Bakanlık gizledi
Raporda, bu hastanelere ait sözleşmelerde atıf hataları yapıldığı, mahiyeti belirsiz hükümler bulunduğuna işaret edildi. Şehir hastanelerinin yapım işleri ve işletme döneminde hizmet alımlarının Kamu İhale Kurumu’ndan muaf tutulduğu anımsatılan rapora göre, şehir hastaneleri sözleşmesi, ana metin ve 30 adet ekten oluştu. Sayıştay , raporunda şehir hastanelerine dair sözleşmelerin işletilmesinin Kamu Hastaneleri Kurumu’nun sorumluluğunda olduğu hatırlatıldı. Bu çerçevede TKHK’den şehir hastanelerine ait sözleşme ve eklerini talep ettiğini belirten Sayıştay, kurumun söz konusu dokümanların örneklerini sınırlı şekilde sunabildiğinin altını çizdi. Raporda “Bu nedenle, söz konusu eksik bilgi ve dokümanların temini Sağlık Bakanlığı’ndan yazılı olarak talep edilmiş ancak yanıt alınamamıştır” notu düşüldü.
Sözleşmede belirsizlik devam ediyor
Kamu Hastaneleri Kurumu’nda bulunan sözleşme ile şehir hastanesindeki sözleşme örnekleri arasındaki farklılıkların neler olduğu anlatılan raporda, TKHK tarafından denetim ekibine sunulan Yozgat Şehir Hastanesi’e ait sözleşme nüshasında 66 ve 67’nci maddelerinin yer almadığı, ancak mahallinde temin edilen sözleşme nüshasında bu maddelerin bulunduğu ifade edildi. Mahallinden temin edilen Yozgat Şehir Hastanesi’ne ait sözleşme örneğinde, 66’ncı maddenin “Masraflar ve Giderlere” ilişkin olduğu, 67’inci maddenin ise “Uygulanacak hukuk”u düzenlediği ifade edilen raporda, “Denetim ekibine sunulan sözleşme nüshası ile mahallinde bulunan sözleşme nüshasının farklı olması, hangi sözleşmenin uygulamaya esas olduğu konusunda belirsizliğe sebep olmaktadır” denildi. Sözleşmede değişiklik prosedürünü düzenleyen Ek-22’nin madde metinlerinde hatalı atıflar bulunduğu belirtilen raporda, ekler arasında tutarsızlıklar bulunduğu, “Söz konusu Ek’in 1’inci bölümünde “nitelikli değişiklik” tanımında yer alan “Sözleşme’nin 32.4’üncü maddesi uyarınca Yöntem Beyanları’ndaki herhangi bir revizyon nitelik değişimi olarak değerlendirilmeyecektir” ifadesi ile neyin kastedildiği tam olarak anlaşılamadığı ifade edildi, “Değişiklik prosedüründe bu şekilde belirsizlikler oluşu, sözleşme değişikliklerinde hukuki ihtilaflara sebep olabilir” denildi.
Raporda, şehir hastanelerine ilişkin ihaleler bitip sözleşmeler imzalandıktan sonra sözleşmede, sözleşme eklerinde ve sözleşme bedelini oluşturan unsurlarda yapılan değişikliklerin yetkili makamlar tarafından yapıldığının ve usulüne uygunluğunun tespit edilemediği anlatıldı. Şehir hastaneleri sözleşmeleri ile uygulamadaki sözleşmelerin farklı olmasının sebebinin de sonradan sözleşmelerde yapılan bu değişikliklerin olduğunu tespit eden Sayıştay, bu konuda bakanlıktan yanıt istedi. Sayıştay, bu talebi sırasında Bakanlık ile “Sözleşmelerin ihale sonuçlandırıldıktan sonraki halleri, şu anda uygulanmakta olan halleri ve bu iki hal arasındaki dönemde yapılan değişiklikler idareden yazılı ve sözlü olarak istenmesine rağmen cevap alınamamıştır” bilgisini paylaştı.
Şartnameleri de sakladılar
Faaliyette bulunan şehir hastanelerine ilişkin olarak çeşitli tarihlerde imzalanan sözleşme ve eklerinin, 26 Ağustos 2014 tarihinde toplu olarak tadil edildikleri ve bu değişiklikten bağımsız olmak üzere başka tarihlerde de değişikliklere uğradıklarının anlaşıldığı aktarılan raporda, değişiklikler şöyle açıklandı:
“Sözleşme kapsamında yapılacak ödemelerin yöntemini belirleyen sözleşme ekli ‘ödeme mekanizması’ başlıklı Ek-18’de yapılan tadil veya tadiller sonucu, sözleşme kapsamında yapılacak ödemelerin hesaplama yöntemlerine ilişkin esaslı değişikliklerin yanı sıra, ihale kapsamındaki isteklilerin teklif unsurlarından olan ‘toplam sabit yatırım tutarı’, ‘Kullanım bedeli’ ve ‘hizmet ödemeleri’ne esas tutarlarda da değişiklikler yapıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda sayılanlar dışında hangi unsurlarda değişiklikler yapıldığı ise, idareden istenen belgeler denetim ekibine teslim edilmediği için tespit edilememiştir.”
Sözleşmede değişiklik yapılmasına ilişkin olarak, ihale ilanının yapıldığı tarihte bir mevzuat hükmü bulunmadığına dikkat çekilen raporda, “Bu nedenle sözleşmelerde değişiklik yapılmasına ilişkin usul ve esasların ihale şartnamelerinde yer aldığı düşünülmekte ise de şartnameler istenmesine rağmen denetim ekibine teslim edilmediği için sözleşmelerde yapılan değişikliklerin usulüne uygun olup olmadığının tespiti yapılmamıştır” tespitine yer verildi.
‘Yönetmelik hükmüne aykırı’
Sayıştay, “tahkim yerine ilişkin hükümlerin, sözleşmelerin imzalandığı tarihte yürürlükte olan kanuna ve şu an yürürlükte bulunan yönetmeliğe uygun hale getirilmediği”ni vurguladı. Sözleşmenin eki olan “Finansman Sağlayanların Doğrudan Anlaşması”ndan kaynaklanan veya ona ilişkin her türlü ihtilafın tahkim yerinin Yozgat, Isparta ve Adana şehir hastanelerinde Londra; Mersin Şehir Hastanesi’nde ise İstanbul olarak belirlendiği kaydedilen rapora göre, sözleşmelerin imzalandığı tarihte, 6428 sayılı Sağlık Bakanlığı’nca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesinin (11) fıkrası, “Sözleşmenin uygulanması sırasında taraflar arasında doğabilecek hukuki ihtilaflarda Türk hukuku uygulanır ve ihtilafların çözümünde Türkiye Cumhuriyeti mahkemeleri görevli ve yetkilidir. Ancak, taraflar ihtimalin esasına Türk hukukunun uygulanması ve davanın Türkiye’de görülmesi kaydıyla ihtilafın Milletlerarası Tahkim Kanunu çerçevesinde çözümlenebileceğini kararlaştırabilirler” şeklinde düzenlenmişti. Ancak “davanın Türkiye’de görülmesi” ifadesi 27 Mart 2015 tarihli 6639 sayılı kanun ile yürürlükten kaldırıldı. Raporda bu durum şöyle eleştirildi:
“Buna rağmen aynı hüküm 9 Mayıs 2014 tarihinde yayımlanan ‘Sağlık Bakanlığınca Kamu Özel İşbirliği Modeli ile Tesis Yaptırılması, Yenilenmesi ve Hizmet Alınmasına Dair Uygulama Yönetmeliği’nde halen bulunmakta ve yürürlükte yer almaktadır. Kanundaki değişiklik yönetmeliğe yansıtılmamıştır. Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri 2017 yılında faal olan şehir hastanelerine ilişkin sözleşmeleri, ihale ilan tarihinin kanunun ve yönetmeliğin yürürlük tarihinden önce olması nedeniyle, kapsamasa da Yozgat, Adana ve Isparta şehir hastanelerine ilişkin sözleşmelerin Ek-6’da yer alan tahkim yerinin Londra olduğuna dair hükmün, o tarihte yürürlükte olan kanun hükmüne ve halen yürürlükte olan yönetmelik hükmüne aykırı olduğu değerlendirilmektedir.”
‘Sağlıkta devrim’
“Sağlıkta devrim” yaptıklarını iddia eden iktidar partisi, 2013 yılında yüzde 70 dolulukla “hasta garantisi” vererek şehir hastaneleri projesini yürürlüğe soktu. Şehir hastanelerinin, kamu-özel işbirliğiyle yap-işlet-devret modeliyle yapılması için 21 Şubat 2013’te Meclis’ten kanun çıkarıldı. İhaleyi alan şirket, şehir hastanesini yaptıktan sonra 25 yıl boyunca işletecek, devlet de bu kapsamda şirkete kira ve ayrıca hizmet bedeli ödeyecek. 25 yılın ardından şehir hastanesi kamuya devredilecek. Şu ana kadar 4 şehir hastanesi açıldı. Bunlar; Isparta, Mersin, Adana, Yozgat şehir hastaneleri. Otel konforunda denilerek açılan hastaneler şehir dışına inşaa edildi. Bu nedenle hastalar için ulaşım eziyete dönüştü. Yaklaşık 30 şehir hastanesi daha açmayı planlayan hükümet, 2018 yılı içinde Kayseri, Ankara-Bilkent, Manisa, Elazığ ve Eskişehir’deki hastanelerini faaliyete geçirecek. 2020’ye kadar da Ankara- Etlik, Konya(Karatay), Bursa, Kütahya, Tekirdağ, Antep, İzmir Bayraklı, İstanbul Başakşehir ve Sancaktepe ile Urfa şehir hastanelerinin faaliyete geçmesi planlanıyor.
‘İdare aleyhinde değişiklik’ uyarısı
Şehir hastanelerine ait sözleşme ve eklerinde, ihale bitip sözleşme imzalandıktan sonra yapılan bazı değişikliklerin idare aleyhinde olduğu belirtilen raporda, “ihale tarihinde yürürlükte olmayıp şu anda yürürlükte olan mevzuata aykırı bazı sözleşme hükümlerinde ise idarenin değişiklik yapma hakkını kullanmadığı değerlendirilmektedir” denildi. Bu konuda şu tespitlere yer verildi:
“Personel giderlerinin, toplam maliyet içerisinde az yer kapladığı, hizmetler için ödenecek fiyat farkının, yurtiçi fiyat endeksleri yerine, yurtiçi fiyat endeksleri ile asgari ücret artış oranından fazla olanı üzerinden hesaplanması yönünde bir değişiklik yapıldığı görülmektedir. Şehir hastaneleri sözleşme ve eklerinde, fiyat farklarının hesabına asgari ücret değişim oranının da etkisi olduğuna dair bir hüküm yokken, mahallinde yapılan denetimlerde, asgari ücretin de fiyat farkı hesabına etkisinin olduğu bir yöntem kullanıldığı görülmüştür. Sorumlulara konunun sorulması üzerine, sözleşme eklerinde, bazı hizmetlere ilişkin fiyat farklarının hesabında, yurtiçi fiyat endeksleri ile asgari ücret artış oranından yüksek olanının dikkate alınacağı yönünde değişiklik yapıldığı bilgisi denetim ekibine aktarılmıştır. Bedeli parça başı hesaplanan çamaşırhane, yemek hizmetleri ve atık yönetimi gibi hizmetlerde fiyatlamaya esas parçaların maliyetinin sadece belli kısmını oluşturan asgari ücretin fiyat farkının tek unsuru olarak dikkate alınması sakıncalıdır. Özellikle TPN ve HBYS gibi teknolojiye dayalı ve ağırlıklı olarak makine ve teçhizatların kullanıldığı, personel giderinin hizmet bedeli içinde az yer kapladığı hizmetler ile temizlik hizmetinde olduğu gibi, malzemeler içinde de ödeme yapılan hizmetlerde kullanılan malzemeler için de asgari ücret oranında fiyat farkı hesaplanması hakkaniyete aykırı olduğu gibi sözleşme taraflarının çıkarlarının dengelenmesi açısından da tutarsızlık arz etmektedir.”