Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Samandağ Şube ve Yeniden İnşa Platformu’nun ortaklaşması ile alternatif bir Evvel Temmuz Festivali örgütlendi. 3 gün boyunca süren festivalde çocuk şenliği, depremde ve mücadelede yitirilenler için anma etkinliği ve panel düzenlendi.
İlk gün düzenlenen çocuk şenliği, çocukların üzerindeki depremin ve sonraki sürecin oluşturduğu olumsuz etkilerin bir nebze de olsa kırılmasına sebep oldu. Kuşalanı Mahallesinde örgütlenen şenlikte çeşitli oyun ve sunumlarla çocukların yaşadıkları travma birkaç saatliğine yerini neşeye bıraktı.
Festivalin 2.gününde Gülbahar Halk Korosu ve halk sanatçısı Pınar Aydınlar’ın katılımlarıyla anma etkinliği düzenlendi. Türküler ve Arapça şarkılarla ilerleyen programa kitle zılgıt ve alkışlarla eşlik etti. Depremden en çok etkilenen kentler arasında olan Samandağ’da halkın bütün zorluklara rağmen kendi festivaline sahip çıkması şehrin yeniden ayağa kalkması için bir umut oldu.
Festivalin son gününde örgütlenen panelde ise “Deprem Sonrası İnsan Hakları, Katliamlar Tarihinde Alevilik, Örgütlenme, Deprem Sonrası Yeniden İnşa” gibi konular çerçevesinde gerçekleşti. İHD Maraş Şube Başkanı Selçuk Delibaş, PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe ve Yeniden İnşa Platformu temsilcisi panelde sunum yaptı.
YENİDEN İNŞAYA OMUZ VERELİM
Yeniden İnşa Platformu temsilcisi Özge Uysal konuşmasına depremde yaşamını yitirilenleri anarak başladı. Depremin ilk gününden itibaren Samandağ halkının devlet tarafından yalnız bırakıldığını söyleyen Uysal, bu süreçte halkın dayanışma örnekleri sergilediğini belirtti. Depremin ilk günlerinden itibaren birçok sorunla karşılaştıklarını belirterek bu sorunların nasıl katlanarak büyüdüğünü ve yeni sorunlara evrildiğini açıkladı. Dayanışma göstererek evini açan depremzedelere su faturalarının geldiğini, halen devam eden asbest sorununa dikkat çekildi. Uysal, Samandağ halkının üretim alanlarından uzaklaştırılmak istendiği, tarlalarına ve evlerine yakın yerlere çadır kurmanın engellendiği belirterek çadır kentlere mahkûm edildiğini söyledi. “Bu süreçte moloz dökümlerine karşı tepki vermeye, depremle oluşan hak ihlallerine karşı hukuki destek sağlamaya çalıştık” diyen Uysal, kurdukları platformla ortaya çıkan çelişkilere karşı örgütlenmenin yollarını açtıklarını belirtti. “ ‘Yeniden İnşa’dan anladığımız, bir bütün yeniden inşa: Yani sosyal, kültürel, mimari…” diyerek yeniden inşa sürecine omuz verme, örgütlenme çağrısı yaparak sözlerini sonlandırdı.
TEK ÇARE HALK ÖRGÜTLÜLÜĞÜ
İHD Maraş Şube Başkanı Selçuk Delibaş tek çarenin halk örgütlülüklerinde olduğuna vurgu yaptı. Örnek olarak Alevilerin kapılarına “X (Çarpı)” işareti koyanların Alevlerin rahat uyumasına dahi engel olduğunu söyleyen Delibaş, buna karşı PSAKD, İHD gibi demokratik kitle örgütlerinde örgütlenmenin ve özsavunma yapmanın önemine değindi. Bunun gibi faşist saldırılardan devletin sorumlu olması, ilgilenmesi gerektiğini belirterek mevcut sistemin buna uygun olmadığını söyledi. Delibaş örgütlenmeye vurgu yaparak şunları söyledi: “Egemenler ‘Yaptım, var mı diyeceğin?’ diyor. Buna cevap halktan gelmeli. Buna cevabımız örgütlenerek ‘Var’ olmalı.” dedi.
KATLİAMCI ZİHNİYETLE HESAPLAŞMA
PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe Sivas Katliamı sanıklarının tek tek bırakılmasına tepki gösterirken esas olanın katliamcı zihniyetle hesaplaşmak olduğunu vurguladı.
Erçe konuşmasında “Devlet bunun neresindeydi? Esas olan bu. Biz örneğin Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin, Pir Sultan Abdal’ın (…) katillerini aramaya kalkarsak bulamayız. Ama bunları katleden zihniyeti açığa çıkarmaya kalktığımızda aslında varacağımız adres bize neyle hesaplaşmamız formülünü, reçetesini sunar. Biz aslında neyle, kimle hesaplaşmalıyız? Bugünlerde Sivas katillerinin cezaevinden çıkartılacakları, affedilecekleri haberleri geliyor. Yaparlar mı? Yaparlar. Yaptılar mı? Yaptılar. Daha önce elinde benzin bidonuyla fotoğrafı olan Ahmet Dedelerini cumhurbaşkanlığı affıyla serbest bıraktılar. Şu an adreslerini bildiğimiz 3 katil kırmızı bültenle aranıyor.” dedi. Katillerin yakalanmasının önemli olduğunu vurgulayan Erçe, bunun planlayanların ve arka planda kim olduğunun bilinmesinin daha önemli olduğunu söyledi.
ÖRGÜTLENME ZORUNLULUĞU
Ortak vurgunun örgütlenme zorunluluğu ekseninde oldu. Böylesi bir süreçte halkın kurtuluşunun kendi ellerinde olduğunun altı çizilirken değiştirme gücünün de ancak dayanışma ve örgütlenme ile açığa çıkarılabileceği ortaya kondu.
(SAMANDAĞ)