Kitle iletişim araçlarının 1960’lardan sonra hızlı gelişimi ve geniş kitlelere ulaşabilen kapsamı egemen sınıfları bu alanı güçlü bir propaganda aracı olarak kullanmaya ve tanzim etmeye yöneltti. Çünkü bu alanda etki gücünü elinde bulundurmak demek; kitleleri bu araçla manipüle etme, bilinç bulanıklığı yaratmak demekti. Sınıflı toplumlarda basın-yayın, egemen sınıfların en geniş ajitasyon-propaganda aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Chomsky’e göre; kitle iletişim araçlarının gündemlerini siyasal iktidarlar belirler. Egemenler, kitle iletişim araçları üzerinden, toplumsal tartışmaların çerçevesini ve gündemini belirleyerek, karşıt tartışmaları toplumun gündeminden uzaklaştırma yeteneğine sahiptir.
Yığınlara bir fikri, görüşü aktarmada önemli bir rol oynayan basın-yayın alanını devrimci-komünistler sınıf mücadelesinde etkili bir ajitasyon-propaganda olarak kullanmışlardır. Sınıf savaşımında teorik ve pratik çalışma, tek bir çalışmada birleşir: “inceleme, propaganda, örgütleme”. Örgütlenme çalışmasında propaganda faaliyeti etkili bir silahtır. Devrimci propaganda faaliyetini gerçekleştirmede kullanılan etkili araçlardan biri de devrimci yayın organlarıdır.
Egemenlerin özellikle içinden geçtiğimiz süreçte muhalif basına dönük saldırılarının temelinde yatan neden; kitlelere gerçeklerin taşınmasına set çekmek, şovenizm zehrini kapsamlı bir biçimde onlara empoze etme ve devrimci dinamiklerle buluşmalarını engellemektir.
OHAL SONRASI MUHALİF BASINA YÖNELİK SALDIRILAR
OHAL sonrası yüzlerce basın-yayın kuruluşu kapatılmış yine yüzlerce gazeteci tutuklanmıştır. Basına yönelik kapatma, tutuklamalar ilk olmamakla birlikte OHAL’in ilan edildiği Temmuz 2016’dan sonra boyutlandığını görüyoruz. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın (TGS) verilerine göre OHAL sonrası tutuklanan gazeteci sayısı 145’tir. Çağdaş Gazeteciler Sendikası ise toplamda tutsak gazeteci sayısını 158 olarak ifade ediyor.
Özgür Gazeteciler İnisiyatifi’nin (ÖGİ) Mart ayını kapsayan ihlaller raporuna göre bu ayda 41 gazeteci gözaltına alındı, 2 gazeteci tutuklandı, 3 gazeteci hakkında dava açıldı, 83 gazeteci yargılandı, 30 gazeteciye toplam 178 yıl 4 ay hapis cezası verildi, 1 gazete ve 1 matbaaya kayyım atandı, 1 gazetecinin bazı köşe yazıları sansürlendi, 1 dizi yayınlanmadan sansürlendi, internet RTÜK’ün denetimine girdi, 1 gazete 12 kez BTK tarafından engellendi.
27 Mart gece saatlerinde Özgürlükçü Demokrasi gazetesine ve gazetenin basıldığı Gün Matbaası’na baskın düzenleyen polis matbaa ve gazete çalışanlarını gözaltına alarak bu kurumlara kayyum atadı. Matbaaya kayyum atanması ve çalışanlarının gözaltına alınmasının ardından burada basılan ve Türkiye’nin tek Kürtçe yayın yapan günlük gazetesi olan Welat da basılamaz duruma getirildi. Farklı bir konseptle gelişen bu saldırıların devrimci-demokrat yurtsever basına dönük en geniş saldırı dalgasının habercisi olacağını öngörmek mümkün. Kürtçe yayın yapan tek günlük gazete olan Welat’ın basımının yasaklanması Kürt diline ve kültürüne yönelik düşmanlığının göstergesidir.
KİTLE İLETİŞİM ARAÇLARINI BİLİNÇLİ VE ETKİLİ KULLANMA
Ülkemizde kitle iletişim araçlarının gelişimi ve günümüzdeki işlevselliği Kuzey Afrika ve Arap coğrafyasındaki halk hareketleri ve Gezi İsyanı gibi süreçlerde karşımıza çıktı. Öyle ki sosyal-medya üzerinden yığınların birbirleriyle iletişime geçtiği, eylemlerin haber ve duyurularının bu alanlar üzerinden hızlıca yayıldığını gördük. Bilgiye erişimin “anlık” olduğu sosyal-medya interaktif olma yönüyle gençler başta olmak üzere her kesimden milyonlarca insanın bilgi ve haberlere ulaşmada kullandığı önemli bir alan. Devrimci, muhalif basın da günlük haber, güncel makaleler ile kitlelere buradan “anlık” sesleniyor.
Basılı yayına nazaran dijital-medyada haberler, güncel gelişmeler daha hızlı yayılabiliyor. Bu avantajı etkili bir A/P çalışmasıyla birleştirmek, kitlelerin devlet ile arasındaki çelişkilerini her alanda olduğu gibi buradan da teşhir etmek önemlidir.
Kitlelerin söz ve ifade özgürlüğünün engellenmesi, kadın cinayetleri, çocuk istismarı, yoksulluk ve sömürü, Kürt ulusu üzerindeki imha, inkar ve baskıyı sayfalarına taşıyarak, gerçeğin sesini tüm sansür ve engellemelere rağmen kitlelere ulaştıran devrimci-demokrat yurtsever basına karşı geliştirilen “susturma”, “kötürüm bırakma” “alan bırkamama” politikalarına karşı en geniş ve yaratıcı ajitasyon-propaganda faaliyetleri hayata geçirmeli, olası engellemelere ve kapatılmalara karşı emekçi yığınlara gerçekleri ulaştırmada ısrarlı ve kararlı olmalıyız. Devrimci basına yönelik saldırıların kapsamlı olduğunu bilince çıkarmalı, tüm devrimci-demokrat yayınları sahiplenmeli dayanışmayı yükseltmeliyiz.