Proletaryanın Nihai Zaferi için Demirden Disiplin!

Disiplin yaşamın canlı pratiği içinden çıkan, savaşın ve partinin ihtiyaçlarına yanıt olan ilkelerin, kuralların ve doğru anlayışların pratiğe geçirilmesinde uyulması gereken kurallardır ve bu kurallara uyulmasıdır. 

Devrim mücadelesi sürdüren bir partide çelik bir disiplinin olması zorunludur. Proletaryanın disiplini ne körü körüne uyulan ve formalite icabı yerine getirilen ne de metazori dayatmalarla uygulanan disiplindir. Tam tersine gönüllü ve bilinçli olarak kabul edilen bir disiplindir. Bir kişinin partiye katılışının gönüllülüğe dayalı olması ve partinin görüşlerini bilinçli anlamda savunması disipline gönüllü ve bilinçli uymasını da beraberinde, zorunlu olarak getirir. Temel olan ilkeler ve kurallar parti tarafından belirlenir. Herkes bunun ideolojik ve politik yanını kavradığı oranda yaşamıyla bütünleştirir ve buna uyar. Disiplinin devrim, parti ve yürütmekte olduğumuz mücadele içerisindeki önemi kavrandığı oranda, o artık disiplin olmaktan çıkar ve bir yaşam tarzı haline gelir. 

Komünist Partisi önderliğinde yürüttüğümüz savaş ve savaşın içinde partiyi ve orduyu büyütmemizde önemli bir olgudur disiplin. Partinin politikalarını ve doğrularını yaşama uygulayacak olan, onun kadroları, militanlarıysa, biz de Proletarya Partisi’nin militanları olarak üzerimize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirmek için parti ilkelerine uygun davranmak ve onun kurallarına uymak zorundayız. Çünkü parti, gücünü bilimsel görüşlerinden, doğru işleyişinden, çelik disiplininden ve onu uygulayan kadro ve aktivistlerinden alır. Disipline yaklaşımımız da partinin güçlendirilmesi ve iktidar kılınması temelinde olmalıdır. Devrimimiz silahlı karşı devrimle silahlı savaşım içindedir ve bu devrime kadar da böyle sürecektir. Ancak, savaşın kurallarını yerine getiren bir parti veya ordu savaşı kazanabilir. Kim ki bu kuralları yerine getirmez ve yaşamın gerçekliği karşısında kendi öznel niyetiyle hareket ederse, niyeti ne olursa olsun mücadelede uzun süreli var olamaz. Mücadele içinde var olsa bile gerek mücadeleye gerekse partiye zarar verir. Çünkü savaş, niyetler dışında varolan bir gerçekliktir. Birey, örgüt tarafından belirlenen disiplinin özünü kavramak zorundadır. Özü kavranmayan, sadece biçimsel olarak uygulanacak bir disiplin problemlere gebe olan bir disiplin anlayışıdır. 

Proletarya ve burjuvazi arasındaki disiplin anlayışı tam da bu noktada ayrışmaktadır. Burjuvazinin disiplini tamamen zora dayalı olan bir disiplindir. Böylesi bir disiplin çokça disiplinsizlikleri de beraberinde getirmektedir. Proletaryanın disiplin anlayışı tamamen bilinçliliğe ve gönüllülüğe dayanmaktadır. Birinde birey tamamen baskı altında bunu yapıyorken, diğerinde ise kendisinin inandığı ve gerektiğinde yaşamını ortaya koyduğu devrim mücadelesinin ihtiyaçlarını ve gerekliliklerini yerine getirmek için yapmaktadır. Nedir proletaryanın bilinçli ve gönüllü olan disiplini? Bir partinin militanları, kurulu olan burjuva düzeni yıkmak ve yerine proletaryanın iktidarını kurmak için devrimci saflara katılır. Disiplinimizin bilinçli ve gönüllü olması esasta kaynağını ideolojik ve politik özünden alır. Sürdürmekte olduğumuz kavganın haklılığından, meşruluğundan alır. Bundan kaynaklıdır ki katılmak gönüllü, mücadelenin gereklerini yerine getirmek ise zorunludur. Çünkü bu zorunluluk bizim amaçlarımıza ters düşen bir olgu değil, tam tersine güçlendiren bir olgudur. Proletaryanın disiplin anlayışına göre herkes eşit haklara sahiptir. Bireyin yetkisi olması veya en alt düzeyde bir savaşçı olması onun disiplin karşısında gevşek davranması veya ihlal etmesine hiçbir koşul altında meşruluk kazandırmaz. Pratikte disiplinin ihlal edildiği bir yerde, sadece görevlerin yerine getirilmediği değil, canlı ve militan bir örgüt yaşamının da olmadığı görülmelidir. Burada bir diğer noktaysa proletarya partisinde uygulanan demokrasidir. PP’de uygulanan demokrasi daha geniş, halk ordusunda uygulanan ise daha dardır. En genel tanımıyla Parti; kendi içinde gönüllü birliğe dayanan bir mücadele örgütüdür. Parti, demokratik merkeziyetçilik ilkesine göre örgütlenir. Tüm üyeleri için geçerli olan proletaryanın bilinçli disiplini hüküm sürer. Eleştiri-özeleştiri ilkesini gelişmenin en gerekli şartlarından biri olarak kabul eder. Partinin örgütlenme ilkesi demokratik merkeziyetçiliktir. Demokratik merkeziyetçilik ilkesi gereği parti üyeleri partinin siyasetini belirleyen tüm konularda da fikrini çalıştığı parti organı içinde açar ve savunur. Birey ne kadar örgütü, örgütün disiplinini içselleştirmişse faaliyetlerdeki başarısı da o kadar artacaktır. Bir yönü örgütün disiplini çerçevesinde hareket edecekken, bir diğer yönü de gelişen durumu kavrama ve ona göre plan yapmak zorundadır. Parti ve ordu içerisinde birey niye disipline uymaz? Birincisi, birey sınıf mücadelesine katılmasına rağmen gelmiş olduğu sınıfın yanlış etkisinden sıyrılmadığından edinmiş olduğu alışkanlıkların etkisinde kalmaktadır. Bu alışkanlıklar esasta küçük-burjuva yaşam tarzından aldığı alışkanlıklardır. 

Hiçbir yoldaş örgütün doğruları karşısında kendisine doğru gelmeyen veya kafasına yatmayan kuralları ve ilkeleri uygulamaması gibi bir duruma ve hakka sahip değildir. Toplantılarda, tartışma ortamlarında düşüncelerini savunur ve onların karara dönüşmesinin mücadelesini verir. Pratik içerisinde kararlara uymak zorundadır. Çünkü bu kararlar çoğunluğu ve iradeyi temsil eden kararlardır. Ama bu, günlük işlere dair ya da basit konulara dair geçerli olan bir durum değil burada daha çok inisiyatifli yoldaşların görevlendirmeleri esastır. Partinin disiplini karşısında birey her yapılacak olan politikayı ve kuralların içeriğini tam olarak kavramamış olabilir, fakat her koşulda buna uymak ve yerine getirmek zorundadır. Pratik faaliyet içerisinde söylenenler yapılır. Daha sonraki süreçte bunu kavramaya çalışmalıdır.

Anda belirleyici olan alınan kararların yerine getirilmesidir. Saflarımızda yaşanan disiplinsizlikler çok kaba bir ifade ile “ben bunu yapmıyorum” biçiminde açık bir ret olmasa da kararların ve bu kararlar ışığında saptanan görevlerin yerine getirilmesinde çeşitli gerekçeler ileri sürülerek pratik mücadelede uygulanmamaktadır. Böylesi kabaca yansıyan disiplinsizlikler bireyin saflara niçin katıldığını da beraberinde sorgulatacaktır. Kuralları gevşeten, boşluklardan yararlanan, “ben böyle düşünmüştüm”, “kafama yatmıyordu zaten”… vb. yaklaşımlarla ortaya çıkmaktadır. Partinin direkt denetimi olmayan durumlarda, bu durum daha da fazla gelişmektedir. 

Proletaryanın demirden disiplini sınıf mücadelesinin nihai zaferi içindir ve uygulanmadığı durumda anarşizmin hâkim olması kaçınılmazdır. Bu durum bizi savaşta zafere değil ancak yenilgiye götürür. Tüm diğer konularda olduğu gibi disiplin konusu da bilinç ve proletaryanın ideolojisini kavramakla bire bir ilişkilidir. Özgürlüğün ancak zorunluluğun kavranmasıyla mümkün olacağı belirlemesi tam da bu ideolojinin kavranması ile mümkündür. Disiplin ve merkeziyetçiliğin özgürlüklerimizi, bireysel gelişimimizi sınırladığını ve engellediğini düşünmek ve örgüt yaşamını bu biçimde ele almak anarşizme duyulan hayranlıktır. Bu hayranlığa müdahale edilmediği ve ortadan kaldırılmadığı sürece, örgüt, örgüt yaşamı ve örgütlü yaşam konusunda bir bilinç oluşturmak da mümkün olmayacaktır. Bu ise sınıf mücadelesine daha güçlü katılmanın önünde engel olacak ve proletaryanın çıkarları ile bireysel çıkarlar sürekli bir çatışma halinde varlığını koruyacaktır. Bununla mücadele etmenin yegâne yolu gönüllü olarak katıldığımız sınıf mücadelesinin nihai zaferi için onun yasalarını kavramaktır.