerçekleşmiyor. Aysel Tuğluk da bunlardan birisidir. Adli Tıp Kurumu (ATK) mahpuslara yönelik düşmanca bir siyaset izliyor. Aslında cezaevlerinde bir katliam süreci yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
TDİ üyesi Ertan Çıta, hapishanelerdeki hak gasplarının ve tecrit koşullarının arttığına dikkat çekerek, tutukluların dışarıyla olan tüm bağlarının koparılmak istenildiğini belirtti. Hapishane idarelerinin bu uygulamalarıyla tutukluları kimliksizleştirmeye çalıştığının altını çizen Çıta, “Artık hapishane idareleri mahkemelerin yerine geçiyor, tutsakların tahliyeleri engelleniyor. Mahkemelerin verdiği hapis cezaları yeterli görülmeyerek tutsaklara ceza içerisinde ceza uygulanıyor. Pandeminin ardından tutsaklara yönelik saldırılara yenileri eklendi. Tutsakların görüş hakları tamamen ortadan kaldırıldı, devrimci-yurtsever gazete ve dergiler ‘basın-ilan yasası’ gerekçesiyle engellendi, bir nevi tecrit ve ölüm sarmalı içerisine hapsedildi. Bu süreçte birçok hasta tutsak yaşamını yitirdi, tedavi olamayan birçok tutsağın sağlık durumu kötüleşti. Tüm bu saldırılara rağmen üretmeye, direnmeye ve devrimci faaliyete tutsaklar devam etti” diye aktardı.
2 YILDA 11 MİLYAR 104 MİLYON HARCANDI
Halkın açlıkla ve yoksullukla boğuştuğu böylesi bir dönemde devletin yeni tiplerde hapishaneler yaptığını söyleyen Çıta, “2 yılda hapishane inşaatlarına 11 milyar 104 milyon lira harcandı. İşçiye, emekçiye, ezilenlere sefalet ücreti reva görülürken, bu düzene sesini çıkaran her sesi hapse atmak için milyarlarca lira harcanıyor. Devlet yoksulların sesini kısma da, içeri atma da hiç tasarruftan imtina etmiyor. Tutsaklar da içeride geçinemiyor” ifadelerini kullandı.
DAYANIŞMA ÇAĞRISI
Devletin politikaları sonucu birçok hasta tutuklunun yaşamını yitirdiğini sözlerine ekleyen Çıta, 12 Kasım’da tedavisi yapılmadığı için yaşamını yitiren Bangin Muhammed’e işaret etti. Çıta, tutukluların tecrit duvarlarının arkasına gömülmesine ve tüm yaşamın hücreleştirilmesine izin vermeyeceklerini ifade ederek, baskı, saldırı ve işkenceye karşı herkesi hapishanelere ses olmaya çağırdı.
Ayrıca TDİ, 19 Aralık’ta Şişli Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde kampanyaları kapsamında yapacağı forum etkinliğine herkesi davet etti.