Rusya-Kuzey Kore “Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması” ve Derinleşen Kamplaşma

Rusya Devlet Başkanı Putin’in 24 yıl sonra ilk kez Kuzey Kore’ye giderek gerçekleştirdiği ziyarette iki ülke arasındaki askeri ve ekonomik ilişkileri geliştirecek anlaşmalara imza atıldı. Dünyadan tamamen tecrit haldeki Kuzey Kore ile Ukrayna işgali nedeni ile ciddi yaptırımlarla boğuşan Rusya arasında gerçekleşen “Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşmasının” emperyalist hegemonya dalaşında yeni bir dönemece işaret ettiği söylenebilir.

Anlaşmanın askeri ve ekonomik içeriği her iki ülke özgülünde devam eden çeşitli yaptırımların gölgesinde şekillendi. Bölgesel savaşlar ve işgallerle devam eden emperyalistler arası kamplaşma ve kutuplaşmanın derinleştiği bir süreçte Rusya ve Kuzey Kore arasında gerçekleşen stratejik anlaşma emperyalistler arası gerginliği kabartıyor. ABD önderliğindeki Batılı emperyalistler tarafından en rahatsızlık verici boyutu kuşkusuz “Soğuk Savaş” döneminde var olan ve Sovyet Sosyal Emperyalizminin yıkılışı sonrası dağılan karşıt kamplaşmanın yeniden canlanması tehlikesidir. Kuşkusuz emperyalist hegemonya savaşında Rusya’nın Kuzey Kore çıkartması bu değerlendirmeyi tek başına güçlendirecek bir hamle değildir. Nitekim hemen devamında Putin’in 2 günlük Vietnam ziyaretini de bu kapsamda okumak, Rusya’nın saflaşmayı derinleştirmek ve kendi gücünü tesis etmek amacıyla ittifakları güçlendirme hamlesi olarak ele almak daha verimli değerlendirmelere yol açacaktır. Nitekim Rusya, Kuzey Kore ile gerçekleştirilen anlaşmaları “Stratejik Kapsamlı Ortaklık” olarak tanımlasa da Putin’in Vietnam ziyareti sonrası açıklamalarında her iki ülke ile ilişkilerin “Sovyetler” dönemine dayandığı ve bu ilişkilerin yeniden güçlendirilmesi yönünde atılan adımlar olduğunu vurguladı. Kuzey Kore lideri Kim Jong Yung ise anlaşmayı “Pakt” olarak tanımlayarak, daha önce ifade ettiği “Washington”la karşı karşıya kalan ülkelerle ilişkiyi geliştirmeyi amaçlayan düşüncelerinin ilk adımını gerçekleştirmiş oldu.

Rusya’nın gerek Vietnam gerekse de Kuzey Kore ile gerçekleştirdiği anlaşmalarda öne çıkan en önemli nokta “savunma ve güvenlikte iş birliğini güçlendirme” olmuştur. Özellikle Kuzey Kore ile gerçekleştirilen “Kapsamlı Stratejik Ortaklık” anlaşmasının tam metninde, iki ülkeden birinin işgal edilme veya savaş durumuna itilmesi durumunda, diğerinin “askeri ve diğer yardımları” sağlamak için “gecikmeden elindeki tüm araçları” kullanması gerektiği ifade ediliyor.  Bu anlaşmanın halihazırda devam eden Rusya-Ukrayna savaşında sahaya nasıl yansıyacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Ancak NATO üyesi ülkelerin temmuz ayında Ukrayna’ya destek amaçlı “F-16 ve uzun menzilli füze” verileceğinin açıklamalarının ertesinde caydırıcı bir hamle oluşturma çabası içeriyor. Görüşme sırasında Kim Yong Jun’un Ukrayna’ya karşı Rusya’ya tam desteğini defalarca vurgulaması, var olan anlaşmanın Ukrayna-Rusya savaşında sahaya yansıma olasılığını güçlendirmektedir.

Anlaşma Batılı emperyalistlere karşı Rus emperyalizminin elini güçlendirirken, Kuzey Kore’de özellikle yaptırımlara konu olan askeri-teknik-teknolojik ürünlerin teminini Rusya üzerinden tedarik etmesinin önünü açmış oldu. Böylece iki ülke arasında ticari ağın güçlenmesi tıkanmaları da giderecektir. Bu anlaşma kazan-kazan anlaşmasıdır. Emperyalistler ve uşaklarının saflaşmasında gerilimi tırmandıracak özelliklere gebedir. Batılı emperyalistler şimdilik “endişelerini” ifade etmekle yetinirken, özellikle Asya Pasifik’te şekillenen konumlanışlarını da etkileyebilecek boyutta yaşanan “ortaklık anlaşmasına” karşı bölgedeki müttefikleri Güney Kore ve Japonya ile çalışmaları geliştirmeye devam edeceklerini ifade ettiler. Bununla birlikte anlaşmanın hemen ertesinde ABD’ye ait nükleer güçle çalışan bir savaş gemisi Güney Kore ve Japonya orduları tarafından gerçekleştirilecek olan ortak askeri tatbikata dahil olmak üzere Güney Kore’deki Busan Limanı’na geldi. Bölgede ise ilk karşı tepki Güney Kore’den geldi. Güney Kore yönetimi Rusya’nın bu tutumuna karşı Ukrayna’ya hava savunma sistemleri de dahil olmak üzere “ölümcül silah tedarik” edebileceklerini belirtti. Güney Kore’nin bu çıkışı sonrası açıklama yapan Putin, Güney Kore’nin bu kararla büyük bir hata yapacağını, Ukrayna’ya mühimmatı tedarik ettiği durumda “Rusya’nın Güney Kore’nin mevcut yönetimini memnun etmeyecek kararlar alacağını” açıkladı.

NÜKLEER SİLAHLANMA ARTACAK MI?

Kuzey Kore ile Rusya arasında gerçekleşen anlaşmanın emperyalistler arası dengeleri etkileyeceği diğer alan ise “Nükleer Silahlanma” yarışı olacaktır. Özellikle nükleer savaş tamtamlarının çalındığı koşullarda nükleer silahlanmada etkin olan iki ülkenin güç birliğinin “Batı emperyalistlerini” tedirgin edeceği açıktır. Bununla birlikte var olan anlaşmanın Kuzey Kore açısından uygulanan uluslararası yaptırımlara da darbe vuracak içeriği mevcuttur. Anlaşma ile Rusya, Kuzey Kore’den “iş gücü” transfer edebilecek. Özellikle Ukrayna savaşı nedeniyle “azalan iş gücü”nü tamamlayabilmek amacıyla Rusya’nın Kuzey Kore’yi bir “iş gücü” havuzu olarak görme durumu mevcut. Ancak Kuzey Kore vatandaşlarının yurt dışında çalışmaları “BM Güvenlik Konseyi Kararı” ile yasaklanmış durumda. Bununla birlikte başta petrol ihracatı olmak üzere Kuzey Kore’ye birçok yaptırımın devam ettiği koşullarda Rusya açısından aynı zamanda BM kararlarına uymamama durumu söz konusu olmaktadır.

ANTİ EMPERYALİST MÜCADELEYİ BÜYÜT

Bölgesel savaşlar, ekonomik savaşlar vb. ile süregelen emperyalistler arası saflaşmanın daha büyük kamplaşmalara doğru evrildiği süreç yaşanmaya devam ediyor. Şimdilik daha kapsamlı çatışmaların gerçekleşme olasılığı zayıflığını koruyor ancak tüm adımlar olası büyük çatışmaya hazırlık içeriyor. Dünyayı ve insanlığı yok oluşa sürükleyecek olan büyük bir savaşın hazırlıkları tüm emperyalistler ve uşakları tarafından gün gün büyüyerek ilerliyor. Daha fazla kâr, daha fazla sömürü, dünyanın yeniden bölüşümü uğruna mevcut hegemonya savaşını geri dönüşü olmayan bir savaşa doğru sürükleyen emperyalistlerin hiçbir ittifakında, anlaşmalarında insanlık adına bir yarar yoktur. Daha fazla zenginleşmek, daha büyük hâkimiyet uğruna öldürmek ve yok etmek emperyalizmin doğasında vardır. Enternasyonal proletarya ve dünyanın ezilen halklarının kanı ve canı üzerinden şekillenen bu hegemonya savaşına karşı kurtuluşun tek adresi gerçek ve tutarlı bir anti emperyalist mücadelenin büyütülmesi olacaktır. Emperyalistlerin dünyanın yeniden bölüşümü uğruna hazırlandıkları hegemonya savaşına karşı halkların kurtuluş mücadelesinin daha güçlü bir şekilde büyütülmesi gerekmektedir. Emperyalistlerin ve uşaklarının bize vereceği bir gelecek yoktur ama mücadelenin kazandıracağı büyük ve özgür bir dünya vardır.