“Ölümle ‘sona eren’, yaşamın kendisidir; anlamı değil:
Öyle yaşamlar vardır –olmuştur ve yeniden olabilir-
ki, asıl anlamlarını ölümden sonra yaşarlar –
ve yaşatırlar.”
Oruç Aruoba
Ömürlerinin her anını devrimci olarak yaşamış yoldaşlarımız şimdi ölümleriyle bize yaşamayı öğretiyorlar. Yaşamlarıyla ölümsüzlüğün formülünü yarattılar. Bedenleri bir düşüncenin temsilcisi olan yoldaşlarımız, davalarını bedenlerinin ölümünden sonra da yaşatacaklardır.
Mehmet Ali Kasırga yoldaş kafamızı nereye çevirsek orada olan atik ve girişken bir devrimciydi. Gezi’de, Soma’da, 1 Mayıslarda, Kobanê sınırında, üniversitelerde, mahallelerde, şantiyelerde, Berkin’in hesabını sorarken düşmanın tam karşısındaki devrimciydi. O sokakları aydınlatırken peşinden koştuk. Güven duygusunu tanıştığımız anda hissetmiştim. Beraber geçtiğimiz yollar, onunlayken daha kolay yürünüyormuş gibi gelirdi. Sokak eylemlerinde dilden dile anlatılan bir irade örneği olmuştur. Gençlerin ilham aldığı ve ortaya koyduğu tavırları etkilemiştir. Ardınızdayken hata yapma lüksünüz vardı, iki insan kadar düşünür ve on insan kadar faaliyet gösterirdi. Yoldaşın çektiği, Şehit Bedreddin Akdeniz’in Kobane sınır nöbetinde baraka yaptığı bir fotoğraf var; bulunduğu her yeri komünal yaşam alanı haline getirme gayesinde olan, insan ilişkilerini bu şekilde kuran bir devrimciydi. Yazdığı vasiyette de bununla ilgili birçok cümle görebilirsiniz. Yaptıkları, anlattıklarının destekleyicisidir. Buralarda duramayacağını, özgürleşmek ve özgürleştirmek için gideceğini hepimiz biliyorduk. Yoldaş, “Kasırga Taburu üyesi” bilinciyle kendi devrimini yaşadı. Herkesin onunla çok güldüğü bir anısı vardır, benim de var: Ortada gülünecek hiçbir şey yokken 10 dakika boyunca kahkahalarla güldük, nefes daralmaları ve kalp sıkışmalarıyla kahkahalarımızı anca dizginleyebildik. Dünyanın her yerinde Hopa Hemşin horonunu tepebilir ve teptirtebilirdi. Benim öğrenmem biraz uzun sürmüştü ama diğer yoldaşlarımız hemen organize olup uçsuz bucaksız bir horon macerasına atılmışlardı. İnsanlara farklı bakış açıları, farklı kültürler kazandırmayı seviyordu. Bizi yeterince güldürmüştü ve güldürmek istediği başka çocuklar vardı. Kobane’den Dersim’e anlatılacak bir miras bıraktı.
Mercanlar’da şehit düşen altı Halk Savaşçısının birbirine olan bağlılıklarıyla bağlanmalı, geri adım atmama kararlılığında olmalıyız. Biz devrim sabahına hazırlanırken şafaktan önce düşenlerin silahını kuşanmalıyız. Altı Halk Savaşçısının, Atakan Mahir ve yoldaşlarının, DKP/BÖG savaşçısı Barış Mustafa Kalafat (Mehmet Ali Kasırga) yoldaşın Dersim topraklarında bıraktığı izleri görmeli ve takip etmeliyiz.
Bu dünyada yaşadığın için teşekkür ederim yoldaş!
Dersim Şehitleri Ölümsüzdür!
(Bir Partizan okuru)