Eylül, Ekim ve Kasım aylarında Nubar, Özgür, Muharrem, Deniz, Rosa ve Asmin yoldaşların düşmanı kıskandıran büyük direnişleriyle sarsıldık, öğrendik, güçlenip, kinlendik. Her kaybımızda olduğu gibi bir kere daha bize bıraktıkları mücadele bayrağını ellerimize alarak baharlara hazırlanmalıyız.
Proletarya Partisi 1978 yılında gerçekleştirdiği I. Konferansı’nda aldığı kararla Ocak ayının son haftasını “Devrim ve Komünizm Şehitlerini Anma Haftası” olarak ilan etmişti. O günden bu yana Ocak ayının son haftası, devrim ve komünizm davasında toprağa tohum, sabaha güneş olanlarımızı en yüce duygularla andığımız bir haftadır. Bu hafta dolayısıyla Türkiye proletaryasının ve dünya komünist hareketinin ışıklarını tüm coşkumuzla anıyor bu haftayı devrimci bir bilinçle örgütlemeye çalışıyoruz. 2021 yılı Ocak ayını ise Nubar, Rosa, Özgür, Asmin, Deniz ve Muharrem yoldaşın bilinç ve inançla yoğrulmuş devrimci iddialarından ve direnişlerinden aldığımız güçle karşılıyoruz.
Proleter devrimci kadınlar olarak Eylül ve Ekim ayında kaybettiğimiz Rosa ve Asmin yoldaşların kaybı karşısında çok daha büyük bir isyanla, öfkeyle yüklüyüz. Yiğit yoldaşlarımızın mücadele yaşamından öğrenirken kadın kimliğimizle neler başarabileceğimizi onlarla anlıyor, kavrıyoruz. Bin yıllardır ezilen kimliğimiz sınıflar mücadelesinin hareketi içerisinde şehitlerimizin sarsılmaz inancıyla coşkulandı. Biz kadınlar binlerce yıldır eziliyor, sömürülüyor, hiçleştirilen bir yaşamda ikinci cins olarak ötekileştiriliyorken verdiğimiz büyük mücadelelerle ilerliyor, gelişiyoruz. Bu gelişim ve ilerleme şehitlerimizin kanıyla suladığı toprakta filizlenip, yükseliyor. Bizi “kadın dediğin” cümleleriyle başlayıp edilgen, yumuşak huylu, nazik, kırılgan vb. sözcüklerle tanımlayan kimliği, “kadın kutsaldır” sözcükleriyle süsleyerek sömüren burjuva feodal kültürü ve tüm değer yargılarını parçalayarak sabahlara güneş olma bilincine ulaşıyor, çok daha yüksek bir kavrayışla proleter devrimci sınıf bilincimize içerikli kadın bilincimizle görevlerimize sarılıyoruz.
KADINLARIN SAVAŞMAK İÇİN HERKESTEN ÇOK NEDENİ VAR!
Ocak ayı vesilesiyle MLM bilimi ile donanmış kadınların şehitlere borçlu olduğu güncel görevlerini ve sorumluluklarını derinlemesine incelemeye ihtiyacı olduğu bilinciyle hareket etmeliyiz. Devrim ve komünizm şehitlerini andığımız bu günlerde kadınların çok çeşitli sorunları olduğu sistemin kriziyle birleşen saldırılarla kadınların memnuniyetsizliklerinin arttığı, bu durumun büyük fırtınalara gebe olduğu tarihsel bir süreçten geçiyoruz. 2020 yılını işçi ve emekçilere yönelen saldırılarla, kadınlara erkek egemen cinsiyetçi politikalarıyla yöneldiği ağır bedellerle bitirdik. Cinsiyet eşitsizliğinin her türlü görüngüyle pervasızlaştığı 2020 yılının ilk 10 ayında 453 kadının erkekler tarafından katledildi. Bu yılın Aralık ayında 29 kadın katledildi. İşsizlik, yoksulluk, güvencesiz çalışma, kayıt dışı alanlarda hiçbir güvenlik önlemi alınmayan kölece koşulların kadınlar için yaşamının normali haline getirildiği hâkim sınıfların krizlerinin tüm yükünü halka ödettirmeye çalıştığı bir yıl daha geride kaldı. Bu yükün elbette altında en çok ezilen yine ezilenin ezileni kadınlar oldu.
İşçi ve emekçilerin yaşamını ölümle sıkı sıkıya bağlanırken, kadınların yaşamı ise büyük bunalım ve depresyonların sahasına, ataerkinin savaş arenasına dönüşmüş durumda. Egemenler kendi krizlerinin faturasını işçi ve emekçilerin sırtına yüklerken ucuz işgücü olarak gördüğü kadın ve çocuk emeğini azgınca sömürmektedir. Bir yıllık zaman diliminde kadınların kazanılmış hakları gasp etmek için çok çeşitli girişimlerde bulunan faşist Türk devleti kadınların öfkesinden ne kadar korktuğunu da gizleyememiştir. “İstanbul Sözleşmesi”nin uygulanmadan kaldırılmasından tutalım da “Nafaka Yasası”yla kazanılmış hakların tırpanlanmasına “çocuk istismarının” evlilik kurumuyla önünün yasal olarak açılmasına kadar birçok yasal düzenleme eliyle kadın düşmanı politikalar kadınların mücadeleleriyle geçici de olsa püskürtülmüştür. Bir yanda devletin örgütlü erkek egemen saldırısı dururken diğer yanda kadınlar en yakınındaki yani eşleri, babaları, erkek arkadaşları, kardeşleri ya da hiç tanımadıkları erkekler tarafından öldürüldü. Faşist Türk devletinin tarihinden menkul kadın düşmanı karakteri ile kadınlara yönelik düşmanlığını artırdığı saldırılarla gerilla alanlarında çeşitli asker, polis, bekçi, bürokrat ve diğer görevlileri aracılığıyla taciz, tecavüz, çocuk istismarını tek elden yönettiği bir savaş politikası olarak etkinleştirdiği bu süreçte yüzlerce kadın, çocuk bu saldırıların kurbanı haline getirildi. Yüzlerce işçi emekçi açlık yoksulluk kıskacında işsizim diyerek intihar etti. Bu süreçte işsiz sayısı 25 milyona ulaşmış, kayıt dışı çalışma ayyuka çıkmıştır. Kadınların kayıt dışı çalışması ise 2019 verileriyle 42,1’dir. Covid-19 krizinden en çok etkilenen yine ezilenin ezileni kadınlar olmuştur. 2019’da işgücüne dahil olmayan 28 milyon 411 bin kişinin 20 milyon 241 bini kadındı. 2020’de ise işgücüne dahil olmayan 30 milyon 981 bin olan sayının 21 milyon 534 bini kadın. Yani işgücüne katılamayan kadın sayısı 1 milyon 293 bin arttı. Yükseköğretim mezunu kadın işsizliği 18,8’e ulaştı. 2020 Covid-19 virüsü sonucunda tam zamanlı ve kısmi kısıtlama önlemleri 2,7 milyar işçiyi etkiledi bu oran dünyadaki işgücünün %81’i anlamını taşıyor. Ocak ayı Parti ve Devrim Şehitlerini Anma Haftası dolayısıyla işçilerin emekçilerin ve kadınların azgınca sömürülen halkımızın sorunlarına yoğunlaşalım, kadın yığınlarını Demokratik Halk Devrimi mücadelesinin amansız savaşında örgütleyelim.
Sınıf mücadelesinde devrimin neferlerini anarken onların yaşamlarından, mücadelelerinden öğrenerek, daha yüksek bir bilinçle önümüzdeki Demokratik Halk Devrimi’ni yapma sorumluluğumuzun görevlerini kavramalı, kadınların bu görevler içindeki misyonunu somutlamalıyız. Proleter devrimciliğin birinci kıstasını iyi öğrenmek olduğunun bilinciyle yarına hazırlanmalıyız. Şehitlerimizi geçmişi olmayanın geleceği olmayacağı anlayışıyla anlamalı. Çok yönlü düşünmeden çeşitli ve zorlu görevleri başarılı şekilde yerine getirmeden ilerleme ve gelişmenin mümkün olmayacağını bilerek görevlerimize sarılmalıyız. Onları anmanın ideallerini gerçek kılmak olduğunu, bunun için Türkiye proletaryasının öncü müfrezesi Proletarya Partisi’nin MLM ile donandığını ve BPKD’nin bir ürünü olduğunu, proleter devrimlerin gelişim tarihini kavramanın bugünün zorunluluğu olduğu bilinciyle kadın kitlelerine gidelim. Geleceğe doğru eylemimizin temellerini bunun üzerine kuralım. Şehitlerimiz, sonsuzluğun ateş fitilidirler. Bizimle birlikte yarına kan olacak, can olacaklar.
Varılacak yere kan içinde varılacaktır/Ve zafer artık hiçbir şeyi affetmeyecek kadar tırnakla sökülüp alınacaktır!