İSTANBUL- İki adli tutuklunun yaşamını yitirdiği Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesi’nde toplu işkencenin yaşandığını belirten tutuklu aileleri, “Bu suça ortak olmayın” diye seslendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesi’nde 60 gardiyanın baskı ve işkencesinin ardından yaşamına son vermek isteyen 6 tutukludan Serhan Yılmaz ile ismi öğrenilemeyen bir tutuklunun yaşamını yitirmesine dair Taksim’de bulunan dernek binalarında açıklama yaptı. Toplantıda, “Adalet Bakanlığı’na sesleniyoruz! Silivri 5 Nolu L Tipi Hapishanesi’nde neler olduğunu açıklayın!” yazılı pankart açıldı. Açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Züleyha Gülüm de katıldı.
BİR TUTUKLU YOĞUN BAKIMDA
İHD Hapishaneler Komisyonu üyesi Mehmet Acettin, hapishanelerde yaşanan ihlallerin can alıcı boyutlara ulaştığını söyledi. Yaşanan ihlallere ilişkin başvurular yaptıklarını, onlarca kez raporlar hazırladıklarını dile getiren Acettin, “Son bir haftada, işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları iddia edilen Hasan Kasan’ın yoğun bakımda olduğu bilgisine ulaşılmış, Serkan Yılmaz’ın hayatını yitirdiği ve cenazenin ailesi tarafından alındığı öğrenilmiştir. Silivri 5 Nolu Ceza İnfaz Kurumu’nda yaşananların üstünü örtmek, bu suça ortak olmaktır. Adalet Bakanlığı’nı ve tüm yetkilileri; mahpus haklarının korunması için önlemler almaya ve hakikati tüm açıklığı ile ilgilileri ve kamuoyu ile paylaşmaya çağırıyoruz.” diye seslendi.
CENAZE GÖSTERİLMEDİ
Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü’nün yaşananları yalanladığını paylaşan Acettin, “Ancak bir mahpusun ailesi ile yaptığı telefon görüşmesinde aktardıkları ve dün yaşamını yitiren diğer bir mahpus Serhan Yılmaz’ın cenazesinin ailesine gösterilmeksizin hazırlanarak teslim edilmesi, gerçeklerin iddia edilenden daha vahim olduğuna işaret etmektedir. Telefon görüşmesinde tutuklular; 6 Nisan günü sayım sırasında oruçlu olduklarını, sayım görevlilerinin bir arkadaşlarına hiçbir neden yokken tokat attıklarını, hakaret ettiklerini, buna itiraz etmeleri üzerine kendilerinin de darp edildiklerini, kendisinin hastalığı nedeniyle bu arada atak geçirdiği için bahçeye çıkartıldığını, bahçede de işkence ve hakarete uğradığını, ardından geri koğuşa getirildiğini, arama bahanesi ile gelip tekrar bahçeye çıkartıldıklarını, bahçede darp edildiklerini, sakallarının yolunduğunu, ardından ‘yumuşak oda’ ya atıldığını, botlarla kafasına basıldığını, sürekli işkenceye maruz bırakıldıklarını aktardılar” dedi.
GARDİYANDAN İNTİHAR İPİ
Tutukluların telefon görüşmesinde ailelerine intihara zorlandıklarını paylaştığını aktaran Acettin, şunları söyledi: “Hiçbir şekilde görevlilere fiziki müdahalede bulunmadıkları halde haklarında gerçeğe aykırı tutanak tutularak suçlanmaya çalışıldıklarını, doktora götürüldüklerinde işkence tehdidi ile ‘darp yoktur’ diye beyanda bulunmaya zorlandıklarını, dün yine bahçeye çıkarıldığını, darp edildiğini ve ip verilerek ‘kendini assana, öldürsene’ dendiğini, kendisini asmaya çalışırken gelip ‘yalandan’ kurtardıklarını, bu zulüm nedeni ile kendilerini öldürmeye karar verdiklerini, intihar edeceklerini söylemişler” şeklinde konuştu.
‘SUÇLULARI CEZALANDIRIN’
İntihara sürüklenen arasında Coşkun Ağca, Abdulmenav Çetin, T. Okçu, O. Hacıoğlu, H. Masal ve Ali adlı tutukluların olduğu bilgisini paylaşan Acettin, “Buradan Adalet Bakanlığı’na sesleniyoruz. Öncelikle mahpuslara yönelik işkence ve kötü muameleyi durdurun ve yaşam koşullarını iyileştirin. Bu olaya dair hakikati ortaya çıkarmak ve suçluların cezalandırılmasını sağlamak için, olaya katılan cezaevi görevlileri ve göz yuman cezaevi yönetimini zaman geçirmeksizin görevden alın ve olayı hem cezai hem idari olarak soruşturun, olayın aydınlatılması aşamasında sivil inceleme heyetlerinin mahpuslarla görüşmesine olanak sağlayın ve hakikati tüm açıklığı ile kamuoyu ile paylaşın” diye kaydetti.
‘CAN GÜVENLİĞİMİZ TEHLİKEDE’
Ardından söz alan Abdulmenav Çetin’in annesi Avniye Çetin, tutuklu çocuğunun Cuma günü kendisini aradığını ve can güvenliğinin tehlikede olduğuna dair bilgi paylaştığını belirtti. Bu bilgi aktarımı ardından 5 gündür çocuğundan haber alamadığını, savcılığa şikayette bulunduğu ancak herhangi bir gelişme olmadığını dile getiren Çetin, “Oğlum görmek için cezaevine gittim ancak beni içeriye almadılar. Bir kelime etti ve telefonu kapandı. O günden sonra bir daha haber alamadım. Cezaevine de gittim ancak gardiyanlar bizi içeri almadı ve bize bağırıp çağırdı. Polise gittim hiçbir şey yapmadı. Dün cezaevine gittim ve onlardan şikayetçi oldum” diye aktardı.
TUTUKLUNUN BURNU KIRILDI
İntihara sürüklenen Çoşkun Aca’nın annesi Fatma Ağca, Cuma günü çocuğunun kendisini aradığını ve can güvenliğinin olmadığına dair aktarımda bulunduğunu kaydetti. Bu aramanın ardından çocuğundan bir daha haber alamadığını ifade eden Ağca, “Her yere gittim ancak bana bir daha haber vermediler. Jandarma, devlet bize niye sırt çıkmıyor. Erdoğan niye sesini çıkarmıyor. Bizim çocuk adam mı öldürmüş. Benim çocuğumun burnunu kırdılar. Çocukları çırıl çıplak karanlık odaya atıyorlar. Bir odaya götürüp işkence ediyorlar. Oy verenlerin boynu kırılsın.” ifadelerini kullandı.
TOPLU İNTİHARLAR YAŞANIYOR
Hapishanede ölümlerin artamaya başladığını ifade eden Gülüm, Garibe Gezer ve Vedat Erkmen’in ölümünü hatırlattı. Hapishanede ağır koşulların olduğunu, en temel hakların dahi yok sayıldığını aktaran Gülüm, “Tutuklular toplu şekilde işkenceye uğruyor. Gardiyanların ip verdiği ve ‘hadi kendisini öldürün’ dediği bir boyuta geldi. Bir cezaevinde bir arada intihar oluyorsa kişisel meselelerden olmadığı açıktır. Telefon görüşmelerinde üzerlerinde yoğun baskı olduğunu ve intihara sürüklendiğini söylüyor” dedi.
‘İŞKENCENİN ÖNÜNÜ AÇIYOR’
Bakanlık ve hapishane müdürlüğünün ölümlerden sorumlu olduğunu ifade eden Gülüm, sözlerini şöyle sürdürdü: “Cezaevinde yaşanan bu süreç artık son bulmalıdır. Bu yaşananlar artık sınırların aşıldığının göstergesidir. İnsanların hayatlarının yok edildiği bir ortam var. Tutuklular artık gardiyanların şiddeti nedeniyle yaşamına son veriyor. Yapılan suç duyurularına dair ise soruşturma ve dava açılmıyor. Bu da oradaki gardiyanların, jandarmaların ellini rahatlatıyor. Aileler ifade etti; bu şikayete ilişkin hiçbir işlem yapılmamış. Bu cezasızlık cezaevi idaresinin yapmak istediği baskı ve ihlallerinin önünü açıyor.” (MA)