Polis tarafından kaçırılan Kerem İmrak’a işkence

İstanbul’da 32 yaşındaki Kerem İmrak, 17 Aralık günü kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırıldı, ajanlık teklifi yapıldı, cinsel işkenceye maruz bırakıldı.

Kerem İmrak 17 Aralık günü akşam saatlerinde Beylikdüzü Haramidere Sanayi bölgesinde bulunan Yakuplu Mahallesinde kendilerini polis olarak tanıtan kişiler tarafından kaçırıldı, işkenceye maruz bırakıldı.

Beylikdüzü ilçesi Yakuplu Mahallesi mevkiinde, tepesinde polislerin kullandığı çakarı olan, beyaz renkli Opel Astra marka bir araç tarafından önü kesilen İmrak’a önce kimlik kontrolü yapan kişiler, sonrasında yakalama kararı olduğunu belirterek zorla araca bindirdi. İmrak, 4-5 saat boyunca farklı alanlarda işkenceye maruz kaldı, ajanlık teklifi yapıldı. Saatler süren işkence sonrası İmrak, Başakşehir ilçesi sınırlarında ıssız bir yerde, kişisel eşyaları gasbedilerek bırakıldı.

20 yıldır İstanbul’da yaşayan, tekstil iş kolunda ve tersanelerde çalışarak yaşamını idame eden 32 yaşındaki İmrak, 2011 yılında “örgüt üyesi” olmak iddiasıyla gözaltına alınıp 3 yıl cezaevinde kaldı. Sonrasında serbest bırakılan İmrak, 2015 yılında Muş’ta gözaltına alınıp yine “örgüt üyesi” olmak iddiasıyla tutuklanıp, 2019 yılında tahliye edildi.

“BEYAZ OPEL ASTRA MODEL BİR ARAÇ TARAFINDAN KAÇIRILDIM”

İmrak, kaçırılma olayını ve yaşadıklarını ANF’ye anlattı. 17 Aralık günü Beylikdüzü ilçesine bağlı Haramidere semtinde yaşayan bir akrabasını ziyarete gittiğini belirten İmrak, kaçırılma anını şöyle anlattı, “17 Aralık günü Beylikdüzü ilçesine bağlı Haramidere semtin de bir akrabama ziyarete gitmiştim. Ziyaret dönüşü Haramidere Sanayi sitesi girişine geldiğimde Kuvayı Milliye Camisi önünde Opel Astra model beyaz renkli bir araç önümü kesti ve araçta sivil giyimli iki kişi indi. Kimlik kontrolü yapıldı. Ben kimliğimi verdikten sonra ‘2017 yılında hakkınızda açılan bir dosya var. İfade vermeniz gerekecek’ denilerek beni araca bindirdiler. Araçta telefonumu, cüzdanımı ve çantamı aldılar. Telefonumu aldıkları gibi hemen kapattılar. Bağcılar, Avcılar ve Sefaköy istikametine doğru arabayı sürmeye başladılar. Araçta gezdirilirken ‘Bu süreç neden bu kadar uzadı. Neyi bekliyoruz’ diye sorduğumda bana ‘biz amir beyi bekliyoruz. Amir bey bize haber verecek biz onun attığı konuma gideceğiz”’cevabını verdiler.

“Daha sonra ‘Amir Bey toplantıda biz ona ulaşamıyoruz. Ben Komiserle görüşeyim’ denildi. Halkalı mevkiine doğru aracı yönlendirdiler. Halkalı çıkışı olabilecek bir bölgede 19.30 saatlerinde araç durduruldu içinden bir şahıs indi telefonla görüştü ve araca bindikten sonra araç yeniden hareket etti. Başakşehir Fatih Terim Stadının bulunduğu alanın arka tarafında bulunan ormanlık alana aracı sürdüler orada bir süre bekledikten sonra başka bir araç geldi.

“Ön tarafta oturan kişi şoförle birlikte çıkıp gelen diğer araçtan biriyle konuştular ve geri geldiler. Kendini polis olarak tanıtan kişiye ‘neden buraya geldik neden emniyete gitmiyoruz’ dediğimde kendisi ‘Amir bey burada. Burada silah kaçakçılığı yapılıyor o yüzden amir bey buraya geldiği için seni buraya getirdik. Amir beyle görüştükten sonra gideceğiz’ denildi.“

AJANLIK TEKLİFİ SONRASI İŞKENCE BAŞLADI

Kaçırıldıktan bir saat sonra başka bir araca alındığını, burada kendilerini kaçıran kişiler dışında iki kişinin daha olduğunu, bunlardan birine “amir” denildiğini söyleyen İmrak, amir denilen kişinin kendisiyle konuşmaya başladığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü, “Kendini amir diye tanıtan kişi bana ‘Biz senle örgütü konuşacağız’ dedi. Ben de ‘örgüt derken neyi kastediyorsunuz. Ne için konuşacağız’ dedim. Bunun üzerine ‘ne kastettiğimizi biliyorsun’ dedi. Ben de ‘benim bildiğim bir şey yok. Ben kendi halimde bir insanım’ dedim. Verdiğim yanıt üzerine bana ‘montunu çıkar’ dediler. Bende montumu çıkarmadım. Daha sonra zorla montumu çıkardılar ve montumla yüzümü kapattılar. Araç ile U dönüşü yapıp ormanlık alanda bulunan göl kenarına getirdiler. İlkinde inip etrafı kolaçan ettiler. Burada başka kişiler olabileceğini düşünüp 15 dakika daha aracı sürüp başka bir noktada durdular.

Kerem İmrak'ın vücudunda işkence izleri. Fotoğraf: ANF
Kerem İmrak’ın vücudunda işkence izleri. Fotoğraf: ANF

“Şoför koltuğunda olan kişi indi ve araçta benim dışında iki kişi kaldı. Kendini amir diye tanıtan kişi ‘Bana anlatmaya başla biz senin ne yaptığını çok iyi biliyoruz. Biz sadece bazı şeyleri senden öğrenmek istiyoruz. Ben dün cezaevine gittim bana her şeyi anlattılar. O yüzden seni bu gün aldım. Ya bu deveyi güdeceğiz ya da sen bu diyardan gideceksin, ya da seni yaşatmayacağız’ şeklinde tehditler savurmaya başladı. Ben de ‘Bildiğim bir şey yok. Bir bilgim olsa yardımcı olabilirim ama herhangi bir bilgim yok’ dedim. Daha sonra montumu ön taraftan sıkıp nefessiz bırakacak şekilde kafama ve sol tarafımda böbrek kısmıma ve kaburgalarıma yumruk atmaya başladılar.“

PARA TEKLİF EDİLDİ, CİNSEL İŞKENCE YAPILDI

İşkence sonrası kendisine ajanlık teklif edildiğini dile getiren İmrak, kendisine para teklif edildiğini belirterek şöyle devam etti, “Darp ettikten sonra ‘Artık konuş. Konuşursan işin finalinde beraber çalışırız. Sana maaş veririz, her türlü yardımcı oluruz’ şeklinde söylemlerde bulundular. Daha sonra sol tarafımda oturan şahıs baş parmağımı kırmaya çalıştı. Ondan sonra araçtan indi. Kendini amir diye tanıtan kişi de ‘Vallahi parmağını kıracaktı ama ben izin vermedim’ dedi. Bende ‘Neden bunu yapıyorsunuz?’ diye sordum.  O da ‘Biz seni biliyoruz. Sen kimden talimat alıyorsun, kime talimat veriyorsun’ sorularını sormaya başladı. Ben de ‘kimseden talimat almıyorum. Çalışıyorum’ yanıtını verdim. Bunun üzerine ‘Sen tersanede çalışıyorsun. Askeri gemi üreten bir yerdesin. Sen oraya eylem yapmak için girmişsin’ demeye başladı. Bende ‘Oraya çalışmak için girmişim’ dedim.“

Konuşmalar sonrası istedikleri cevapları vermedikleri için işkenceye devam edildiğini belirten İmrak, işkence sırasında da iş birliği yapmasını istediklerini belirtti. Kendisine cinsel işkence yapıldığını da söyleyen İmrak, “Daha sonra sol yanımda oturan kişi elinde taşa benzeyen sert bir cisimle tekrar araca bindi ve bana bu sert cisimle vurmaya başladı. Bacağıma, sırtıma, kaburgalarıma, vurmaya başladı. Bu işkence aralıksız 15 dakika devam etti. Bunu yaparken bana ajanlık dayatmaya devam ettiler. Bir yandan vuruyorlardı bir yandan iş birlikçileri olmaya zorluyorlardı. Ben de ‘herhangi bir iş birliği ve sizlerden gelecek bir paraya ihtiyacım yok’ diyerek tekliflerini reddettim.

“Daha sonra kemerimi zorla çıkarıp elbiselerimi zorla çıkardılar ve o şekilde darp etmeye başladılar. Şu anda sol tarafım yukarıdan aşağıya kadar morarmış durumda. Ben tekrar ‘Bunu neden yapıyorsunuz’ diye sorduğumda ‘Biz seni biliyoruz. 5 yıldır peşine 5 tane adam taktık. Ne yaptığını biliyorum. Nereye gittiğini biliyorum. O yüzden fazla zorlama konuş’ yanıtını verdiler. Ben de ‘Konuşacak bir şeyim yok’ dediğim de o zaman başımı koltuğun arkasında sıkıştırarak pantolonumu çıkardılar. Şişe diye tahmin ettiğim bir cismi genital bölgeme soktular. Bunun insani olmadığını söylememe rağmen buna devam ettiler.

“Ben o haldeyken birkaç dakikada o şekilde vurmaya devam ettiler. Daha sonra ‘Biz senin videonu aldık, pornografik yerlere göndereceğiz. Konuşmazsan seni hadım edeceğiz. Seni köpeklere atacağız’ şeklinde tahdit ettiler. Daha sonra tekrar ön koltuğa uzandırıp dirsekleri ile sırtıma bastırarak sert bir cisimle vurmaya devam ettiler. Bu işkence yaklaşık iki buçuk saat devam etti.“ dedi.

EŞYALARINI GASBETTİLER, ÖLÜMLE TEHDİT ETTİLER

Saatler süren işkence sonrası işkence yapanların istediklerini alamayacaklarını anladıklarında kendisini şehirden gitmesi için tehdit ettiğini söyleyen İmrak, sözlerini şöyle sonlandırdı, “Ben kendilerine hiçbir şekilde iş birliği yapmayacağımı söyledikten sonra bana ‘o zaman sen buradan gideceksin. Ayın 18’ine kadar sana mühlet veriyorum İstanbul’u terk edeceksin. Seni bir daha İstanbul’da hiçbir şekilde görmeyeceğiz. Eğer İstanbul’da olduğunu görürsek seni öldürürüz. Şişe oturturuz. Akraba, bayram ziyaretlerine bile gelmeyeceksin’ denildi. Daha sonra üzerimi giydirip araçla ana caddeye bıraktılar. Telefonumu ve cüzdanımı verdiler ama kişisel eşyalarımın bulunduğu çantamı bana geri vermediler. Beni araçtan indirdiklerinde yüz üstü yere yatırdılar. Bu şekilde yüze kadar saymamı istediler. Ben birkaç dakika böyle kaldıktan sonra başımı kaldırdım ve telefonla teyzemi aradım onun evine gittim o gece orada kaldım. Ertesi sabah avukatlarımla darp raporu aldım ve suç duyurusunda bulundum.

“Zaten biz Kürt gençleri ve Kürt halkı olarak Türkiye şehirlerinde bu işkencelere sürekli maruz kalıyoruz. Bu hem siyasal hem de sosyal olarak bu baskıları günümüze kadar yaşayan bir halkız. Benden önce yüzlerce insan bu durumu yaşadı. Her ne kadar Türkiye kamuoyunda çıkmasa da Kürt kamuoyunda bunlar çokça dile getiriliyor. Geçmişte de insanlar kaçırılıp günlerce işkenceye maruz bırakıldılar. Bu baskıların en temel nedeni Kürt olmamız ve siyasal düşüncelerimizden kaynaklı. Biz Kürt toplumu ve Kürt gençleri bunu kabul etmediğimiz için bu işkencelere maruz kalıyoruz. Kendimizi inkar etseydik eminim ki bunların hiç biri başımıza gelmezdi. Bu anlamda Kürt gençleri kendi değerlerine bağlı kalması çok önemlidir. Şiddet ve baskı uygulanabilir ama bu baskılar belki bir gün belki bir yıl sürer ama ilelebet devam etmeyecektir. Yeter ki kendi değerlerinden vazgeçmesinler ve bu değerlere ihanet etmesinler.”

“OLAYIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ, FAİLLERİ ORTAYA ÇIKARTACAĞIZ”

Yaşanan kaçırma ve işkence olayından dolayı suç duyurusunda bulunduklarını söyleyen Kenan İmrak’ın avukatı ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Tahir Demirci ise yaşanan kaçırma ve işkence olayının hukuki boyutunu şöyle anlattı, “Müvekkilimizin durumunu kaçırıldığı gün öğrendik. Yakınları kendisine ulaşamayınca bize ulaştılar. Bunun üzerine bizlerde karakollara, TEM Şubeye ulaştık ancak herhangi bir gözaltı kaydının olmadığı cevabını aldık. Daha sonra birkaç saat bekleme kararı aldık. Aradan 3 ya da 4 saat geçtikten sonra müvekkilim ailesine ulaşıp kaçırıldığını söylüyor.

“Konuya ilişkin Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığına işkence, darp, kötü muamele, cinsel işkence, kişiyi hürriyetinden mahrum bırakma, hakaret, ölüm tehdidi, gasp ve yağma suçlarından suç duyurusunda bulunduk. Olayı gören güvenlik kameraları ve MOBESE kameraları var. Onların ivedilikle incelenmesi talebinde bulunduk. Olayın takipçisi olacağız, faillerin ortaya çıkarılması için elimizden geleni yapacağız.“

(HABER MERKEZİ)