HABER MERKEZİ- Yunanlı Komünist Gregoris Konstantopoulos anısına partisi YKP/ML’den yoldaşlarının gazetemiz için ölüm yıl dönümü vesilesiyle hazırladığı yazıyı olduğu gibi yayımlıyoruz.
Proleter Bir Aydın: Grigoris Konstantopoulos
Yoldaş Grigoris, 11 Şubat 1945 yılında, Messinia (Mora Yarımadası)’nın bugün ki adı Plati olan Kanaloupu köyünde doğdu. Çiftçi olan ailenin beş çocuğundan ikincisiydi. Sıklıkla okuldan kaçarak babasıyla tarlada çalışmayı tercih ederdi. 1963 yılında, terzilik okulu için Atina’ya taşındı.
EDA (Birleşik Demokratik Sol) partisiyle ilişkilenerek, Lambrakides hareketinde örgütlendi. Ancak bu hareketle yaşadığı fikir ayrılıklarından dolayı Anagennisi (Yeniden Doğuş-Marksist-Leninistlerin çıkardığı gazete) ile ilişkiye geçti.
1968 yılında göçmen işçi olarak Kanada’nın Toronto şehrine göç etti. Dokuma fabrikasında çalıştığı dönemde, işçilerin ve grevlerin örgütlenmesi için bütün gücüyle katkı sunarak siyasal ve sendikal çalışmalarını geliştirdi. AMEE (Yurt Dışı Yunanlıların Mücadele Cephesi-Avrupa) örgütlenmesiyle ilişkilenerek, Toronto’da da örgütlenmesini sağladı. Çalışmaları Yunan cuntasını rahatsız ettiği kadar Kanada devletinin de gözünden kaçmamıştır. Yerel gazeteler kendisini ‘Yunanlı Maoist terörist’ olarak nitelendirmekteydiler!
Cuntadan sonra 1977 yılında Yunanistan’a dönerek, YKP(M-L) (Yunanistan Komünist Partisi Marksist Leninist) saflarında örgütlendi. Kısa sürede kadro olarak, Merkez Komite (MK) üyeliğine seçildi. 1980-81 yıllarında, PASOK’un (Sosyal Demokrat Parti) sözde değişimi ile solda etkin olan dağılmaya, gerilemeye ve safların bozulması dalgasına karşı, diğer komünistlerle YKP(M-L)’nin inşasını ilk omuzlayanlardan oldu. Bozguncu çoğunluğa karşı duran ve YKP(M-L)’nin devamı için öne çıkan beş Merkez Komite üyesinden biriydi.
Yaratıcı ve rahat etmeyen bir ruhla, siyasal-sendikal işçi örgütlenmesi olan Sınıf Yürüyüşü’nün ideolojik, siyasal ve örgütsel olarak oluşturulmasında belirleyici bir katkısı olmuştur.
İdeali, örgütlenmenin ismi oldu. Fikirleri 22-23 Ocak 2005 yılında yapılan ülke toplantısında oluşturulan programın temelini oluşturmuştur. Keza, gerek işçi hareketi gerekse de genel anlamda güçler dengesine olan bakış açısı da önemliydi. ‘Güçler dengesi senden yana mı’ diyerek, devam ederdi, ‘Eğer güç dengesi senden yanaysa kazanırsın, yoksa kaybedersin’ derdi. Zaman içinde kendini pek çok kez doğrulayan bir gerçektir. Güç dengesi değişmez değildir. Biçimlenir, dönüşür ve alt üst olur. Sömürülen ve ezilenlerin, kazanımlarının olacağını, haklarını kazanabileceklerini ve nihai olarak zincirlerinden kurtulabileceklerini gösteren, sınıf mücadelesinin içinden damıtılan en önemli öğretidir.
Bunlardan öte, işçi sınıfının ve hareketinin yeniden ayağa dikilmesi, emekçilerin mücadelelerini kendi ellerine almasının zorunluluğun da ısrar ederek, sendika ağalığına, hükümet-sermaye yanlısı ve reformist sendikacılığa karşı mücadele etti. ‘Örnek olarak gösterilen’, aktivist ve görüntüden ibaret hareketlere prim vermedi. Sınıf Yürüyüşü militanlarına ve diğer oluşumlarla yaptığı tartışmalarda bu ruhu etkin kılmaya çalıştı. Emekçilerin mücadeleye kitlesel katılımı her daim kendisini meşgul etti. Bu katılım, mücadelelerin zaferle sonuçlanması için ısrar ve kararlılık ile eş değer önemdeydi.
Her zaman, politik argümanlarla ve örneklerle, halkın diliyle sade, açık ve canlı biçimde konuşurdu. Marksist birikime, ideolojik yanı güçlü keskin siyasal kriterlere sahipti. Halklar ve işçi sınıfı için devrimci perspektif olgusu değerlendirmelerinin ana vurgusu olmuştur. Devrimci ve proleter ruh kendisini niteleyen iki olgudur. En isabetli tabirle kendisi, proleter bir aydındı.
Sistemin saldırıları, halktan insanların büyük küçük problemleri, halk ve işçi sınıf hareketlerinin sorunları, YKP(M-L)’nin çalışmaları ve girişimleri, bunların güçlenmesi gibi sınıf mücadelesinin ortaya koyduğu tüm sorunlar kendisi için yoğunlaşma nedeni oldu. Komünist ve işçi hareketinin tarihini ve geçmişini biliyor olması ve saygı duymasına rağmen, bugünü yaşar ve bugünün sorunlarını kendine sorun ederek bunlarla uğraşırken geleceğe de devrimci iyimserlikle yaklaşırdı.
Sınıf ve siyasal mücadelenin ortaya çıkardığı sorunları net bir anlayışla yaklaşırken, somut soruna veya mücadeleye yoğunlaşırdı. Bugünün gerçekliğinde de gördüğümüz gibi, Lenin’in krizin niteliği bakımından devrime evrilebileceği sözlerini vurgulardı. Halk kitleleri artık yönetilmek istemediği durumda, yönetenlerde egemenlik biçimlerinde değişikliklere giderler.
Tam anlamıyla bir enternasyonalistti, Dünya da ki devrimci hareketler için kaygı duyar ve onları yakından takip ederdi. Örgütlerle ve devrimcilerle yakın ilişkileri vardı. Başka ülkelerin devrimcilerinin mücadelelerini, karşılaştıkları sorunları ve yönelimleri hakkında bilgi sahibiydi. YKP(M-L)’nin enternasyonal ilişkileri ile ilgili olduğu için, başka örgütler ve kadroları tarafından tanınmaktaydı.
1990’ların başlarında Rusya’da ki komünist hareketin yeniden oluşturulması için verilen çabaları izlemek için Rusya’ya bir seyahat gerçekleştirdi. 2000’li yıllarda ILPS’nin oluşumunda etkin yer aldı. 2003 yılında, Avrupa ve Asya’dan temsilcilerin katıldığı, Xania Üslere Karşı Uluslararası Buluşması için önemli katkıları olmuştur.
TKP/ML (Türkiye Komünist Partisi / Marksist Leninist) ve yoldaşlarıyla apayrı bir ilişkisi vardı, kendileriyle yakın bir yoldaşlık ilişkisi kurmuştu. Almanya Münih’te TKP/ML davası ve Türkiyeli devrimcilerin davası ile yakından ilgilenmesi tesadüf değildir. Enternasyonal dayanışma ve devrimci yönelim kriterleriyle her zaman uluslararası etkinlik ve toplantılara katılmış, ki en son Münih’te ki TKP/ML davasına katılarak siyasal saldırılara karşı devrimci dayanışmasını ifade etmişti.
Grigoris gibi komünist kişilikler ve yaşamlar ilham vermeye devam ediyor ve unutulmazdır. Yeni kuşak devrimcilere de ilham olacaktır. Grigori’yi anma ve yanımızda hissetmenin dışında diğer önemli nokta, başka bir toplum için, işçi sınıfının ve bütün insanlığın sömürü, haksızlık ve baskı cenderesinden kurtulması davasına adadığı yaşamının bize yol göstermesidir.