İşçi sınıfına kuşatıldığı sömürü ve karanlıktan kurtulmanın yolunu gösteren büyük öğretmenlerden biri olan Friedrich Engels tüm yaşamını proletarya davasına adadı. 28 Kasım 1820’de Protestan bir ailenin çocuğu olarak Romanya Barmen’de dünyaya geldi.
Engels, işçi sınıfı ile çalışmak için geldiği Manchester’de tanıştı. Kendini çalıştığı büronun duvarları ile sınırlamayan Engels, işçi sınıfının yaşadığı korkunç yoksulluğa bizzat tanıklık etti. Ardından “İngiltere’de Emekçi Sınıfların Durumu” isimli kitabını yazdı. Proletaryanın yalnızca acı çeken bir sınıf olmadığını, tarihi ileri taşıyacak yegâne gücün de proletarya olduğunu dile getirdi. Engels daha önce yazıştığı Marks’la Paris’te tanıştı. Bu buluşma iki büyük öğretmenin tüm yaşamları boyunca aynı amaç uğruna omuz omuza yürümeye başlaması için bir dönüm noktası oldu. Bundan sonra iki dehayı birbirinden ayrı düşünmek imkânsız hale geldi. Birlikte hazırladıkları ilk kitap “Kutsal Aile” oldu. Böylece işçi sınıfının aydınlatılması ve kurtuluşunu sağlayacak temel felsefesi uğruna birlikte kavgaya atılmış oldular. Engels 1845’ten 1847’ye kadar Brüksel ve Paris’teki Alman işçiler arasında pratik faaliyet yürüttü. Bu arada bilimsel çalışmalarına da devam etti. Bu sırada Marks ve Engels gizli “Alman Komünistler Birliği” ile ilişki kurdular. Birlik, onları sosyalizmin temel ilkelerinin açıklanması ile görevlendirdi. Marks ve Engels’in ünlü “Komünist Parti Manifestosu” işte böyle doğdu ve 1848’de yayımlandı.
Manifesto ile proletarya için komünizmin temel ilkeleri sade, anlaşılır, yalın bir şekilde gün yüzüne çıktı ve “komünizm hayaleti” tüm Avrupa’ya yayıldı. Önce Fransa’da patlak veren, ardından Batı Avrupa ülkelerine yayılan 1848 Devrimi ile yeniden Marks’la birlikte Almanya’ya döndü. Burada Marks’la birlikte “Yeni Ren” adıyla bir gazete çıkarmaya başladı. Gerici güçlere karşı, halkın özgürlüğünü ve çıkarlarını savunmada sonuna kadar mücadele ettiler. Sonunda gazete kapatıldı, Marks sınır dışı edildi. Engels ise silahlı ayaklanmaya katılarak barikatlarda çarpıştı, özgürlük için dövüştü. İsyancıların yenilgisinden sonra yeniden Manchester’deki fabrikaya çalışmak üzere döndü. 1870 yılına kadar burada kalan Engels bu sırada birçok eser kaleme aldı: “Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni”, “Ludwing Feuerbach”, “Anti-Dühring”, “Konut Sorunu”… 1870’te Londra’ya yerleşen Engels, Marks’la birlikte Kapital üzerine çalıştı. Marks’ın hayatını kaybetmesinin ardından derin bir sevgi ile bağlandığı Marks’ın tamamlayamadığı ikinci ve üçüncü cildi tamamladı. Böylece dünya halklarına Marks’ın tamamlayamadığı büyük bir miras bırakmış oldu.
Engels, Marks’la birlikte sadece bilimsel araştırmalarla ilgilenmedi. 1864’te Marks’la birlikte “Uluslararası İşçi Birliği” yani 1. Enternasyonal’i kurdular. Engels, uluslararası işçi hareketi açısından son derece önemli olan bu Birlik’te, çok önemli bir rol oynadı. Engels, Marks’ın yaşamını yitirmesinin ardından Avrupalı devrimcilerin önderi ve danışmanı olmayı sürdürdü. Onun öğüt ve direktifleri, hükümetin zulmüne karşın, hem güçleri hızla ve durmadan büyüyen Alman sosyalistleri tarafından, hem de ilk adımlarını iyi düşünmek ve tartmak zorunda olan İspanya, Romanya ve Rusya gibi ülkelerin temsilcileri tarafından büyük değer gördü. Engels, Marks’la birlikte “İşçilerin kurtuluşu, işçi sınıfının kendi işi olmalıdır” bilimsel tezini durup dinlenmeden işçi sınıfına öğretti. İkisi arasındaki ilişkiyi anlamak için Engels’in büyük bir alçakgönüllülükle sarf ettiği şu sözleri hatırlamak yeterlidir. “Bütün hayatım boyunca yapmaya yatkın olduğum şeyi yaptım ve ikinci keman olarak kaldım; sanırım bu işi oldukça iyi yaptım. Marks gibi mükemmel bir birinci kemanla olduğum –çaldığım– için memnunum.” Bilimsel ve felsefi araştırmalarının dışında pratik yaşamdan asla kopmayan Engels, aynı zamanda büyük bir savaş ustasıdır.
Özellikle 1848 devrimlerinde gösterdiği askeri deha onun “proletaryanın generali” olarak anılmasını getirmişti. İşçi sınıfının sömürücü zorbalara karşı verdiği amansız savaşıma bizzat katılarak barikatlarda çarpışan Engels, barikat savaşları üzerine de birçok fikir geliştirmiş, silahlı ayaklanmaların temel askeri taktiklerine katkıda bulunmuştur. Engels, işçi sınıfı mücadelesini baltalamak amacıyla burjuvazi tarafından ortaya atılan her türlü karşı-devrimci anlayışla militan bir şekilde yılmadan mücadele etmiştir. Doğa bilimleri konusunda derin ve yetkin bir birikime sahip olan Engels, Marks’la birlikte ortaya koydukları felsefi düşüncelerinin doğruluğunu bilimsel yapıtları ile kanıtlamıştır. Bütün yaşamını büyük bir disiplin içinde yaşayan Engels, Marks’la birlikte ortaya koyduğu yapıtlarıyla uluslararası işçi sınıfının, ezilen dünya halklarının yüreğinde sonsuza kadar yaşayacaktır.