Devrimci çalışmamızın sonuçları yeterince güçlü değil; “günün sonunda” karşımıza dikilen bu gerçeğin nedenleri zaman zaman “Kavga Okulu”muzda tartışılmakta, bir kavrayış oluşturulmaya çalışılmaktadır. Halkımız refah içerisinde ve özgürlük ortamında yaşamıyor; bu koşullar devam ettikçe geleceğinin olmadığını gören, bilen bir halk gerçekliği mevcut ve faaliyetimizde verim yetersizliği bu halk gerçekliğine rağmen yaşanmaktadır. Böyle bir tabloyla karşılaştığımızda neşteri dışımıza, yani objektif gerçekliğe değil, çalışmalarımızı hangi bilinç ve tarzla yürüttüğümüze vurmamız gerekir.
Bir komünist partisi, kitleler içerisinde, kendi ideolojisini hayata geçirmek ve başarıya ulaştırmak için çalışır. Bunun ilk koşulu ayağını bastığı topraklarda devlet iktidarını parçalamak, egemen sınıfları ortadan kaldırmaktır. Kitlelerin gücünü örgütlemesi, kitlelerin kendiliğinden mücadelesini örgütlü bir savaşa doğru taşıması bunun gereği ve zorunluluğudur. Bu yüzden komünist partisi açısından gelişip güçlenmek, sahip olduğu ideolojiyi hayata geçirmektir. Bu yolda karşımıza çıkan, çıkacak olan engelleri biliyoruz, açıktır ki işimiz hiç de kolay değil. Sınıflar mücadelesinin ve onun bir parçası olan proleter dünya devrim mücadelesinin engin deneyimleri, bizim yol göstericimizdir. Komünist partisi ve onun Bolşevik parti biçimine doğru evrilmesi bu sürecin ve deneyimlerin ürünüdür, dolayısıyla arkamızda zengin bir tarih ve devraldığımız büyük bir miras bulunuyor. Kendi deneyimlerimiz, bu tarih ve miras prizmasından bakmayı bilir, öğrenirsek güçsüzlüğümüzü güce, verimsizliği verime dönüştürebiliriz.
Devrimci kitle çalışması ve parti örgütlenmesinde aldığımız mesafenin sınırlı olmasında, gözü kapalı bir çalışma tarzına sahip olmamızın payı büyüktür. Kitle çalışması bütünüyle insan odaklı bir çalışmadır; bu insanların nerede ve nasıl yaşadıkları, geçimlerini nasıl karşıladıkları, etnik ve inançsal kimlikleri, siyasal durumları, yaşadıkları bölge ile merkezi ve yerel idarecilerle ilişkileri vb. çalışmaları yapmamak, genel söylem ve genel-geçer tarzla yetinmektir gözü kapalı çalışma. Bu tarz bir çalışma kısır, verimsiz sonuçlar üretir. Kitle çalışmasında başarı esnek ve yaratıcı bir çalışmayla doğrudan ilişkidir. Üzerinde çalıştığımız malzemeyi gereğince tanımaz, özelliklerini bilmezsek, iyi ve etkili eserler üretemez, yaratıcı dehanın açığa çıkmasını baskılarız. Mao Zedung gözü kapalı hareket etme alışkanlığından kurtulmak için, “düşünmek, tahlil yöntemini öğrenmek ve tahlil etme alışkanlığını kazanmak” gerektiğini söyler. Çalışmalarımız bu yöntem ve alışkanlıklarla birlikte yürürse eğer, bugün olduğu gibi tek tek kişiler ve yakın çevreyle sınırlanmaz, kitleleri hedefler, geniş kesimlere doğru bir faaliyet yürütürüz. Faaliyet ve faaliyet alanları hakkında bilgisiz olma durumundan çıkıp, incelemeye dayalı bilgilerle birlikte araç ve yöntemler bakımından çoklu bir çalışmaya başlamalıyız. Böyle bir çalışma bizi tek yanlılıktan, darlıktan çıkarmaya da imkân sunacaktır.
İncelemeyle, tahlille beslenmiş, desteklenmiş bir devrimci çalışma hedefler koyma, her hedefi bir üst hedefle aşma tarzıyla birlikte uygulanmalıdır. Çalıştığımız kitle örgütlerinin aktifleşmesi, kitlesine ve yeni kitlelere erişmesi bir hedef olabilir; böyle bir hedefin gerçekleşmesi için planlamalar yapmak, eldeki güç ve yedeklerle süreci tartışmak, asgari bir yol haritası belirlemek, bunu daha geniş kitleye taşımak vs. bundan sonrası sistemli ve süreklilik kazanmış bir çalışmadır. Böyle bir çalışma kitlelerle ilişkimizi geliştirecek, kitle içerisinde öne çıkan, ileri olanları tanımamızı sağlayacak, kitlelerin eğitimi hareket içerisinde gerçekleşecektir. Parti komitelerinin olmadığı durumda komite kurmak, eğer varsa geliştirmek de bir hedef olabilir. Gazete dağıtımının sistematik olarak artırılması, okunmasının sağlanması, yazı-fotoğraf katkılarıyla gazetenin beslenmesi vb. hedefler de konulabilir. Böylece on binlerce, yüz binlerce insanın yaşadığı yerlerde belli sayıyı geçmeyen, geçemeyen gazete dağıtımı değişmiş olur. Hedefler partinin belirlemiş olduğu hedeflerin alanlarımıza uyarlanması olacağı gibi, her alan kendi gerçekliğini aşma doğrultusunda zorlayan hedeflerde koyabilir.
Her hedef de parti örgütümüzü güçlendirme, geliştirme amacı olmalı, dolayısıyla teorik, siyasal, örgütsel ve pratik olarak daha nitelikli bir parti anlayışıyla hareket edilmelidir. Sorunu böyle koyduğumuzda hedef belirlemenin kendimizle, yer aldığımız komiteyle ve bütün bir partiyle ilişkisi anlaşılır olur. İçtenlik, cesaret, görev alma istek ve kararlılığı, devrimci coşku yoldaşlarımızda görülen ortak değerlerdir. Bunlar önemli olmasına önemli ama yüksek nitelikli bir devrimcilik için daha başka özelliklerle birleşmesi gerekir. Kendini herhangi bir faaliyet alanında yani bir parçada verilen işi yapmak, disipline uymak, pratiklere katılmak biçiminde konumlandırmak, iyi bilinmelidir ki eksiktir, yetersizdir. Parti böylesi edilgen bir konumlanışı değil, öne çıkan, daha ileri görev ve sorumluluklara doğru atılan militanlar talep eder. Parti inisiyatif geliştiren, yer aldığı komiteyi çalıştıran, yoldaşlarının önünü açan, kendi gelişimini yoldaşlarının gelişimiyle birlikte gören militanlar talep eder. Bu önderlik bilinciyle donanmak, sınıf mücadelesi içerisinde bu bilinçle konumlanmaktır.
Yoldaşlarımız bir semtte ya da fabrikada veya okulda faaliyet yürütüyor, partiyi örgütlemeye çalışıyorlar, fakat ne çelişki ve mücadele ne de parti ve partinin sorunları ilgili semt-fabrika veya okulla sınırlı. Yoldaşlarımız sınıf mücadelesinin denizine kendini olanca hızıyla atmaya açık ve buna hazırken öğrenmiş olduğu devrimcilik ve tarz nedeniyle sınırları nerdeyse belli bir devrimcilikle devinmektedirler. Bu, sınırlı devrimcilik, kendisine verilen görevden, kendisinin de bulunduğu alandan ve nihayet kendisinin de yer aldığı komiteden çıkamayan, onun ötesini görmeyen, bir tarzdan mustariptir. Bu tarz parçacı olduğu için, bütünü ve bütünün sorunlarını görmez, böylece gelişme dinamiklerini köreltmiş, içsel çelişkinin gelişmeye açık kutbunu bastırmış olur. Yoldaşlarımız elbette bunu hak etmiyor, buna mecbur değil. Teoriyi, partimizin genel siyasi çizgisini kavramak, geliştirilen politika ve taktikleri incelemek, partinin sorunlarına kafa yormak parçadan çıkmak ve bütün üzerinden sorunlara bakmak için gerekli adımdır.
Partinin belirlediği hedefler, politika ve taktikler parti bütünü için geçerlidir; bütün parti belirlenen hedefler yönünde yürümek, belirlenen politikaları hayata geçirmekle yükümlüdür. Her parça, her parçadaki yoldaş belirlenen hedefleri, politikayı parçaya uyarlamalı ve özgün biçimiyle uygulamalı ki parçayla değil, kalbi bütünle atmış olsun. Burada bütünle nasıl buluşulur değil, bilinen, süregelen rutinin nasıl devam ettirileceği sorunlaştırıldığı ölçüde bir kopma, yabancılık yeşermeye başlar. Bu döngüyü kırıp, güçlü, yüksek bir devrimciliğin önünü açalım.
Discussion about this post