[responsivevoice_button voice=”Turkish Female” buttontext=”Makaleyi dinle “]
Suzan yoldaş, devrimci, sosyalist basın kimliği ile işçi ve emekçilerin direniş ve eylemlerinin yanı başında onlarla omuz omuzaydı. Fotoğraf makinesi ve kalemi ile emekçi semtlerin her daim ayrılmaz bir parçası, öfkelerinin, özlemlerinin ve umutlarının; emeğine ve geleceğine sahip çıkmak adına yürüttükleri işgallerin ve grevlerin sesiydi. İşçi sınıfı ve emekçilerin sesi olmakla sınırlamadan kendisini, mücadelenin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenmeyi bilmişti Suzan yoldaş.
52 yıllık yaşamının büyük bir bölümünü, baskılara ve eşitsizliğe karşı mücadele ederek geçiren Suzan yoldaş, defalarca gözaltına alınmış, işkencelerden geçirilmiş ve tutuklanmıştı. Tutsak kaldığı dönemde de sürekli okuma ve üretmeye gayret etmiş, tutsaklığına neden olan devrimci gazetecilik faaliyetlerini hapishane koşullarında da devam ettirmişti. Yine tutsaklık döneminde yaşadığı kronikleşen sağlık sorunlarına rağmen uluslararası proletaryanın mücadele deneyimlerinin çevirisini yaparak yoğun bir emek ve özveriyle üretmeye, mücadeleye katkı sunmaya gayret etti.
Suzan yoldaş 52 yıllık yaşamı boyunca inandığı değerler ve idealler nasıl bir yaşamı emrediyorsa öyle yaşadı ve öyle de ölümsüzleşti. Nerede olursa olsun onun için boşa geçirilecek bir zaman yoktu. Yürünüp yetişilmesi gereken bir hedef vardı ve o hedefe yürümeliydi. Devrim mücadelesinin yorulmaz bir emektarı olma özelliğini de bu kavrayış ve duruşundan alıyordu. Sadece üretmekle, yazmakla kendini sınırlamıyor, aynı zamanda işçi ve emekçileri bilinçlendirme ve örgütlemede gazeteyi aktif bir araç olarak kullanmayı da ihmal etmiyordu. Emekçi mahallelerin yoksul kondularının kapılarını bıkmadan çalıyordu.
Bize bıraktığı mirası büyütmenin onun bu özelliklerinden öğrenmekle mümkün olacağını biliyoruz. Devletin saldırılarının odağında olan devrimci-yurtsever basının ölümsüzleşen emektarları bu saldırılara karşı elimizde taşıdığımız bir bayraktır. Onların devrettiği bayraktaki inanç ve irade bugün saldırılar karşısında teslim olmamayı, yılmamayı bize öğretmektedir. Devrimci gazetecilik faaliyetlerimizi gür sesle sahiplenmeye, ezilenlerin gür sesi olmaya ve bu sesi mücadelenin her alanında haykırmaya devam edeceğiz.
O emekçilerin sömürü ve zulümden kurtulması ve özgür bir geleceğe yürüyebilmesi için mücadelenin zorunlu olduğuna inanmıştı. Suzan yoldaş, emekçiliği, mücadeledeki ısrarı ile daima bizimle birlikte olacak, yaşayacak!