HABER MERKEZİ- Antalya’nın Döşemealtı ilçesinde evli olduğu erkek tarafından sistematik olarak darp edilen ve “kasten öldürme” suçundan yargılanan Melek İpek, çocuklarının ve kendisinin yaşadıklarını bugün hâkim karşısında anlattı. Evli olduğu Ramazan İpek tarafından sistematik olarak şiddete maruz bırakılan Melek İpek darp edilmesinin yanı sıra cinsel saldırılara da maruz bırakıldığını söyledi.
Kasten öldürme suçundan açılan davanın ilk duruşması Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 18 yıldan 24 yıla kadar hapsi istenen davada İpek ilk defa hâkim karşısına çıktı.
SEGBİS sistemindeki teknik arıza nedeniyle öğleden sonra görülen celseye, İpek tutuklu olduğu Antalya L Tipi Hapishanesi’nde SEGBİS aracıyla katıldı.
Melek İpek’in ailesi, avukatlar, tanıklar, sivil toplum örgüt temsilcileri ve kadın dernekleri duruşmada hazır bulunurken Ramazan İpek’in yakınları ve avukatı da hazır bulundu. İddianamenin ardından başlayan duruşmayla Melek İpek savunmasını yaptı.
‘UTANMADAN, KORKMADAN TÜM YAŞADIKLARIMI ANLATMAK İSTİYORUM’
Savunmasına yaşananlar nedeniyle üzgün olduğunu söyleyerek başlayan Melek İpek, Ramazan İpek’in ailesine de başsağlığı diledi.
Henüz arkadaşlık aşamasındayken şiddetin başladığını dile getiren İpek “Ama artık utanmadan, korkmadan tüm yaşadıklarımı anlatmak istiyorum” dedi. Lise yıllarında tek hayalinin matematik öğretmeni olmak olduğunu ve okulda da çok başarılı olduğunu anlattı. Ramazan İpek ile arkadaşlarının ısrarı üzerine görüştüğünü o dönemlerde askerden yeni geldiğini ve kendisini bir düğünde görüp beğendiğini söyledi. Birkaç ay görüştüklerini söyleyen İpek: “Babamdan bir tokat bile yememiştim. Henüz arkadaşlık aşamasındayken kıskançlıkları başlamıştı ve şiddet başladı” dedi.
‘ÇIĞLIK ATTIM, BAĞIRDIM, SESİMİ KİMSEYE DUYURAMADIM’
İpek “3 aylık arkadaşlığımı bitirmek istedim. ‘Hayallerim var’ dedim. Okumak istediğimi söyledim. Arkadaşlarım vasıtasıyla son kez görüşme teklifini kabul ettim. Son kez teklifini kabul ettim ve ilk kez o gün okula gitmedim. Beni Ekşili Mahallesi’ndeki Ekşili Göleti’ne götürdü. Gündüz vakti etrafta kimse yoktu. Motordan iner inmez bana saldırdı ve beni soymaya başladı. Çığlık attım. Bağırdım, kurtulmaya çalıştım. Sesimi kimseye duyuramadım. Gücüm de yetmedi” diyerek tecavüze uğradığını söyledi.
‘OKULA DEVAM EDEMEDİM’
Bu yaşananların ardından Ramazan İpek’in kendisiyle evlenmek istediğini ve bir süre kendisine iyi davrandığını söyleyen İpek, kocasının ailesi tarafından evden kovulduğunu ve onlarla da kavga ettiğini söyledi. Sözlerine devam eden İpek “Evlenmemize önce karşı olan babam, sonra kabul etti. Aileme bana yaptıklarını söylemedim. Lise üçüncü sınıfı bitirdim. Ailesi istedi ve bir süre sonra nişan yapıldı. Nişanlıyken görünür yerlerime vurmuyordu. Ailemin yanında bir yıl kaldı. Bana şiddeti daha nişanlıyken başlamıştı. İstemediğim ilişkiden dolayı evlenmeye mecbur hissediyordum. Bu nedenle de aileme bir şey diyemiyordum. Ailesini çağırdık ama düğünümüze gelmediler. Bir yıl nişanlı kaldıktan sonra 2008 yılında nikahımız kıyıldı. O zaman da dargındık. Düğünden sonra babam evimizi dizdi ve sonrasında evimize geçtik. Eşim güvenlik olarak çalışıyordu. Ben de bir süre çalıştım. 2010 yılında eşimi ikna ederek üniversite sınavına girdim. Akdeniz Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksek Okulu Çevre Koruma ve Kontrol Bölümü’nü kazandım ama eşimin kıskançlığı yüzünden 1,5 yıl okuduktan sonra bırakmak zorunda kaldım. Okulu bıraktığımda hamile olduğumu öğrendim” dedi.
‘ÇOCUĞUMU ÖLÜMLE TEHDİT ETTİ’
Defalarca ölümle tehdit edildiğini belirten ipek savunmasına şöyle devam etti: “Hamileliğim ilk aylarında sıkıntı yaşamadık ama hamilelik ilerledikçe, doğuma yaklaştıkça çocuğa zarar vereceğini düşünerek beni ilişkiye zorluyordu. Ben her seferinde ağlıyordum ama kendisi zevk alıyordu. Doğuma az süre kalmıştı. Erkek kardeşi Hüseyin ile birlikte Melike diye bir kızı getirdi. Erkek kardeşinin kızı kaçırdığını, yaşının küçük olduğunu, kimseye bahsetmemem gerektiğini söyleyerek bir süre bizde kalacağını belirtti. Ben kabul etmedim ama kız bizde kaldı. Ben doğum yapmadan daha eşim o kızla yakınlaşmaya başladı. Doğum yaptıktan sonra 10 gün kadar annemlerde kaldım. Evime geldiğimde kız yatak odamdaydı. Kıza evden gitmesini istedim. Sesimi kıza karşı yükseltince kucağımda çocuk varken beni kabloyla dövmeye başladı. Çocuğumu ölümle tehdit etti. Kablo çocuğuma da denk gelmişti ve hatta kafası kanamıştı.”
‘AİLEME ZARAR VERMEKLE TEHDİT ETTİ’
“Bekarken de ayrılmak istedim. Annemi, babamı ölümle tehdit etti. Özellikle kız kardeşime gözümün önünde tecavüz etmekle tehdit ediyordu. Çocuk olduktan sonra bu kez çocuğu öldürmekle tehdit etmeye başladı. Melike’nin gitmesi için çok ısrarcı oldum ama beni yine tehdit ediyordu. Ailem bizim eve geldiğinde Melike’yi arkadaşım olarak biliyorlardı. 2012 yılıydı. Melike yaklaşık 3 ay bizde yaşadıktan sonra ayrıldı. Melike ile görüşmeye devam ettiğini tahmin ediyordum. Eşimin şiddeti sürdü. İlk evlerinden taşındıktan sonra olay yaşandı eve geldik. Burada da beni dövüyordu. Komşular misafirliğe geldiğinde bir şey anlamıyordu. Vücudumun görünür yerlerine vurmuyordu. Beni dövmesi için bir sebep olmuyordu. Şakalaşırken, gece rüyasında benim onu terk ettiğimi görür, kalkar beni döverdi. Bir gün kardeşi Göksel ile eşim kavga etti. Kendisini ayırmaya çalıştım. Ben eşimi alıp eve götürdüm. Evde bana ‘Sen neden araya giriyorsun’ diyerek beni ütüyle dövdü. Ütüyü de sırtımda kırdı. Silahı alarak evden çıktı. Kardeşimi öldüreceğini söylüyordu. Annemi-babamı aradım. Oraya geleceğini söyledim. Babamın arkadaşı da evdeydi. Sonra kardeşimi orada görememiş. Beni arayarak ‘Kardeşini göremedim. Gelip seni ve çocukları öldüreceğim’ dedi. Ben de çocukları alarak kayınpederimin evine gittim. Sırtımdaki yaralara annesi krem sürerek ağladı. 11 gün kayınpederimin evinde kaldıktan sonra bir şekilde barıştık. Her defasında olduğu gibi geri döndüm. Biz Melike ile görüşmeleri yüzünden yine kavga ettik.
‘KIZIM AĞLADIĞINDA DAHA ÇOK DAYAK YİYORDU’
Beni balkondan atmaya çalıştı. Yüzüme, gözüme vurdu. Evden kaçmaya çalışırken bana kelepçe taktı. Kendisi özel güvenlikken kelepçesi vardı. Beni koltuğa oturttu. Ellerim kelepçeli, gözlerim mor şekilde fotoğraflarımı çekti. Amcasının oğlu ile bir yere giderken beni elleri kelepçeli bıraktı. Sonra kızımı okuldan getirdiğinde kelepçeleri açtı. Çocuklarım evin içinde ses çıkardıkları için oyun oynatmıyordu. Genelde 8 yaşındaki büyük kızımı dövüyordu. Ama ağlayamıyordu. Çünkü ağladığında daha çok dayak yiyordu. 12 yıllık evliliğimizde sürekli kavgalı yaşadık. İyi zamanlarımız da oldu. Ama iyi günlerimizi hep unuttururdu. Senede 3-4 defa çok büyük dayakları oldu.”
Melek İpek’in savunmasının ardından mahkeme başkanı İpek’e ‘Neden polisi aramadın? Polise gitseydin devlet seni korurdu’ şeklindeki sözleri ise dikkat çekti.
İpek’in savunması ardından duruşmaya ara verildi. Aranın ardından duruşma tanıkların dinlenmesi ile devam etti.
‘TUTUKLULUĞA DEVAM’ KARARI
Mahkeme heyeti Antalya E Tipi Hapishanesi’nde tutuklu olan Melek İpek’in Antalya Adliyesi 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmasında, tutukluluk halinin devamına karar verdi. Duruşma 2 Nisan tarihine ertelendi. Görülecek olan duruşmada Melek İpek’in çocukları ile diğer sanıklar dinlenecek.
‘ERİL YARGI KADINLARIN YAŞADIĞI SİSTEMATİK İŞKENCEYİ YİNE GÖRMEDİ’
Duruşmanın hemen öncesinde Antalya Feminist Kolektif, konuyla ilgili bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
Yusuf Yavuz’un yapmış olduğu habere göre açıklamada, fiziksel ve cinsel şiddete maruz bırakılan ve gece boyunca eziyet edilen Melek İpek’in, İstanbul Sözleşmesi hükümleri ve Antalya Valiliği’nin ‘Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele ile İlgili Usul ve Esaslar’ genelgesine göre bir sağlık kuruluşuna gönderilerek psikolojik destek verilmesinin ardından durumu değerlendirildikten sonra ifadesinin alınması gerektiğine işaret edildi.
“Fakat genelge uygulanmamış, Melek hakkında uzman görüşü alınmadan soruşturma aşaması tamamlanmış, mahkeme de adli tıp raporundaki şiddet ve tecavüz bulgularına, ilgili genelgeye ve İstanbul Sözleşmesi’ne rağmen bütün bu aşamaları yerine getirmeden Melek’i tutuklamıştır. Oysa Melek’in ifadesini verirken sık sık ağladığı ve donup kaldığı olayın etkisinden hala çıkamadığını gösteriyorken eril yargı kadınların yaşadığı sistematik işkenceyi yine görmedi” ifadelerine yer aldı.
‘’MEŞRU SAVUNMA VE ZORUNLULUK HALİ OLAN TCK 25 UYGULANMALI’
‘Meşru savunma ve zorunluluk hali olan TCK 25, Melek için uygulanmayacaksa ne zaman ve kimler için uygulanacak’ sorusunun yöneltildiği açıklamada: “Meşru müdafaa tanımı ceza kanunun da açıkça şöyle der ‘Meşru müdafaa, diğer bir deyişle meşru savunma, kendisine veya başkasına yönelmiş haksız bir saldırıya karşı o anki durum ve imkânlarla saldırı ile orantılı bir şekilde saldırıyı engellemek için işlenen fiildir. Melek’in haksız bir saldırı altında olduğu öldürmeseydi öleceğini ve bugün bir kadın cinayeti haberi üzerinde konuşuyor olacağımızı herkes biliyor! Kıskançlığın bile meşru müdafaa sayıldığı yargısal uygulamada, iddianameyi bu şekliyle kabul eden mahkemeden; soruşturma aşamasındaki mevzuata açıkça aykırılık teşkil eden eksiklikleri acilen gidermesini ve meşru savunma ve zorunluluk hali olan TCK 25’in uygulanmasını bekliyoruz!” ifadeleri yer aldı.