Soykırımcı, katliamcı Hasina faşizmini devirmek için mücadele edin!

Bangladeş’te devam eden protestolara dair Purbo Bangla Proletarya Partisi (PBPS) bir açıklama yayımladı.

Açıklama, Bangladeş’teki protestolara dair bilgiler içerdiğinden okurlarımız için çevirdik. Açıklamanın tamamı şöyle:

Mücadele Eden Öğrencilere-Kitlelere Bir Çağrı: Kota Reformu Hareketi zafer kazanmış olabilir, ancak kan borcu ödenmemiştir.

“Soykırımcı, katliamcı Hasina faşizmini devirmek için mücadele edin!

“Hasina-Avami-Hintli faşistler, 16-20 Temmuz tarihleri arasında beş gün boyunca, giderek kitlesel bir halk ayaklanmasına dönüşen öğrenci hareketini bastırmak için Bangladeş’i kan gölüne çevirdiler. Ancak öğrencilerin haklı talepleri karşısında da teslim olmak zorunda kaldılar. Sonuç olarak bu kanlı mücadelede önemli bir zafer elde edildi. Aynı zamanda Hasina-faşizmi, hareketin sınırlılıkları nedeniyle şimdilik hayatta kalmayı başardı. Böylece hareket gerçek bir siyasi başarı elde edemedi.

“Bu faşistler bu kısa süre içerisinde iki yüze yakın can aldılar. Binden fazla öğrenci ve genç polis, BGB (Bangladeş Sınır Polisi – ç.n.), ordu ve Avami Birliği teröristleri tarafından atılan kurşunlarla yaralandı. Birçoğu hastanelerde ölmek üzereler. Chhatra Birliği, Avami Birliği teröristleri, Polis-RAB (Hızlı Hareket Taburu – ç.n.) ve son olarak da ordunun dahil olduğu öldürme çılgınlığı hâlâ güçlü bir şekilde devam ediyor. Devlet güçleri bu hareketi acımasızca bastırdı. Ordu, ülke tarihinde ilk kez sokaklarda öğrenci protestolarına son vermek için ses bombaları, göz yaşartıcı gaz kullandı ve helikopterlerden ateş açtı. Yürüyüş yapanların üzerine ateş açtılar. Polisin silahları karşısında göğsünü cesurca siper eden Şehit Abu Saeed, Rangpur’da doğrudan açılan ateş sonucu ölümcül bir şekilde vuruldu.

“İktidarı kaybetmekten korkan Hasina-Awami faşistleri hareketi sokağa çıkma yasağı ile sınırlandırdılar. İnternete erişimi engelleyerek ve medyanın verdiği haberleri sansürleyerek faşist, tek taraflı propagandalarını sürdürdüler. Hareketin liderlerini bölmeye çalıştılar. Hareketin liderlerini tutukladılar, kaçırdılar ve sindirme yoluyla baskı altına almaya çalıştılar. Başından beri BNP-Cemaat umacısından bahsettiler. Öğrencilerin cesareti ve mücadelesi karşısında uğradıkları yenilgiyi bu şekilde gizlemek istiyorlar. Faşist iktidarlarını her türlü yolla korumaya çalışıyorlar. Eylemcilere karşı davalar ve saldırılar çoktan başlatıldı. Her türlü muhalifi tutukluyorlar. Bütün bunlar gelecek günlerde daha da artacak. Durumu kontrol altına almaya çalıştıkları için eylemcilere karşı geniş çaplı terör operasyonları çoktan başladı.

“Ancak hükümet hâlâ düşme korkusuyla titriyor. Liderlerinin gevezelikleri artık azaldı. Ağızları kurumuş durumda. Birçoğu yurtdışına kaçmanın yolunu gözlüyor. Şimdiye kadar iktidarlarını sadece Hindistan’ın desteği ve ordu ile bürokratların silahlarından gelen güçle korudular. Ancak onlar bile çok fazla tehlike görürlerse Hasina’yı (Başbakan – ç.n.) reddedebilir ve tahtın başına bir “Üçüncü Güç” getirebilirler. Öte yandan, Avami Birliği ve birkaç dalkavuğu dışında tüm muhalif siyasi güçler ve bireyler bu hükümetin düşmesini istiyor. Bu rejimin ellerinin ve ayaklarının öğrencilerin ve kitlelerin kanıyla kıpkırmızı olduğu herkes için ortada. Onlar hilekâr, ikiyüzlü ve yalancı. Onlar tüm öğrencilerin ve tüm insanların düşmanıdır.

“Bu faşist hükümet bu kadar nefret edilmesine ve dışlanmasına rağmen neden ayakta kalabiliyor? Bunun bir nedeni devlet aygıtını (ordu, BGB ve polis) kontrol etmeleri ve Hindistan’ın yayılmacı, Hindutva faşisti Modi hükümetinin yanı sıra yabancı emperyalistler tarafından doğrudan desteklenmeleridir. Bir başka neden de kota karşıtı hareketin şimdiye kadar öğrenci hareketi içinde büyük bir kahramanlık göstermiş olması, ancak herhangi bir siyasi amaçtan yoksun olmasıdır. Kendileri bunu “apolitik” bir hareket olarak nitelendirdi. Hasina’nınki gibi faşist bir yönetim apolitik bir hareket tarafından devrilemez. Sonuç olarak, başta geniş kentli işçi sınıfı olmak üzere toplumun mücadele eden tüm sınıflarının katılımından büyük ölçüde mahrum kaldı. Eğer kentin işçi sınıfı öğrenci hareketine katılmış olsaydı, bu hükümet şimdiye kadar çöpe atılmış olurdu. Halk, Hasina da dahil olmak üzere barbar faşist Awami liderlerini ayaklarının altında ezmiş olurdu.

“Ancak son derece öfkeli öğrenciler bu harekete yeni bir boyut kazandırdı. Terörist Chhatra Birliği’ni (Bangladeş’te faaliyet gösteren 1948’de Avami Birliği’nin öğrenci hareketi olarak kurulmuş bir gençlik örgütüdür. – ç.n.) birçok üniversiteden geçici olarak da olsa uzaklaştırdılar. Hükümet destekli bu haydutların silahlı saldırılarına karşı direndiler ve onlara ağır misillemelerde bulundular. Sokak hareketine silahlı saldırılar düzenleyen Birlikçiler öğrenciler tarafından köpek gibi uzaklaştırıldı. Çok nefret edilen liderler dövüldü; eylemcilere ateş açan Gazipur’un eski belediye başkanı Jahangir’in özel sekreteri öldürülerek bir ağaca asıldı ve bazı yerlerde bir ya da iki polis de aynı kaderi paylaştı. Çok sayıda polis karakoluna ve merkezine saldırdılar ve bunları ateşe verdiler. Hatta Narsingdi hapishanesine girerek tüm mahkumları serbest bıraktılar ve buradan yüzlerce silahı kamulaştırdı. Bu olayların arkasında örgütlü, merkezi bir liderlik olmamasına rağmen, tüm yönetici sınıf halkın bu kendiliğinden patlayan öfkesi karşısında şaşkına döndü. Geçici bir süre için de olsa, kalabalıkların gücü karşısında çaresiz kaldılar.

“Bu ayaklanma faşist rejimi neredeyse tüm ülkede geçici olarak hareketsiz hale getirdi. Bu hareket faşistlerin ne kadar acımasızca baskıcı olabileceğini göstermiştir. Bu sadece çok rasyonel, talep odaklı bir öğrenci hareketiydi. Dolayısıyla faşist rejimi yıkma mücadelesine karşı ne kadar acımasız davranabileceklerini hayal etmek kolay.

“Bu ulusun tarihinde halk iktidarı hiçbir zaman kitlesel bir hareket ya da kitlesel bir darbe yoluyla kurulmamıştır. Bazen hükümet istifaya zorlanır ve halkın bazı talepleri kabul edilmek zorunda kalınır, ancak sonunda 69 veya 90’da olduğu gibi egemen sınıfın başkaları yönetimi ele geçirir. Bunun nedeni, bu hareketlerin devlet iktidarının halk tarafından ele geçirilmesini sağlayacak bir siyasi programla donatılmamış olmasıydı. Egemen sınıfın silahları var; halkın bu siyasi güçlerinin sahip olmadığı çeşitli güçlere sahipler. Bu nedenle proletarya partimiz olarak, halkın silahlanması ve kendi güçlerini inşa etmesi gerektiğini büyük bir önemle söylüyoruz. Bu barbar faşist iktidar ve onların devlet aygıtı şiddet yoluyla yenilgiye uğratılmalıdır. Halk düşmanlarının silahlarına karşı silah taşımak suç değildir. Düşmanın inini yok etmek ya da aralarındaki barbar alçakları öldürmek hoş karşılanmayacak bir şey değildir. Ancak bunun planlı ve siyasi bir gündemin parçası olması gerekir. Halk, iktidardaki faşistlerin barbar terörüne devrimci terörle karşı koyma hakkına sahiptir.

“Halkın gerçek özgürlüğü, kır temelli gerilla savaşı yoluyla halk savaşının büyümesinde ve işçilerden, köylülerden ve orta sınıf yurttaşlardan oluşan yeni bir demokratik devletin yaratılmasında yatmaktadır. Kitle hareketi ve kitlesel ayaklanma kır merkezli kitle savaşıyla bağlantılı olmalıdır. Sadece bu halk savaşına dayalı olarak inşa edilecek kent merkezli kitle hareketi ve kitlesel ayaklanma halk iktidarını kurabilecektir.

“Ancak bu uzun süreli bir mücadeledir. Dolayısıyla çeşitli türden kitle hareketlerini durdurmak mümkün değildir, durmayacaktır da. Kaldı ki sadece işçiler ve köylüler değil, toplumun her kesiminden insanlar ve hatta burjuvazi de faşizme karşı mücadele etmektedir. Bu devam eden harekette de görülmektedir.

“Sonuç olarak, şu anda devam etmekte olan kitle hareketinin sürdürülmesi ve faşizmi yıkmak gibi siyasi bir hedefe odaklanması gerekmektedir. Başta işçi sınıfı olmak üzere işçiler ve köylüler kent hareketine katılmalıdır. Faşizmi ortadan kaldırarak gerçek bir demokratik toplum ve devlet inşa etme hedefiyle programlar ortaya konulmalıdır. Tüm devrimci, demokrat, solcu ve ilerici güçler ve siyasi partiler bugün bu amaçta birleşmelidir.

“Mücadele eden öğrencileri, ön saflardaki savaşçıları, sözde “apolitik” saçmalıkların kafa karışıklığından kurtulmaya çağırıyoruz. Awami faşizmi 9 maddelik taleplerinizi henüz kabul etmeyecektir. Onlar sadece kota reformu yoluyla biraz geri çekilerek tahtlarını güvence altına alma stratejisini benimsediler. Hareketin öncülerini bağışlamayacaklar. Onlar ve terör çeteleri ‘Chhatra Birliği’ intikam için silaha sarılmaya hazırlanıyor. Siz de silahlarınızı hazırlamalısınız. Bu silah, şu anda hedefi Hasina-Avami faşizmini devirmek olan siyasi gündemdir. Bu, 9 maddelik talepleri yerine getirmenin yoludur. Şehitlerin hayallerini gerçekleştirmek için. Şehit ailelerine karşı görevinizi yerine getirmek için!

Emperyalizmden, Hindistan’dan ve yabancı sömürü ve kontrolünden kurtarılmış, gerçekten bağımsız ve demokratik bir toplum kuralım!

Yaşasın toprak devrimi!

Yaşasın Halk Savaşı!”