Esenyurt’ta bulunan Alman ve Türk ortaklığı ile işletilen Pressan fabrikasında TOMİS’e (Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası) üye oldukları için 2 işçi işten atıldı. 21 Mayıs’ta fabrika önünde direnişe başlayan işçilerden Selçuk Çelik ile söyleşi gerçekleştirdik.
Yeni Demokrasi: Neden işten atıldınız? Bu süreci özetler misiniz?
Selçuk Çelik: Adım Selçuk, 2014 yılında Pressan fabrikasında işe başladım. Resmi tatilde 19 Mayıs’ta sendikalı olduğum için işten atıldım. Pressan patronunun kendisi patron sendikası olan MESS (Madeni Eşya İşverenleri Sendikası) üyesi yani sendikalı. Kendisi sendikalı ama işçi sendikalı olunca işten atıyor. Biz de bu haksızlığa karşı fabrika önünde direnişe başladık. 23 Mayıs Pazartesi gününden bu yana da direnişimiz içeride ve dışarıda sürüyor.
Biz Pressan işçileri olarak ocak ayında enflasyon nedeniyle ve yaşam koşullarımızın kötüleşmesi nedeniyle zam talep ettik. Alım gücümüz dipleri görmüştü. İşçi arkadaşlar o süreçte beni temsilci seçtiler. Yönetimle görüştüm taleplerimizi ilettim. Taleplerimizi alay ederek karşıladılar sonradan işçilerin birlik olmasından korkarak 2-3 prim verdiler bize. Bu kazanımın ardından işçiler olarak konuştuk, birlikte hareket edebiliyorsak, taleplerimizi patrona iletebiliyorsak örgütlenebiliriz dedik. Bir işçi komitesi kurduk. Ve Tüm Otomotiv ve Metal İşçileri Sendikası (TOMİS) olarak fabrikada örgütlenmeye, üye yapmaya başladık. Tabii ki de fabrikada faaliyet yürütürken patron yanlısı kişilere denk gelebiliyoruz. Benim sendikal faaliyet yürüttüğüm patron tarafından öğrenilince de resmî tatilde telefonla aranarak bir arkadaşımla beraber işten atıldım. Biz de hiçbir evrakı imzalamayacağımızı bunu gayrimeşru olduğunu söyledik ve fabrika önünde direnişe başladık.
YD: Fabrikada ne üretiliyor? Hangi firmalara çalışıyor?
Çelik: Pressan fabrikası otomotiv yedek parçaları üretiyor. Fabrikanın yüzde 40’ı Alman sermayesi. Amerika’daki Ford fabrikalarına, Tofaş’a, Brose’ye araba parçalarının üretimini yapıyoruz. MESS üyesi fabrikalardan duyumlar alıyoruz. O fabrikalarda TİS’ler görüşmeleri yapılıyor. O fabrikadaki işçilerle aynı haklara sahip olmayı istedik. MESS’e üye olan Pressan patronunun bu pervasızlığı ve saldırıları nedeniyle direniyoruz.
YD: İçeride örgütlenme süreci devam ediyor mu? İşçiler destek oluyor mu size?
Çelik: Pressan işçileri 2015’teki Renault grevinden belli bir bilgiye ve deneyime sahipler. 2015 yılında Renault fabrikasına Pressan’dan giden malzemeler engellendi. Pressan işçileri Renault direnişini sahiplendi. Ancak işçiler geçmiş deneyimdeki sendikal deneyimler nedeniyle (Türk Metal, Birleşik Metal) kendilerine güvenmiyorlardı. Sendikaya algıları da patronun da desteğiyle marjinalize edilmeye çalışıldı. Şu anda da bizim hakkımızda “terörist, bunlar para için yapıyor” diyorlar. İçerideki işçiler bizi tanımasalar inanacaklar. Bizler bu yolda ilerliyoruz, işçi arkadaşlarımız, enerji işçileri, Yemek Sepeti işçileri, inşaat işçileri, vekiller, çeşitli siyasi örgütlerin desteklerini gördükçe içerideki motivasyon da artıyor. Sendikamıza üyelikler de bu motivasyonla birlikte artıyor. İçerideki arkadaşlara ve tüm işçi sınıfına sesleniyorum. Bizim bizden başka dostumuz yok. Biz birleşmezsek patronlar her türlü sömürüyü bize dayatır. Bugün içeriden arkadaşlar bize bilgi aktarıyor, bir işçinin yanına 4-5 tane kamera takıyorlar, işten atmakla tehdit ediyorlar. Biz burada direndiğimiz sürece işten atmaları gerçekleştiremeyecekler. Biz tüm taleplerimiz kabul edilene kadar buradan ayrılmayacağız.
Bu sabah da bir provokasyon gerçekleştirilmek istendi. Patronlar işçileri işçilere kırdırmak istedi. İçeriden bir usta görevlendirmişler. Usta, işçilere “patron ne istedik de vermedi” diyerek yalakalık yapıyor. Dışarıya, bizim olduğumuz yere yürüyüş gerçekleştirmek istediler ancak bunu başaramadılar. Biz de dedik ki “İşçiyi işçiye kırdırıyorlar. Provokasyonlara gelmeyin, birlikte hareket edelim. Bizim burada yaptığımız yasal hakkımızdır.” dedik. “Emek dayanışmasını büyütelim.” dedik. İşçi arkadaşlarımız da bu provokasyona gelmediler zaten.