HABER MERKEZİ- Hakkari Yüksekova’da Sürmi İnce’nin öldürülmesine ilişkin bir asker hakkında açılan dava duruşmasında, zırhlı araçlara ait görüntü ve telsiz konuşma kayıtlarının kayıp olduğu ve sanığın halen görevde olduğu ortaya çıktı.
Sürmi İnce, 18 Temmuz 2016’da Yüksekova’nın Büyükçiftlik beldesinde ot toplamaya giden çocuklarına yemek götürdüğü sırada askerler tarafından vuruldu. Yakınları tarafından Yüksekova Devlet Hastanesi’ne kaldırılan İnce, tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti.
İnce’nin yaşamını yitirmesinden sorumlu olan askerlerin, karakol komutanı tarafından ifadeleri alındı. Askerlerden sadece Ali Dalgıran gözaltına alındı ve daha sonra serbest bırakıldı.
Yüksekova Cumhuriyet Başsavcılığı, emri veren karakol komutanı ve emrindeki dokuz askeri personel hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar vererek, sadece suçu kabul eden Ali Dalgıran hakkında dava açtı.
Daha sonra Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden davada Dalgıran hakkında “taksirle öldürme” suçundan üç yıl dört ay hapis cezası verildi. Ancak, ceza istinaf mahkemesi tarafından bozuldu.
Mahkeme, asker Dağkıran’a verilen cezayı fazla bularak dosyayı yeniden yerel mahkemeye gönderdi.
Uzman Çavuş Ali Dalgıran hakkında “taksirle öldürmek” suçlamasıyla açılan davanın 4’üncü duruşması Yüksekova Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
Tutuksuz yargılanan sanık Dalgıran, Denizli 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nden Ses ve Görüntülü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı.
İnce’nin avukat oğlu Bünyamin İnce ile çok sayıda avukat da duruşmada hazır bulundu.
Heyet değişikliği nedeniyle duruşmada, daha önce dosyaya sunulan zabıtlar okundu. Daha sonra savunma yapan sanık Dalgıran, daha önceki beyanlarını tekrarladı. Kasten öldürme suçu işlemediğini iddia eden Dalgıran, “Zaten terör bölgesi olduğu için vatandaşların ve güvenlik güçlerini korumak için yere doğru ateş ettim. Bu husus dosyadaki görüntü kayıtlarında da mevcuttur. Kasten vurma gibi bir girişimim söz konusu olmayıp, yaşanmış olan olay nedeniyle çok üzgünüm” şeklinde savunma yaptı. Bölgeye, örgüt mensupları olduğu ihbarı üzerine takviye güç olarak gittiklerini belirten Dalgıran, “Ben kendim bölgedeki örgüt mensuplarını bizzat görmemekle birlikte bizden önce olay yerine intikal eden personelin bize aktardığı bilgiye göre 3 adet örgüt mensubu olduğu, bir tanesinin erkek olup bıyıklı bir şahıs olduğu bilgisi bize aktarılmıştı. Bu bilgi dönemin karakol komutanı M.G. tarafından bize aktarılmıştır” diye konuştu.
Bulunduğu araçtan M.G. ile astsubay M.D.’nin araçtan indikten 10-15 saniye sonra silah sesleri duyduğunu kaydeden Dalgıran, “Ağaçların ve otların arsasında koşmakta olan kişileri görünce ateş ettim” dedi.
Denizli’de halen Uzman Çavuş olarak görev yaptığını aktaran Dalgıran, “Herkes hata yapabilir, vazgeçmek olmuyor. Vazgeçmekten kastım mesleğimdir” ifadelerini kullandı.
Mahkeme, sanığın içinde bulunduğu zırhlı araca ait araç içi görüntü kayıtları için bir önceki celselerde Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığına müzekkere yazısı verdiğini kaydetti. Mahkeme, jandarmanın “araçların atış kayıt görüntülerinin ve telsiz konuşma kayıtlarının komutanlıklarında bulunmadığı, olaya ait araç kayıt ve görüntü cihazlarının belirtilen tarihteki olayın soruşturmasını yürüten Cumhuriyet Savcısının talimatı ile Yüksekova Emniyet Müdürlüğü ekiplerine teslim ettiğini teslim edildiği” şeklinde müzekkereye cevap verdiğini ifade etti.
Mahkeme, İlçe Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkereye de yanıt verildiği ve “bahse konu araçlara ait araç içi görüntü kayıtları ve telsiz konuşma kayıtlarının bulunmadığı” şeklinde yanıt verildiğini kaydetti. Mahkeme, daha önceki celselerde İlçe Emniyet Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri Büro Amirliği tarafından gönderilen cevap yazısında ise, “bahse konu yere ait belge kayıt arşivi ve belge kayıt defteri çizelgelerin tetkikinde alınan görüntülerin büro amirliğince teslim alındığına dair herhangi bir belgeye ulaşılmadığı” denildiğini belirtti.
Mahkeme, “olayla ilgili ateş etme anına ilişkin görüntü kayıtlarında ses kayıtlarının silinmesi şeklinde bir müdahale veya düzeltme olup olmadığı hususunda rapor aldırılması” için İstanbul Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesine yazılan müzekkereye halen yanıt verilmediğini belirtti.
Daha sonra İnce’nin yakınlarına söz verildi. İnce’nin oğlu İsmail İnce, olay günü sanığın da içinde bulunduğu askeri personellerin annesine müdahale etmeden olay yerinden ayrıldığını ifade etti. İnce, “Sanığın ifade ettiği şekilde herhangi bir çatışma yaşanmamış olup ateş emesinden evvel silah sesi duymuş olması kesinlikle doğru değildir” sözleriyle sanığın iddialarını yalanladı.
İnce’nin eşi Hasan İnce ise, şöyle dedi:
“Olay günü sanığın da içinde bulunduğu askeri personel herhangi bir terör olayına müdahale etmek için değil tamamen ailemi yok etmek üzere planlı bir şekilde bulunduğu yere gelmişler ve bu maksatla üzerimize doğru ateş etmişlerdir. Dönemin karakol komutanı M.G. beni ve ailemi yakinen tanımakta olup bizim örgüt mensubu olamayacağımız gayet iyi bilmekteydiler. Tüm personellerden şikayetçiyim.”
Avukatlar, olay yeri keşfinin yapılmasını ve sanığın tutuklanmasını istedi.
Mahkeme, dinlenmeyen tanıkların hazır edilmesine; yargılama konusu olayla ilgili ateş etme anına ilişkin görüntü kayıtlarında ses kayıtlarının silinmesi şeklinde bir müdahale veya düzeltme olup olmadığı hususunda ATK Fizik İhtisas Dairesince yazılan müzekkere cevabının beklenilmesine; Karakol komutanı M.G. ile askeri personel S.A. hakkında suç duyurusu bulunması talebinin reddine karar verdi.
Sanığın tutuklanma talebini de reddeden mahkeme duruşmayı 6 Nisan’a erteledi. (Mezopotamya Ajansı)