AKP-MHP bloğunun sosyal medyada devlet denetimini ve müdahalesini artırmayı hedeflediği 9 maddelik kanun teklifi yasalaştı. Bu düzenlemede öne çıkan konu, Twitter, Facebook, Youtube gibi sosyal ağ sağlayıcılarına* Türkiye’de temsilcilik bulundurma zorunluluğu oldu. Bu temsilcilikler sayesinde siyasi iktidar, zaten Bilişim Teknoloji Kurumu (BTK) sayesinde erişime engellediği içeriklerin yanında bu içerikleri kimin paylaştığına dair ayrıntılı bilgi edinmeyi hedefliyor. Bu ‘ayrıntılar’, içerik sağlayıcıların** -örneğin Twitter’daki anonim bir kullanıcının- kimliğinin elde edilmesi ile o kişilerin düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında sayılabilecek paylaşımları nedeniyle dahi yargılanmasını olağanlaştıracak. Öyle ki zaten kişilerin IP adresine*** talep hakkı bulunan BTK’nın bu yasayla, sosyal erişim sağlayıcılardan port bilgisi**** de talep edebilmesi mümkün olacak.
Sosyal medya, kitle iletişim araçlarına göre siyasi iktidarın denetiminin en az olduğu alan. Bu nedenle devlet bu alandaki denetimini uzun zamandır artırmaya çalışıyordu. Örneğin Youtube ve Vikipedi uzun süre Türkiye’den erişime kapalıydı. Yine Twitter’ın kapatılması son senelerde daha fazla olmakla birlikte sıklıkla gündeme geldi. AKP, son olarak bu yasa ile birlikte sosyal medya üzerindeki denetimini geliştirmeyi hedefliyor. AKP’nin sosyal medyayı denetimine alma çabaları genel itibariyle Gezi İsyanı sonrasında hız kazandı. 2014 yılında “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un 8. Maddesi kapsamı dışında kalanlar için erişim engeli kararlarının uygulanmasını sağlamak üzere Erişim Sağlayıcılar Birliği (ESB) kuruldu. Bu birlik, BTK’ya bağlı olarak AKP’nin sansür mekanizması oldu. Bu oluşum oluşturulduktan sonra web sitelerine, haberlere, üretilen çeşitli içeriklere; bütün URL adreslerine erişim engeli getirme görevini üstlendi hatta hemen hemen bütün görevi bu oldu.
Kitle iletişim araçları ve sosyal medyadaki denetimin siyasi iktidarın halk üzerindeki gücünü artırdığı düşünüldüğünde, AKP’nin sansür ile olan ilişkisi de anlaşılmaktadır. AKP, yönetmedeki krizleri derinleştikçe sosyal medya ve kitle iletişim araçları üzerindeki denetimini artırmak istiyor. Son dönemde RTÜK’ün TV haberlerindeki “yorum yapma yasağı” tartışmaları da bununla ilgilidir. AKP, yoksul halkın öfkesinin hedefi olmaya devam ederken sansür yasaları ile faşist TC devletinin sahnesindeki son perdesini sansür yasalarıyla oynuyor.
Sosyal medyada kullanıcılar gerçek hayattaki tepki ve beklentilerini ortaya koymaktadır. Sosyal medya aynı zamanda toplumsal olaylarda haberleşme aracı olarak da kullanılmaktadır. Örneğin pandemi döneminde devletin izlediği politikalara yönelik sosyal medyada tepki yağdı. Bu tepkinin kaynağının gerçek hayat olduğu düşünüldüğünde bir zaman sonra tepkinin yansıyacağı yer de sokaklar olacaktır. Sosyal medyayı kapatmak ya da engellemek, “ses” çıkarmak için kullanılan sokakların şimdilerde “ses” çıkarmak için kullanılan online ayağını tutmaktır. Bu nedenle artan ve biriken sınıfsal tepkilerin, ortaya konulabileceği alanları yok etmek iktidarlar için önemlidir. Bizim için de bu alanları somut mücadeleye hizmet edecek şekilde etkin bir biçimde kullanmak önemlidir.
Topyekün bir saldırı furyasında insanların ortak tepki geliştirmesinin önüne sansürle geçilmek istenmektedir. Ortak tepkinin azalması; iletişim kanalları da daralacağı için insanları daha da yalnızlaştırabilir. Yalnızlaştırmak ise hâkim sınıflar ve onların temsilcilerinin en büyük silahlarındandır.
Halkın sınıfsal tepkilerini engellemek egemenlerin kâğıttan korku imparatorluğunu devam ettirmek istemelerinin bir sonucudur. Fakat dünyada yoksulluk bir çığ gibi büyümekte; isyanlar patlak vermekte; Beyrut’tan fırlatılan taş birkaç saat sonra bize de görünmektedir.
Gerçeklerin daima ortaya çıkmak gibi devrimci bir yanı olduğunu unutmamak gerekir bu gerçeklerin önüne geçebilecek her türlü perdeyi kaldırmanın da…
* Sosyal ağ sağlayıcı kavramı yeni yasa değişikliğiyle kabul edildi. Günlük ziyaretçi sayısı bir milyon üzerinde olan yer sağlayıcılar bu kapsamda sosyal ağ sağlayıcı olarak kabul edilecek.
Yer sağlayıcı ise hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişilerdir. Örneğin; Facebook ya da küçük çaplı forum siteleri yer sağlayıcıdır.
** İçerik sağlayıcı; internet ortamında kullanıcılara sunulan her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri ifade etmektedir. Örneğin; sosyal medyada paylaşımda bulunan bir kişi içerik üreticisi kabul edilir.
*** IP (İnternet Protokolü) adresi, bir bilgisayar ağında iletişim için internet teknolojisini kullanan bir aygıtın belirleyici numarasıdır.
**** Port, yazılım kavramı olarak bilgisayarlara verilen IP adresi üzerinde tanımlanan soyut bağlantı noktalarıdır.