HABER MERKEZİ- Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Ankara Şubesi “Vaka ve ölüm sayısında artışın sorumluları sağlık emekçilerinin taleplerini görmeyen ve il başına günlük 20 vaka açıklayanlardır” başlığıyla bir açıklama yayımladı. Açıklamada “Standartlara uygun olmayan alanlar yoğun bakım servislerine dönüştürülüyor, hastane enfeksiyonundan kaynaklı ölümler artacak” uyarısında bulunuldu.
“Pandeminin başından beri sürecin şeffaf yürütülmesi ve emek meslek örgütlerinin süreçte görüşlerinin dikkate alınması taleplerimiz karşısında, iktidar siyasal ve ekonomik kaygılarla ortalama il başına 20 vaka açıklayarak süreci götürebileceğini düşünmüştür” ifadeleriyle sürdürülen açıklamada test pozitiflik oranına göre toplam hasta sayısının 3,1 milyonun üzerinde olduğuna dikkat çekildi.
YOĞUN BAKIM YATAKLARI DOLMUŞ DURUMDA
Pandemi öncesi Sağlık Bakanlığı ve Üniversite Hastaneleri yoğun bakım yatak doluluk oranları yüzde 70–80 aralığında gerçekleşmekte iken COVID-19 hastaları ile birlikte yoğun bakım yatakları dolmuş durumda. Son süreçte hastanelerin ameliyathane, uyandırma odaları, acil servis gibi alanları yoğun bakım ünitelerine çevriliyor. Kimi hastanelerde ise sağlık hizmeti sunmaya elverişli olmayan, kapanan sağlık tesislerinin bazı alanları, yine hastanelerin otopark, yemekhane, idari birimler gibi alanlarının yoğun bakımlara çevrilmesi, yoğun bakım yatağı ihtiyacı gerçekliğini ortaya koyuyor.
“Hastanelerde uygulanmayan Yoğun Bakım standartlarına ek olarak derme çatma alanların yoğun bakıma çevrilmesi ile zaten fazla olan hastane enfeksiyonu kaynaklı ölümleri daha da artacaktır” denilen açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Ülkemizde 70-72 bin aralığındaki hasta, yoğun bakım servisi dışındaki servislerde tedavi görmektedir. Hastanelerde (SB ve Üniversite), yoğun bakım yatakları çıkarıldığında 170 bin servis yatağı (çocuk, kadın doğum, onkoloji dahil) bulunmaktadır. 170 bin servis yatağının artan vakalar nedeniyle yüzde 42’sinde COVID-19 hastaları yatmaktadır. Bu servislerin pandemi öncesi yatak doluluk oranları yüzde 70-75 aralığında seyrederken, bu alanlarda boş yer kalmaması nedeniyle pandemi süresinde acil dışı ameliyatlar ertelenmiş kısmen hastalar taburcu edilerek veya hasta kabul edilmeyerek COVID-19 hastalarına yer açılmaya çalışılmıştır. Hastanelerde boş yer kalmaması nedeniyle, hem COVID-19 hastaları hemde sağlık sorunları ertelenemeyen hastalar mağdur olmaktadır. Sağlık sisteminde yaşanan bu sorun nedeniyle hem COVID-19 hem de sağlık hizmetlerine ulaşamayan vatandaşlarımız arasında ölüm sayısı artacaktır.
ANKARA’DA GÜNLÜK 4000 CİVARI VAKA SAPTANIYOR
Ülke genelinde olduğu gibi Ankara ilinde de yetişkin yoğun bakım servislerinde yer bulunamıyor. İlde günlük 3700–4200 aralığında pozitif hasta saptanıyor. Hastane doluluk oranları ise yüzde 87-92 (kadın doğum, çocuk dahil) aralığında değişiyor. SB ve Üniversite Hastanelerinde bulunan 1600’e yakın yoğun bakım yatağı takviye edilmeye çalışılsa dahi yoğun bakımlarda yer bulunuyor. Ankara’da hastaların yatış sırası beklediği dönemlere girildi.
Açıklamada enfekte olan sağlık emekçisi sayısı ise geçmiş dönem ve güncel veriler karşılaştırıldığında 180-200 bin aralığında olduğu ve sağlık emekçileri arasında artan vakalara rağmen riskli durumu olan sağlık emekçilerine dönük zatürre ve grip aşıları yapılmadığı bilgisi verildi.
Ankara’daki sağlık çalışanlarına dair de şu bilgiler verildi:
Artan vakalar nedeniyle Ankara ilinde SB Hastanelerinde 40 bin Üniversite Hastanelerinde ise 20 bine yakın emekçi dinlenme hakkı olan yıllık izinlerini kullanamamaktadır. %70 doluluk oranında bile işyükü fazla olan sağlık emekçileri tükenirken, yüzde 100 doluluk çerçevesinde hizmet verilmesi işyükünü dayanılmaz boyuta taşımıştır. Normal servis hastaların ortalama kalış günleri 5 gün iken, COVID-19 hastalarının ortalama kalış günleri 10 günün üzerindedir. Seyri ağır olan ve riskli COVID-19 hastalarının sayısı günden güne artarken, enfekte olan sağlık emekçilerinin sayısı da aynı oranda artmaktadır. Zaten sayıca yetersiz olan sağlık emekçilerinin artan sağlık talebine yetişebilmeleri için bakanlığın bulduğu çözüm izinleri, emeklilik taleplerini ve istifaları durdurarak sağlık emekçilerinin haklarını gasp etmek olmuştur. Karantina ve tedavi süreleri kısılarak sağlık emekçilerinden faydalanılan gün sayısını arttırmaya çalışmak onları yok saymaktır. Bir türlü sonu gelmeyen görevlendirmeler, kronik hastalıkları olan, engelli ve kısmı kısıtlama ile gebe sağlık emekçilerinin çalıştırılmaya devam ettirilmesi, kreşler ve gündüz bakım evlerinin olmaması bunca yükü omuzlayan sağlık emekçilerinin aslında bir bakanlığının olmadığının emareleridir.