HABER MERKEZİ- Suruç Katliamı Davası, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin müdahillik talepleri reddedilerek ileri bir tarihe ertelendi.
Urfa’nın Suruç ilçesi Amara Kültür Merkezi’nde 20 Temmuz 2015 tarihinde Kobanê’deki çocuklara oyuncak götürmek amacıyla bir araya gelenlere yönelik DAİŞ’in gerçekleştirdiği canlı bomba saldırısında 33 genç katledildi. Saldırıya ilişkin firari sanıklar Deniz Büyükçelebi ve İlhami Balı yönünden devam eden yargılamanın sabah saatlerinde başlayan ikinci duruşması verilen aranın ardından devam etti. Duruşmaya İçişleri Bakanlığı tarafından 12 Ocak 2021 tarihinde “Sultanahmet ve Suruç saldırılarının patlayıcılarını temin eden DEAŞ’lı terörist yakalandı” başlığıyla servis edilen açıklamada adı geçen Azzo Halaf Süleyman el Aggal tutuklu bulunduğu Urfa 2 Nolu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nden, DAİŞ lideri Mustafa Dokumacı’nın eşi Ulkar Mamadova ile Elazığ Hapishanesi’nde tutuklu DAİŞ üyesi Muhammed Al Rashat Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile tanık olarak katıldı.
18 Şubat tarihinde Urfa Adliyesi’nde görülen ilk duruşmada avukatlar 3 ismin dinlenmesini talep etmiş, mahkeme heyeti de hazır bulundurulması yönünde müzekkere yazmıştı.
Mahkeme heyetinin yönettiği “DEAŞ ile bir bağlantın var mı?” sorusuna Aggal, “Katıldım pişmanım. Etkin pişmanlık için başvurdum. Yakup Şahin, İlhami Balı ve Deniz Büyükçelebi’yi tanımıyorum. Suruç Katliamı ile ilgili hiçbir bilgim yok. DAİŞ ile ilgili gözaltına alındım soruşturma açıldı ama bir şey çıkmadı” dedi.
SAHTE KİMLİK İLE TÜRKİYE’DE KALDI
Daha sonra Aggal’a avukatlar soru sordu. Avukatların sorduğu sorular doğrultusunda 2020 yılında ilk defa Türkiye’yi geçtiğini belirten Aggal, ancak daha sora sahte kimlik olan Abdülaziz Aggal adıyla 2013 yılında Akçakale’de tadavi olduğunu itiraf etti. Sahte kimliği Akçakale’de bir çadır kampta çıkardığını söyleyen Aggal, kimlerin yardımcı olduğunu ise söylemedi. Aggal, 2020 yılında gözaltına alındıktan sonra 3 ay işkence gördüğünü iddia ederek, verdiği ifadelerin doğru olmadığını öne sürdü. Ailesinden 25-30 DAİŞ üyesi olduğunu belirten Aggal, DAİŞ içinde görevinin araba tamir etmek olduğunu aktardı.
DAİŞ lideri Mustafa Dokumacı’nın eşi Ulkar Mammadova “Hesekê Hol kampında kaldım. Oradan kaçınca Tel Ebyat’a geçtim. Oradan da Türkiye’ye. Suruç Katliamını Ankara Katliamından sonra öğrendim. Eşim iki sene önce hayatını kaybetti. Sınırı geçtim Hatay’da, geleceğimi haber vermiştim. Bizi Adıyaman’a götürdüler, 8 gün ben Adıyaman’da gözaltında kaldım” diyerek avukatların sorduğu soruların hepsine “bilmiyorum” cevabını verdi.
‘MÜZEKKERELER YENİDEN YAZILSIN’
Ankara Gar ve Suruç katliamlarının bir numaralı sanığı İlhami Balı’nın Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde kırmızı bültenle aranırken tedavi olduğunu hatırlatan Serdil İzol, “Sağlık Bakanlığı, Konya İl ve ilçe sağlık müdürlüklerine tedavinin detayına dair müzekkere yapılmasını istiyoruz. Geçen celsede 31 ara karar kurdunuz ancak İl Sağlık Müdürlüğü dışında bir cevap gelmedi. Tape kayıtları müzekkereye rağmen cevap yazılmadı. Müzekkerelerin yeniden yazılmasını istiyoruz. Ahmet Davutoğlu talebimiz var. O tarihte ülkenin Başbakanı şu an bir siyasi partinin lideri. İnsanlığa karşı işlenen bir suç var ortada. Sanık koltukları hep boş kaldı. Davutoğlu sanık olarak getirilmiyorsa tanık olarak burada dinlenmesini istiyoruz” diye konuştu.
DAVUTOĞLU VE ÖZDAĞ DİNLENSİN TALEBİ
Avukat Ruken Gülağacı da Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi talebini yenileyerek “Bir katliam davasını birlikte çözebiliriz bunun için Davutoğlu’nun dinlenmesi gerekir. Son dönemde Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın da katliamın yaşandığı döneme dair açıklamaları oldu. Ümit Özdağ’ın da tanık olarak dinlenmesini istiyoruz” dedi.
MÜDAHİLLİK TALEPLERİ RET EDİLDİ
Mahkeme heyeti karar açıklanması üzerine duruşmaya ara verdi. Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, “Konya Cihanbeyli’de İlhami Balı’nın tedavi evrakları istenmesi, Hatay Reyhanlı ilçe Emniyet Müdürlüğüne İlhami Balı’nın çocuklarının eğitim gördüğü yer olmasından kaynaklı orada olabileceği yönünden araştırma yapılmasını isteyeceğiz. Ankara Gar Katliamı sanığı Ömer Yetek dinlenecek. İstihbarattan sanıkların son durumuna dair bilgi isteyeceğiz” kararlarını verdi.
Mahkeme heyeti Ümit Özdağ’ın dinlenmesini reddine, Ahmet Davutoğlu’nun dinlenme talebinin ise değerlendirilmesine karar verdi. Heyet Metaye Demir ve Yalçın Demir’in müdahillik taleplerini kabul edip, müdahillik talebinde bulunan siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin taleplerini ise reddetti.
Duruşma 5 Aralık 2022 tarihine ertelendi.
DAVA ARDINDAN AÇIKLAMA
Duruşma sonrası Suruç Aileleri İnisiyatifi üyeleri, katliamda yaralı olarak kurtulanlar, Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar duruşma salonu önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamaya duruşmayı izleyen demokratik kitle örgütleri ve siyasi kuruluşlar katılım gösterdi.
‘DAVANIN TAKİPÇİSİ OLMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Açıklamada Suruç İçin Adalet Platformu üyesi avukatlar adına konuşan avukat Serdil İzol “Geçen celseden farklı olarak müdahil olmak isteyen demokratik kitle örgütü ve siyasi partilerin müdahillik talepleri gerekçe gösterilmeden ret edildi. Tanık olarak 3 kişi dinlendi. Bu kişiler verdikleri ifadelerde dosyaya dair bir bilgi vermedi. Bu celsede Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesini talep ettik reddedilmedi ama bir kez daha bir sonraki celseye ertelendi. Bir önceki celsede istediğimiz hiçbir belge gelmedi. Balı’nın yaşadığı ve kırmızı bültenle aranırken devlet hastanesinde tedavi olduğu konusunda belgeler geldi. Demokratik kitle örgütlerinin müdahillik talebi reddedilse de davanın takipçisi olmaya devam edecekler” diye konuştu.
Suruç Aileleri İnisiyatifi adına konuşan Feti Aydın ise herkes için adalet istediklerinin altını çizerek, “Herkesin adalet talebi var. Kayıp görüntüler ortada yok. Tek sanık Yakup Şahin değil. Bugün 3 tanık dinlendi. Bütün sanıklar bulunsun. Er ya da geç bu katilerden hesap sorulacak, toplum nezdinde teşhir olacaklar. Adalet mücadelemizde yanımızda olan herkese teşekkür ederiz” dedi.