Mersin Tarsus Devlet Hastanesi’nde tedavi gören Selma Çiftçi’nin kendine refakat eden oğlu Murat A. tarafından katledilmesi üzerine hastane önünde açıklama yapıldı.
Hastane önünde ortak basın açıklaması yapan Mersin Tabip Odası ile SES Mersin Şubesi’ne Partizan’ın da aralarında olduğu çok sayıda kişi ve kurum katılım sağlayarak destek verdi.
Basın metnini SES Mersin Şubesi Eğitim ve Örgütlenme Sekreteri Mürsel Şeker okudu.
“Kamu sağlık kurumlarında her gün bir şiddet olayı yaşanmaktadır” diyen Şeker, şiddetin sağlık emekçilerine olan boyutunda “sağlıkta dönüşüm” denilen yıkım politikalarının yattığını söyledi.
“Sağlık emekçileri için sağlık kurumlarının güvenlikli ve sağlıklı olmadığı yüzlerce kez ispatlanmıştır” diye belirten Şeker, “Sağlık kurumları Cenevre Sözleşmesine göre savaşta bile dokunulmayacak alanlardır. Fakat geldiğimiz aşamada bu olayda ve daha önce Şenyaşar ailesi katliamında olduğu gibi birçok olay ile toplum açısından da güvenlikli olmadığı kanıtlanmıştır.” dedi.
Şiddetin yaygınlaştığını dile getiren Şeker, antidemokratik ve baskıcı politikaların buna yol açtığından bahsetti.
Şiddetin bir halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayan Şeker, “Şiddet kültürünün yayılmasına paralel bireysel silahlanmanın önü gittikçe açılmaktadır. Tüm bunlar bir araya geldiğinde şiddet sıradanlaşmakta böylesine vahşi katliamlar bile cılız tepkilerle geçiştirilmektedir. Şiddetin bu kadar kültür haline gelmesi yeni bir halk sağlığı sorununa dönüşmektedir.” dedi.
Şeker, buna karşı çözüm önerilerini sıraladı:
“Sağlık kurumları hizmet veren emekçiler ve hizmet almaya gelen halk açısından güvenlikli ve sağlıklı hale getirilmelidir. Trafik kazaları, aileler arası husumet, bireyler ve gruplar arası toplumsal anlaşmazlıklar dan dolayı hastanelere başvurmak zorunda kalan insanların güvenle tedavi edilebilme olanakları sağlanmalıdır.
“Bireysel silahlanmanın önüne geçilmelidir. Güvenlik işi yapanlar dışında ayrımsız bir şekilde silah ruhsatları iptal edilmeli ve ruhsatlı silahların da ücreti ödenerek devlet tarafından toplatılmalıdır.
“Başta siyasi figürler, partiler, hükümet yetkilileri ve tüm kamu otoriteleri emek ve demokrasi güçleri ile birlikte şiddetsiz bir toplum için kampanya başlatmalıdır. Uzlaşı, barış ve demokrasi içinde bir yaşam için herkes sorumluluk almalıdır.
“Eğitim sistemi içinde ilkokuldan başlayarak üniversite bitinceye kadar kesintisiz olarak insan hakları dersleri verilmelidir. Eğitim sistemi ezberden çıkarılmalı, soran ve sorgulayan, hoşgörü ve barış öğretisini öne çıkaran, militarist bütün öğretilerden arındırılmış bir hale getirilmelidir.
“Şiddetin en büyük mağdurları kadınlardır. Toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek, eğitim müfredatının erk/erkeklik yaklaşımından temizlenmesi gerekmektedir. Buna yönelik kadın örgütleri ile milli eğittim başta olmak üzere siyasi iktidar ortak çalışmalar yapmalıdır.
“Burada sağlık bakanlığına da büyük görevler düşmektedir. Çünkü şiddet Halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Sağlık sorunu haline gelen bu kültürden çıkış için sağlık bakanlığı bütün kamu kurumlarını harekete geçirecek planlamalar yapmalıdır. Kamu spotları ile farkındalık yaratmalıdır. İktidar ve muhalefet liderleri, sanatçılar, yazarlar, sinemacılar vb. kişilere kısa videolar ve kamu spotları hazırlatmalıdır.
“Bütün görsel ve yazılı basını sürecin ortağı haline getirmelidir.
“En önemlisi de sağlıklı kurumlarını güvenlikli ve sağlıklı hale getirmelidir. Sağlık emekçileri içinde yapılacak en iyi şey örgütlü yapıları ile görüşülerek halk ve emekçiler yararına yeni bir sağlık sisteminin inşası için derhal harekete geçilmesidir.”
(MERSİN)