RÖPORTAJ | ‘İşçinin Halinden İşçi Anlar, Omuz Omuza Verip Meclise Yürüyelim’

Farklı iş kollarından işçiler ile yeni hazırlanan ve işçilerin kazanılmış haklarını tırpanlayacak olan torba yasa üzerine söyleşi gerçekleştirerek görüşlerini aldık. İşçiler, torba yasadan işçi sınıfının nasıl etkileneceğini ve sendikaların bu konudaki rolü üzerine görüşlerini aktardı.

CEMİL DEMİR (AVCILAR BELEDİYESİ PARK VE BAHÇELER MÜDÜRLÜĞÜ’NDE İŞÇİ): Bu çıkarılmak istenen yasanın çağdaş köleliği yasal hale getirme gayreti olduğunu düşünüyorum ciddi manada insanları köleleştirip işgücünden faydalanıp karın tokluğu ile teselli edip kafa kaldıracak olduğunda ise işsizlikle tehdit ederek bir nevi uyuşturma ve sömürü hareketi.

Çalışanlardan ziyade bu tür yasalar en çok çalışanların ailelerini ve çocuklarını etkiliyor. Çünkü insanca yaşama hakları ellerinden alınmış oluyor ve çoğu ailelerde geçim sıkıntısı yüzünden evin hanımı ve erkek ve ya kız çocuğu fark etmeksizin küçük yaşlarda çocuklar ailesine destek amaçlı çalıştırılmak zorunda kalıyorlar. Bunun dışında insanların çoğu geçim sıkıntısını aşamadıkları için yasa dışı yollarla kazanç sağlamanın yollarını aramak zorunda kalıyorlar yani sonuç olarak ülkede yaşayan  kan emici bir kesimi rahat ettirmek adına toplumu büyük felaketlerin eşiğine attığını düşünüyorum.

Sendikaların tamamının bu konuda vermiş oldukları tepkiyi ben şark kurnazlığı olarak görüyorum yani Anadolu tabiriyle “tavşana kaç tazıya tut” anlayışı olarak görüyorum. Ekranlarda hepsi bir araya gelmiş işçiye ve kamuoyuna birlik mesajı veriyorlar ama kapalı kapılar ardında neler olmuş kimsenin haberi yok o yüzden hiç samimi değiller bana göre. Sendikaların yapması gereken hiç ayrım yapmadan ülke genelinde bütün işçilerin önüne geçip bütün sektörlerde ayrım olmadan insanca yaşama hakkı hareketi başlatmalıdırlar ve himayesinde oldukları siyasetçilerin kucağından inmelidirler.

HALİS TEYMUR (NAKIŞ TESKTİL İŞÇİSİ- VAN): Yeni çıkan torba yasada yer alan  yaş sınırlaması artık işçilerin kendi alınterini savunma gibi bir söz hakkı kalmadığını görüyoruz. Her türlü haksızlığa boyun eğmek zorunda kalacak. Kıdem tazminatı işçinin gerçekten hayat sigortasıdır, bunu işçinin elinden almak demek işçiyi bile isteye köleleştirmek bu yasa da iktidar işverene köle hediye ediyor. 

İşçi sendikalarının tepkileri var ama bu tepkiler yetmiyor yeterli olmuyor. Tüm işçi sendikaları birleşip tek bir  vücut halinde hareket etmeliler ve grev gerekiyorsa grev. Kısacası ellerinden gelen her şeyi yapıp bu yasanın geri çekmeliler yoksa bu yasa meclisten geçer ve cumhurbaşkanı tarafından imzalandığı gün artık ortada ne işçi kalır ne de sendika ihtiyacı.  Çünkü bu yasa ile birlikte kimsenin kendini savunacak bir sözü, kendini ifade edecek bir cesareti olmayacak ve bu durum da sendikaların bir önemi de olmayacak artık işçinin hayatında. Bu torba yasadan etkilenen işçiler iş kolu fark etmeksizin işi bırakıp sendikalar önderliğinde greve gitmelidir. İş durmadan bu yasa asla durmaz tüm ülke genelinde üretim durmazsa bu yasa çok kolayca hayata geçer.

HAMZA GÜRSES (TEKSTİL İŞÇİSİ): Öncelikle bu yasa kişisel olarak beni kapsamamasına rağmen olumlu bir durum değil tüm işçi ve aileleri için çocuklarımız için üzücü. Bu tip yasalarda olumsuz etkileniyoruz psikolojik olarak tedirgin oluyoruz yine ne yaşayacağız ne sıkıntılar çekeceğiz diye sıra bir gün ne zaman bize gelecek diye diken üstündeyiz. Burada sadece sendikada her şey bitmiyor onlarda elinden geleni yapmaya çalışıyorlar, biraz daha sahada yer almaları lazım, insanları bilinçlendirme mekanizmalarını daha etkin kullanabilirler özellikle basın yolunu aktif kullanması lazım.

En büyük sorumluluk biz işçilerde etnikmiş, particilikmis bunları kenara bırakıp hepimizin ortak sorunlara karşı bilinçli bir şekilde birleşmemiz lazım. Tek ses olmamız gerekiyor (zaten en büyük sıkıntı bu birlikteliği sağlayamadığımız için oluyor)

NAZLI TOPAL (KARGO İŞÇİSİ):  Zaten meclisten ne zaman işçinin yararına bir şey çıktı ki bunda da çıksın. Yıllardır daha fazla çalışıyoruz daha az kazanıp daha zor geçiniyoruz. Demek ki bizi düşünen yok, üç çocukla ev geçindirmeye çalışıyorum gelsin de evi bir görsünler perişanlığımızı gözleriyle görsünler. Hem bizi eziyorlar bu yasalara kesinlikle karşıyım hep patronların çıkarına onları besliyorlar. Onlarda yasaları çıkaranları besliyorlar herhalde. 46 yaşındayım ama bir garibanı destekleyen yasa görmedim virüste bile bize acımadılar “iş iş iş” başka bir şey yok yoksa kapı orada diyorlar.

Kıdem tazminatı olmaz ise biz bittik yani 20 yıl çalış sonra sonu boş olsun. Zaten birikimimiz  yok, evimiz bile yok, aldığımız para ev kirasına, okula, mutfağa gidiyor. Böyle bir kanun çıkınca aha başımıza bir şey daha gelecek deyip korkuyoruz. Ben çocuğuma 5 TL veremiyorum haftada. Bakıyorum patronun 22 yaşında oğlu var altında 100 milyarlık araba “biz niye kazanamıyoruz” diyorum içimden.

Sendikalı çalışmak iyidir. Birçok şey öğreniyorsunuz hakkınızı iş yasasını öğreniyorsunuz ama sendikaların bazıları patron yanlısı. İşçinin yanında olan sendikalar da var öyle olmaları lazım. Bu yasalara karşı bence çok zayıflar haberler de vermiyor belki ama daha güçlü ses çıkarmalılar tüm sendikalar bir araya gelmeli. Ülkenin çoğu işçi demek ki çoğuna ulaşmaları gerek. 

Bence bu yasalardan etkilenenler başta olmak üzere birlikte hareket etmeleri lazım. Alınan haklar geri almaları lazım. Ben Zonguldaklıyım maden işçileri bizde meşhurdur. Bize çok anlattılar maden işçileri birleşince kazandı haklarını. Ama şimdi hiçbir işçi kesimi beraber hareket etmiyor. Valla işçinin halini işçi anlar omuz omuza verip meclise yürüyelim. 

KEMAL DALKIR (DERİ İŞÇİSİ): Öncelikle mecliste görüşülen son kıdem tazminatı ve 25-50 yaş çalıştırma düzenlemesi, bunun adını net koymak gerekirse işçi emekçiyi katletme, kölelik prangaları ile sabitlenip mahkum edilmesidir. Başka türlü izahı da yoktur.  Ne olduğu belli olmayan şartlar altında üretim yapıyoruz. Bu torba yasa patronlara emekçilerin peşkeş çekilme yasasıdır. Zaten ülkenin çalışma saatleri bel bükerken 50 yaşında bir insanın emekçinin patronun keyfi uygulamaları ile daha da köleleşmesi gerçekten tam kölelik düzenine yakışır. Bugün parlamentoda ve devletin en tepesindekiler bunu uyguluyor yani bizim seçtiklerimiz bizi yoksullaştırıp patron insafına bırakıyor.  Yarın bu insanlara emekçilere hesap vereceklerini bilmeleri gerekmektedir. ‘80 yılları darbesinde görülmüştür ki sendikalar ve emekçiler üzerinde nasıl bir kıyım yapıldığı yarın tarih ve emekçi hak önünde geleceği çalınan insanlara kesinlik hesap vereceklerdir. 

Bu kanun teklifi geçerse bütün emekçi işçiler yasa ile köleliği resmileşecek sefalet yoksulluk artacaktır.  Geçim sıkıntısı aile yaşamlarını etkileyecektir. İnşalar yaşmak için ya intihar edecek ya kötü şeyler yapmaya mecbur kalacaktır. Çocuklarımızın geleceğinden endişeliyiz. Kendi geleceğimizden endişeliyiz. Gidecek yerimiz de yok.

Sendikalar ne yapmalı? Sendikalar ülke genelinde gerek açıklamalar gerek işçi sendikaları gerek diğer işçi örgütleri ile konuşup görüşüp birlik olup meydanlarda yürüyüşler düzenleyip kararı en sert biçimde protesto etmelidir. Birlik olmalıdırlar, tek bir sendika gibi hareket etmelidirler. Artık işçiyi savunacak tam bu zamandır kıdem de elden giderse sendikalar da gider, onlar da var olacaksa işçiye sahip çıkacaklar. İşçi olmaz ise sendika olmaz.

İşçiler de net bir şekilde tavrını ortaya koymalı. İşçini kaybedecek tek şeyi zinciridir. Meydanlara sendikalarla işçi emekçi eylemlerine katılmalıyız. Direnmezsek çıkan yasalar ile geleceğimiz  kölelikten öteye gitmeyecektir.

HARUN EMEÇ (BELEDİYE İŞÇİSİ): Aslında Meclisten çıkan her yasa genel olarak halkın aleyhine, halkımızın çoğunluğunun işçi sınıfının parçası olduğu düşünülürse son torba yasadan da olumlu bir sonuç beklemiyorum. İşçi hakları ile ilgili özel kısıma dönersek oradaki sorun örgütlülükle ilgili. Sermaye sahipleri örgütlü ve meclisi kendi isteklerine göre şekillendiriyor. İşverenlerin esnek, güvencesi ve ucuz iş gücü düşüncesinin bir eseridir bugünkü yasa tasarısı.

Sendikalar önemli, ancak mücadele içindeki önemlerinin ne kadar farkındalar orası muamma. Sendikalar kıdem tazminatına ilişkin “kırmızı çizgi” çıkışlarının altını mücadele ile doldurursa büyüyecekler, yoksa işçi sınıfı sendikaları dönüştürecek.

Üç konfederasyonun birlikte görüntü vermesi bence olumlu. Her ne kadar Hak-İş anında çark etse de, Türk-İş’in yıllardır söylediği kıdem tazminatı kırmızı çizgimizdir söylemi her zaman bu hükümeti frenleyen bir durum olmuştur. Bu söylemi daha güçlü olarak üç işçi sendika konfederasyon birlikte dile getirebilirse daha güçlü bir şey oluşturulabilir. DİSK bence solda duranların emniyet subabı görevini ifa etmekten öteye gidemez.