Yakın zamanda Türkiye’de fazlasıyla tartışılan azınlıklar ve diğer uluslar mevzusunda tekçiliği ve Pan-Türkizm’i elinden bırakmayan faşist egemenler; bugün karşımıza yeni bir uygulama ile çıktı. Kayıtlarının 1800’lü yıllara dayandığı açıklanan ve e-Devlet uygulaması üzerinden ulaşılabilen “alt ve üst soyağacı sorgulaması” uygulaması geçtiğimiz şubat ayında hizmete girdi.
Hizmete girdiği gün itibariyle e-devlet sitesi kilitlendi, bağlantı yükünü kaldıramaması kaynaklı sorgulama sistemi kapatıldı. Ancak sorgulayanların birçoğunun Türk kökenli olarak çıkması; Osmanlı’nın parçalanmasından sonra resmi kayıtların yok olması ve kalanlarının Ankara’daki Milli Kütüphane’de sınırlı ulaşıma açık olmasıyla birlikte düşündüğümüzde bu “hizmet” sorgulanması gereken bir içerik taşımaktadır.
RESMİ TARİH VE ÇELİŞKİLERİ
Türkiye resmi tarihinin1927 yılında CHP’nin ilk açılışı sırasında tekrardan yazıldığını görmekteyiz. “Türk Devrim Tarihi Enstitüsü” tarafından Mustafa Kemal’in emri ile kaleme alınan “Nutuk” ile Türkiye’de Türk haricindeki her ulus ve kimliğin düşman ilan edildiği bir tarih görülmektedir. Mustafa Suphi’nin sözleri ve Şnurov’un Lenin’le olan yazışmalarından; ilk kurulduğu anda Türkiye’de; Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve Rum olmak üzere 5 milliyetin ve bunların yanı sıra Acem, Türkmen, Gürcü, Arnavut, Çerkez, Laz, Tatar olmak üzere birçok da azınlığın olduğunu görmekteyiz. Araplar’ın Hatay’ın Türkiye’ye katılması sırasında sürgün edildiği, Ermeni ve Rumlar’ın Türkleştirme girişimi olarak 30 yıla yakın çalışma kamplarına gönderildiği ve buralardan çıkamadıkları, Kürtlerin ise nüfus olarak kalabalıklığı kaynaklı karşı durabildiği görülmektedir.
Resmi tarihin herkesi Türk ulusu mensubu yapan, kabul etmeyenlere ise katliam ve sürgün uygulayan ve aynı zamanda bunu gizleyen bir niteliği vardır. Hitler’in Kavgam kitabında bunun tarihsel notlarına rastlamaktayız. Mustafa Kemal’in bir göçmen toplumundan tek bir ulus kurduğunu ve bu uğurda döktüğü kanı, uyguladığı baskıyla unutturduğuna övgüler yağdıran Hitler, İttihat ve Terakki kontrolünde gerçekleşen Ermeni katliamını Yahudilerin katliamı ile kıyaslayarak “Bunları 10 yıl sonra kim hatırlayabilecek?” diye sormaktadır.
Her askeri darbe döneminde unutulamayan köken tartışması zulüm ve ulusal baskı politikası ile kapatılırken bu sefer karşımıza yeni zamanın en popüler aracı olan internet üzerinden bir uygulama çıkmaktadır. Azınlıkların birçoğunun toprak ve miras üzerinden hak iddia edilmesin diye kayıtların imha edildiği düşünülürse ‘soyağacı’ 1800’lü yıllara kadar gidebilen bir internet uygulamasının gerçekliği de ortaya çıkacaktır.
Son yıllarda dünyada da revaçta olan bir orijin yani köken tartışması var. Özellikle ABD ve Kuzey Avrupa ülkelerinde başlayan bu tartışma en son olarak DNA testi ile kısmen de olsa çözülmüşe benziyor. Kişinin taşıdığı gen tiplerinin en çok hangi coğrafi bölgelerde toplandığına göre yüzdelik bir oranla köken açıklayan test kan veya sıvı örneği gönderilerek, geçmişte kan ve ilik kanserine karşı başlatılan donör bankası ile kıyaslanarak yapılıyor.
İnternet üzerinden sipariş edilebilen doku örneği kaplarına uygun ve steril ortamda örnekler verilerek DNA test laboratuvarlarına gönderiliyor. Sonuç ise ikiden fazla köken barındırarak geliyor. Sadece aile olma ilişkisi üzerine aktarılabilen genetik üzerinden elde edilen bilgi bir İngiliz’de yüksek oranlarda Hindistan, İzlanda, İran, İngiliz ve İrlanda genleri çıkabilmektedir. Bu ilişki üzerinden hem yakın tarihteki hem de uzak tarihteki soyağaçları çıkarılmakta ve hatta yıllık belli bir ücret karşılığında bu bilgi kişiye özel şekilde saklanmaktadır.
BİLİMİN İDEALİZMLE ÇATIŞMASI
Özellikle resmi tarihte Türklerin Anadolu’ya Orta Asya’dan geldiği andan beri Anadolu’yu Türkleştirdikleri söylenirken bunun tek örneği olarak doğumdan gelişim aşamasına ve hatta giyinme alışkanlıklardan bile değişebilen kafa yapısında “Türk çıkıntısı” icat eden resmi tarihin halen Orta Asya’da yaşayan Türkmen, Tatar ve Azerilerle neden farklı dil, görünüm ve kültürlerde olduğumuzu açıklayamadığı düşünüldüğünde resmi tarihin iflas ettiği görülmektedir.
Çok değil, bundan 3 yıl evveli ortaya atılan “alt kimlik-üst kimlik” tartışması çerçevesinde karşımıza çıkan “alt ve üst soyağacı sorgulama” uygulamasının, tekrardan olmayan hikayeyi gerçek eyleme çabası olduğu; bilimselliğe karşı devlete ve onun Türk-İslam tezine biat etme için bir manipülasyon aracı olduğu bariz ortadadır. İdealizmin en bariz hali olan bu ve benzeri politika ve uygulamalara karşı ısrarlı bir şekilde bilimselliği savunmak da MLM’lerin görevidir.