HABER MERKEZİ- Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Roboski’de savaş uçaklarının bombardımanı sonucu çoğu çocuk 34 kişinin ölümünün üzerinden tam 9 yıl geçti. Ailelerin hukuk mücadelesi de AİHM ‘ret’ kararının ardından tükendi. Aileler, yetkililere vicdan çağrısı yapmaya devam ederken katliamdan sadece bir kişi sağ kurtuldu.
6 çocuk babası 41 yaşındaki Encu, “Herkese anlatacağım yaşananları. Kurda, kuşa, insana… Vicdanı olan herkese yaşananları anlatacağım. Herkes bilsin Roboski’de yaşananları” dedi.
Roboski Katliamı’nda 11 yakınını kaybeden Servet Encu, Gazete Duvar’dan Hacı Bişkin’e yaşanaları anlattı:
‘BU AKŞAM HER ŞEY BAMBAŞKAYDI…’
Encu sınıra gidiş gelişlerin o dönem serbest olduğunu ve köylülerle 150 lira kazanmak için sınıra hareket ettikleri günü şöyle anlatıyor: “Evden saat 15.00’te çıktık. Her şey çok kolaydı, bir köyden bir köye gider gibi… Eskiden köylerimizin, yaylalarımızın yarısı Irak tarafındaydı. O kadar kolay yani. Köyümüze, toprağımıza gider gibi… Sınıra vardığımızda yükümüzü aldık. Yükümüz o gün mazot ve yağdı. Bu yükleri katırlara yükledik ve eve dönmek için yola çıktık. Yolun ortasına kadar ilerledik. Hiçbir sorun yoktu her şey normaldi. Aniden havan topu sesini duyduk. Her zaman olan şey diye düşündüm. Bir süre sonra baktım ki bu toplar yanı başımıza yağıyor. Hemen ailelerimize telefon açtım. Bu akşam her şey bambaşkaydı… Gökyüzünden inen toplar ses vermiyordu sadece etrafa ışık saçıyordu. Gündüz gibiydi her yer, bir aydınlanıyor bir karanlığa gömülüyordu…”
‘İNSAN VE KATIRLARIN PARÇLARI HAVADA UÇUYORDU’
Encu grubun en önünde olduğu için şanslıydı. Bir süre sonra tüm arkadaşları, ailesi ve yakınları bu bombalar nedeniyle ölecekti. Encu şöyle devam ediyor: “Gökyüzünü aydınlatan ışıklardan bombalar üzerimize yağmaya başladı. O kadar sessizdi ki… Hiç sesini bile duyamıyordum bombaların. Yakınıma düşen bir bomba nedeniyle yere düştüm. Kurtulamayacağımı düşündüm. ‘Kaçın’ diye bağırmaya başladım. Bir baktım ki insan ve katırların parçaları havaya uçuyordu. Kendimi yokuşa yuvarladım.
Ölü numarası yaptım. Öldüğümü düşününce yanıma bomba atmamaya başladılar. İki saat orada bekledim. Soğuktan donacak gibiydim. Karın üzerinde öylece bekledim, ölümü bekliyordum sanki. Bir süre sonra el fenerleri gördüm, ağıt sesi duydum… Şimdi kurtulacağımı hissediyordum. Gözümü açtığımda 50 metre uzaklıkta, karların üzerindeki cesetleri gördüm. Köylülerden biri benim yaşadığımı görünce çıkardılar beni oradan. Bir ses, ‘O da ölmüş’ diyordu. Eşimi gördüm. Yanı başımdaydı. Sağ olduğumu görünce, ‘Kardeşlerim’ diye bağırdı. İki kardeşi de ölmüştü! Ortalık mahşer yeriydi. Karların üzerinde yatanlar amca yeğen, baba oğul, abi kardeşti. Çoğu çocuktu. Okuyup mühendis, doktor olacaktı. Harçlık için bu yola girmişlerdi. Allah kimseye göstermesin.”
‘HERKESE ANLATACAĞIM. KURDA, KUŞA… HERKES BİLSİN…’
Encu bu katliamda 11 yakınını kaybetti. Peki sonra hayatında neler değişti? Encu, “İnsanların ve hayvanların gökyüzüne uçan parçalarını unutmayacağım” diyor ve ekliyor: “Hadi bizi öldürdüler. Bizim dilimiz var, kendimizi savunabiliyoruz. Ya oradaki katırlar… Onların dili yok. Onları neden öldürdüler? Artık kar yağdığında mutlu olamıyorum. Bir uçak sesi duyduğumda irkiliyorum. Acaba kim ölecek diye düşünüyorum. Bu ana kadar hiç doktora gitmedim. Katliamın sabahında kendime neden ben ölmedim diye sordum. Çünkü Allah bu yaşananların bir tanığının olmasını istiyordu. Ben unutmam, unutturmayacağım.
Herkese anlatacağım yaşananları. Kurda, kuşa, insana… Vicdanı olan herkese yaşananları anlatacağım. Herkes bilsin Roboski’de yaşananları. Bir bidon mazotumuz ve bir teneke yağımız vardı. Şimdi soruyorum: Bizi neden öldürdünüz? Suçumuz varsa alın, yargılayın, ceza verin. Ama öldürmek nedir? Siz 13 yaşında bir çocuğu tek başına çarşıya bile gönderemezsiniz. Bu çocuk, bu yaşta neden kaçağa geldi diye soruyor musunuz? Bu bombaları yağdıranlara sesleniyorum: Yüreğini yaktığınız, çocuğunu katlettiğiniz bir anneyi alın karşınıza konuşun. Sonra da bir hayvanın yavrusunu elinize alın… Vicdanınızla hesaplaşın.”