İSTANBUL- Selman Altınöz’ün 17 Eylül 1988’de Kırşehir Hapishanesi’nden tünel kazarak firar etmelerini anlattığı anı-anlatı türündeki “Özgürlük Tutkusu” kitabı Umut Yayımcılık’tan çıktı.
Yazara Dair
Selman Altınöz’ün 14 Aralık 1979 yılında henüz 20 yaşındayken başlayan tutsaklık hayatı, 17-23 Eylül 1988 (Kırşehir firarı) tarihleri arasındaki bir haftalık özgürlüğü dışında, Şartlı Salıverme Yasasının yürürlüğe girdiği 31 Temmuz 1991 yılına kadar devam etti. Hesaplara göre, emniyette ilk yakalandığında 14 gün, firar sonrası yakalanmasında ise 26 gün olmak üzere toplamda 40 gün, hapishanelerde ise 4207 gün kaldı. Mersin Kapalı Hapishanesi’nde 52, Burdur E Tipi Hapishanesi’nde nakille birlikte 11, Eskişehir T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde 838, Mersin E Tipi Hapishanesi’nde 1137, Adana Kapalı Hapishanesi’nde 322, Kırşehir E Tipi Hapishanesi’nde 803, Ceyhan Özel Tip Hapishanesi’nde 1047 gün tutsak kaldıktan sonra 1 Ağustos 1991’de tahliye edildi. Mahpushane yaşantısının azımsanamayacak bir kısmı hücre ve müşahedelerde geçti.
Kitap, yazarın mahpushane yaşantısının tümünü değil, her mahpushaneden sınırlı bazı kesitleri içeriyor.
…
Umut Yayımcılık’tan çıkan kitabın önsözünde “Bu kitap bir firar eylemini anlatmakla birlikte bir devrimcinin yaşamından kesitler de içermektedir. Dolayısıyla devrimcileşmek, ilkelerle yaşamak, amaca inanmak hakkında da bilgiler içermektedir.
“Bir firari için özgürlük kuşkusuz özel bir amaç olarak tanımlanır. Bununla birlikte özgürlüğe götüren eylemin anlamı, değeri onun için tarif edilemezdir. Özgürlük tutkusunun, özgürlük için ödenen bedelin, harcanan emeğin, her türden heyecanın somutlaştığı yerin eylemin kendisi olduğu inkâr edilemezdir. Bu nedenle firariler için özgürlük eylemi özgürlük kadar yücedir, onların yaşamlarında bu eylemlerin apayrı bir yeri olur. Selman Altınöz, kitabında bu duyguyu olabildiğince sunmaktadır. Hapishane firarlarının her birinde bu duygu hissedilir. Anlatanda ve dinleyende bu duygu ortak bir etki yaratır.
“Bir firar eylemi, özgürlük tutkusunun devrimci bir iradeyle birleşmesinden doğuyorsa mutlaka anlatılmaya, bilinmeye değerdir. Sadece bir deneyim aktarımı, anı paylaşımı olarak değil umudun insan için asla yitirilmeyecek bir güç kaynağı olduğunu öğretmek ve benimsetmek için de bu gereklidir.
“Tarih dediğimiz nihayetinde anlatılan, dolayısıyla öğretilen bir şeydir. Öğretilenin kim tarafından ve nasıl aktarıldığı ondan öğrenenler için belirleyici derecede önemlidir. Selman Altınöz, bu kitabı yazmakla yaşadığı tarihsel kesitin özelliklerini ve bu özelliklerde somutlaşan umudu hatırlatmaktadır. Okurken bunların onun için ne derecede önemli ve değerli olduğunu görüyoruz. İlişkileri, yoldaşları ve dostlarıyla paylaştıkları, hapishane şartlarında tüm olanakları devrim için kullanma çabası, devrim düşmanlarına karşı tavrı bize umudun nelerden beslendiğini ve nasıl canlı kalabildiğini öğreten türdendir.
“Selman Altınöz’ün kendi yaşamından anlattığı kesitler kavgamızın bir parçası olarak bize de aittir. Kendi tarihimize yakınlaşmanın ve ondan öğrenmenin bir aracı olacağı inancıyla kitabı okurlarımızla buluşturmanın sevincini paylaşıyoruz…” denildi.