Devrim mücadelesinde yer alan her birey için, ilerlemek ve devrim mücadelesindeki kararlı duruşunu yükseltmek her daim gündemdedir. Kişiler mücadele içerisinde yaşadıkları çelişkileri giderdikçe ve mücadelenin yüklemiş̧ olduğu sorumluluklar arttıkça, bir yenilenme, ilerleme ihtiyacı açığa çıkar. Bu ihtiyaca yanıt olmak, ideolojik, politik ve örgütsel anlamda bir gelişimi gerektirir. Şüphesiz bu gelişim bugünden yarına yaşanan sınırları net olan bir durum değildir. Kişiden kişiye, yetenek, olanak, kapasite ve gelişim isteği temelinde değişen, bir sürecin bütünüdür. Fakat bunlar içerisinde esas olarak öne çıkan olgu kişilerdeki gelişim isteğidir. Gelişimi, ileriye doğru bir gelişimi istemek, özellikle ne istediğini, ne için istediğini bilen bir birey için önemli bir yerde durmaktadır. Çünkü bunun altında ideolojik bir şekilleniş yatmaktadır. Bireylerin ideolojik duruşları da ileriye ve geriye doğru değişen bir durumdur. İdeolojik netlik bireylerde istemenin temelini oluşturur. Yapma ve cüret etme cesaretini oluşturur. Bu bakımdan istemek ve neyi nasıl istediğini bilmek, bu bilincin ise farkında olmak önemlidir.
İçinden geçtiğimiz süreçte Proletarya Partisi içinde yaşanan sağ tasfiyeci hizip bir ayrılıkla sonuçlanmış ve Komsomol da bu tasfiye sürecinden etkilenmiştir. Sürece yön vermek ve eksikliklerimizi aşmanın yolu bir adım öne atılmakla gerçekleşebilir.
Bugün hakim sınıfların devrimci, demokrat ve yurtsever güçlere dönük topyekun saldırı ve diz çöktürme politikası Efrin’e dönük işgal saldırısıyla boyutlanmıştır. Devletin başta medya olmak üzere tüm aygıtlarının büyük bir uyum biçiminde işletilerek ve şovenizm bir kez daha hortlatılarak bu saldırı sürdürülmektedir. Bir haftayı dolduran ve adına “Zeytin Dalı Harekatı” denilen saldırı direniş ile karşılık bulmuş ve istenilen “ilerleme” sağlanamamıştır. Bu saldırının yaşayacağı başarısızlık iktidar nezdinde hali hazırda yaşanan siyasal krizi ciddi bir boyuta taşıyacağından şüphe yoktur. Halka yönelen saldırılara karşı barikat olmak, kitlelerin yükselen öfkesinin önünde ve içinde olmak için hazırlanmak… Yaşanan süreci karşılamak için gençlik mücadelesinin militan bir çizgiye çekilmesi elzemdir.
Gençlik mücadelesinin dinamizminin yarattığı/yaratabileceği muazzam enerji egemenleri özellikle Gezi İsyanı sonrası gençliği “dizginleme” politikalarını daha da arttırarak hayata geçirmeye zorlamıştır. Bu saldırı dalgasının genel devrimci dinamiklere dönük saldırı dalgasından ayrı olmadığını belirtmemiz gerekiyor.
Özellikle ideolojik tasfiye rüzgarlarının etkisi altında bir yalpalanma ve sağa savruluş söz konusudur. Gelişen birçok pratikte doğru bir tutum takınılmamakta, egemenlerin çeşitli saldırılarına karşı ciddi bir duruş sergilemekte birçok devrimci örgüt açısından çeşitli pratiklerde reformist anlayışların peşinden sürüklenmek doğal bir hal almaktadır. Bu tablo içerisinde ideolojik netlik zorlaşmakta ve aynı oranda artan bir değere kavuşmaktadır. Özellikle silahlı mücadele, illegal mücadele, örgütlü mücadele gibi kavramlar en çok tartışılan ve en çok bilinç bulanıklığı yaratılan kavramlar haline getirilmek istenmektedir. Hiç kuşku yok ki bu yaşanan idelojik aşınmada Gezi İsyanı ve sonrası süreçteki militan çizginin seçim ve referandum gibi sistem içi arayışlara heba edilmesinin büyük payı vardır.
Bir adım öne atılma yaratılan karanlığa, belirsizliğe karşı savaşma çağrısıdır. Komünist gençliğin saflarını büyütmektir. Geleceğin bu ideolojik netlik üzerinden yükseleceğini kavramaktır. Halk gençliğinin onurlu mücadelesine öncülük etme kararlılığı ve cüretidir.
Sınıf mücadelesinin çeşitli dönemleri özel ve özgün yanlar barındırır. Bu nedenle komünist gençliğin yönelimi örgütü hazırlama, örgütü inşa etme ve halk gençliğinin en geniş kesimlerini kucaklayacak bir yapıya dönüştürme temelindedir. Halk gençliğinin önünde doğru bir kurmaylık gerçekleştirmek, doğru hedeflere yönelip bedel ödemek ve ödetmek, halk gençliğinin devrimci mücadelesine yeni mevziler kazandırmak ve yeni mücadele mevzileri hazırlamak komsomolun anda öne çıkan sorumluluklarıdır. Bu sorumluklar, komünist gençliğin iddialarını da bu temelde geliştirmektedir. Diğer bir temel ise halk savaşının komünist kurmayının ihtiyaçları ve yönelimleri doğrultusunda şekillenmektir.
Devrim mücadelesi karmaşık ve uzun soluklu, zorlu ve olabildiğince onurlu bir mücadeledir. Tüm bunların yanında devrim, kitlelerin eseridir. Devrimi yapan kitlelerdir. Kitlelerin yapıcı ve yıkıcı gücünü açığa çıkartan ise örgüttür. Devrimi isteyen birey olmakla, devrimin olması gerektiğini düşünmekle, devrimci mücadeleye kanalize olmakla, devrimi yapma iddia ve cüretine soyunmak farklı durumlardır ve farklı ideolojik duruşlara tekabül etmektedir. Şüphesiz her bir yaklaşım kendi içerisinde anlamlı ve bir o kadar da onurlu bir duruşun ifadesidir. Fakat burada bahsedilen her farklılığın da tekabül ettiği birbirinden farklı örgütlenmeler söz konusudur. Sınıf mücadelesinde esas olan komünist parti ve onun yan örgütleridir. Yani devrimi yapma iddia ve cüretinde olmaktır esas olan. Dolayısıyla en ileri ideolojik duruşun ifadesini yaşamaktır esas olan.
Ne istediğini bilmek ve ne için ilerlenilmesi gerektiğini bilmek, bilinçli bir ilerlemenin ve “nitelik değiştirmenin de” ön koşulu olmaktadır. Devrimci gençlik saflarında mücadelede öne çıkmak ve ilerlemek isteyen onlarca genç devrimci vardır. Devrimci gençlik samimiyet ve kararlılık temelinde bir beyanda bulunmaktadır. Demokratik Halk Devrimi mücadelesinin yükseltilmesi gerekliliğine dair duyulan bir inançtır bu beyan aynı zamanda. İlerlemenin temeli bu beyanı, bu mücadelenin öncüsüyle buluşturmaktır. Yarının devrimci önderleri, komutanları, militan ve yiğit savaşçıları bu buluşmadan doğacak enerjinin ürünü olacaktır.