Kıdem tazminatı da dahil işçi sınıfının en temel haklarına yönelik saldırılar arayı açmadan bir kez daha raftan indirildi. Kılık değiştirse de öz aynı kalan saldırı ve sömürü programının kademe kademe yaşama geçirilmesi hedefleniyor. Saldırı ataklarının sıklığı, kapsamı ve zamanlaması ise içinden geçtiğimiz ekonomik ve siyasi kriz koşullarıyla doğrudan ilişkilidir. İşçilerin yararına olduğu söylenen gerekçelerin arkasına gizlemeye çalışılan saldırılar tesadüf etmeyecek şekilde yaşanan her büyük depremin ardından gündeme getiriliyor. İhmal edilmeyen tek şey “felaketlerin” çoklu fırsata çevrilmesidir. Mezarda “Emeklilik Yasası” gibi işçi sınıfının temek hak ve kazanımlarına yönelik saldırılar da bir kez daha kriz, salgın ve deprem koşullarında devreye sokulmuştur.
KILIK DEĞİŞTİRSE DE ÖZÜ AYNI KALIYOR!
Haziran ayında kısaca adı “TES” olan ve işçilere “ek gelir” vaat eden saldırı yasası bugünde “işsizliğin azaltılması”, “istihdamın arttırılması” ve “işçinin korunması” yalanıyla yasalaştırılmaya çalışılmaktadır. İşçi ve emekçilerin çalışma yaşamı, sendikal hakları, iş güvencesi, emeklilik ve kıdem tazminatı hakkı da dahil tüm kazanımlarını hedefleyen saldırının kapsamı kademe kademe yaşama geçirilecek şekilde yeniden tasarlanmıştır. İşçi sınıfının kıdem tazminatı hakkının gasp edilmek istenmesi karşısında ölçülemeyen tepkisi hâkim sınıfları saldırının kapsamını daraltmaya, kademeli şekilde yaşama geçirmeye mecbur bırakmıştır.
Kovit-19 salgını ve ekonomik kriz koşullarında kârı korumanın yolunun emeği ucuz ve güvencesiz hale getirmekte görülmüş, kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin ve telafi çalışması gibi esnek uygulamalar yaşama geçirilmişti. İş gücünü daha da ucuz ve güvencesiz hale getirecek saldırılar her fırsatta ileriye götürülmeye çalışılmaktadır. Bugün de salgınla boyutlanan krizin işçi ve emekçilere çıkarılan faturayla yetinmeden saldırılar kademeli olarak devam etmektedir. İşçi sınıfının temel hak ve kazanımlarına yönelen saldırıyı bu aşamada üç başlık altında toplayabiliriz. Nereden başlarsak başlayalım işçilerin yararına olduğu söylenen gerekçelerin tümü komprador sermayenin, patronların sınıfsal çıkarlarına hizmet etmektedir.
-I-
25 yaş altı ve 50 yaş üstü işçilerden “başlayarak” güvencesiz çalışma tüm sınıfa doğru genişletilmek istenmektedir. İşçi sınıfının yüzde 34’lük kesimini oluşturan 25 yaş altı ve 50 yaş üstü çalışanlar için “iki yıl süreyle” belirli süreli çalışma kıdem ve ihbar tazminatı da dahil hiçbir hak oluşturmadan kural haline getirilmektedir. Kriz ve salgın koşulları fırsata çevrilerek işsizliğin ve iş arayışının yoğunlaştığı dönemler belirli süreli iş sözleşmesi yapmanın önü açılmaktadır. İşsizliği azaltmak, istihdam yaratmak başvurulan temel argümandır. Özellikle işsizliğin ve genç işsizliğin ulaştığı boyut bu türden yollara başvurmaya zorunlu bırakmaktadır. İşsizlik ve geleceksizlik çıkmazında boğulan halk gençliğine tutunacağı saman çöpü atmaktan farksız olan istihdam yalanı sömürünün gelecekteki koşullarının hazırlanmasından başka bir şey değildir. Kolaylaştırılan istihdam değil işten atmalar olacaktır. Lise, meslek lisesi ve üniversite öğrencilerini bekleyen gelecek ucuz ve esnek çalışmanın, güvencesizliğin kural haline getirilmesidir. Belirli süreli sözleşmelerle çalıştırıldıkları için kıdem ve ihbar tazminatı hakkı ellerinden alınacaktır. İşten çıkarılmış sayılmayacakları için işsizlik fonundan yararlanma olanağı da kalmayacaktır. İşçi sınıfının örgütlenme, sendikalaşma, bir araya gelme imkanı fiilen ortadan kaldırılacaktır.
-II-
Emeklilik hakkı kullanamaz hale getirilecektir. Emekli olabilmek için imkansızı başarmanın tek yolu 25 ile 50 yaş arası kesintisiz biçimde çalışmadır. Ucuz ve esnek çalışmanın tüm sınıfa doğru genişlediği, güvencesizliğin kural haline geldiği koşullarda kesintisiz bir işte çalışmak sadece hayaldir. İşgücüne yeni dahil olmuş genç işçilerin en başından en temel sosyal hakkı olan emekliliği imkânsız hale getirilmektedir. Genç işçiler 25 yaşına kadar emeklilik sistemine dahil edilmeden çalıştırılacak, 50 yaşına basanlar kapı dışarı edilecektir. Mezarda Emeklilik Yasası’yla emeklilik hakkı gasp edilen Emeklilikte Yaşa Takılanların mağduriyeti de bu saldırılarla kalıcılaşacaktır. Belirli süreli sözleşmeler güvencesizliği sürekli olarak arttıracaktır. Böylelikle EYT’lilerin, emeklilik hakkı gasp edilen 25 yaş altı, 50 yaş üstü kesimlerin belirli süreli sözleşmelerle çalışmaya rıza göstermeleri, “işsiz kalmamak” için güvencesiz çalışmaya mecbur bırakılmaları sağlanacaktır. İşçi sınıfının üçte birini oluşturan 25 altı ve 50 yaş üstü işçiler ucuz ve esnek çalışmanın, sömürü ağının içine atılmaktadır. Hakları gasp edilmiş işçi sınıfı her türlü maliyetinden ve yükten kurtarılmış komprador sermayeye altın tepsiyle sunularak kullan at işçiliğinin kapısı aralanacaktır.
-III-
Kayıt dışı çalıştırma benzerine rastlanmayacak şekilde meşrulaştırılıyor. İstihdamı kayıt altına almaya yönelik düzenlenen “kampanyalar” kayıt dışı çalışmanın meşrulaştırılmasıyla sonlanmıştır. Kayıt dışı istidam geriye dönük tüm ceza ve yükten kurtarılarak “teşvik” edilecektir. Patronlara kayıt dışı istihdamı kayıt altına almanın, meşrulaştırmanın kaynağı olarak ise İşsizlik Fonu gösterilmektedir. 2021 yılı bütçe teklifinde çeşitli vergi indirimleri, muafiyet ve istisnaları ile vergi ertelemelerine ayırılan pay 230.8 Milyar TL tutarındadır. İşçilerin hakları durmadan küçülürken patronlara verilen teşviklerin kapsamı sürekli genişlemektedir.
SALDIRILAR GÜVENCESİZLİĞİ KALICILAŞTIRMAYA DÖNÜKTÜR!
Güvencesiz çalışma saldırı yasasıyla belirlenmiş yaş gurupları üzerinden olandan daha fazla yaygınlaştırılacaktır. Kıdem tazminatı hakkının gasp edilmesi de 25 Yaş altı ve 50 yaş üstü işçilerden başlayarak kesintisiz çalışma hayali “kurdurulacak” işçilere doğru genişleyecektir. Saldırıya manevra kazandırmanın yolu sınıfı bölmekten geçmektedir. Yine saldırının topyekün yöneltilmesi yerine sınıfın belli bir kesimi hedeflenmektedir. Hâkim sınıflar sınıfın haklarını ve kazanımlarını hedefleyen saldırının üzerine tüy dikerek, incelikle yeniden planlamaktadır. Sınıfın tümünü karşısına almaktan kaçınarak kıdem tazminatı hakkına sahip olanların oranını daraltmıştır. Böyle yaparak saldırıya karşı gelişecek mücadele sınırlandırılmaya, potansiyeli daraltılmaya çalışmaktadır. Saldırıyla sınıfın elinde kalan son kazanımları çekip almaya yönelik gedik açılmaya çalışıldığı açıktır. Bu gedikten ilerleyerek işçi ve emekçi sınıflara doğru saldırıların dizginleri de elden bırakılacaktır.
*Bu yazı Yeni Demokrasi Gazetesi’nin 12 Kasım 2020 tarihli 74. sayısından alınmıştır.