HABER MERKEZİ- Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri’nin Ocak Ayı Bülteni “Ölümsüzlerin Bıraktığı Mirasla Sarılalım Demokratik Halk Devrimine!” manşetiyle çıktı.
Anı-anlatıların, söyleşilerin ve Ocak Ayı ve şehitlere dair perspektif yazılarının yer aldığı Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri’nin Ocak Ayı Bülteni çıktı.
İçindekiler
- Zora Karşı Zor Budur Yegâne Yol!
- Bizimkiler…
- “Kimyasal Silah Kullanımına Sessiz Kalmak İnsanlık Suçudur”
- Yüreğimizde Kopan Fırtınadır Onlar
- Bu Ateş Hiç Sönmeyecek
- Ölümsüzleşenlerimiz Parti Bilincinin Somutlaşan İradeleridir!
- TDİ: Hapishaneler Birer İşkence Merkezi
- Tutsakları Sahiplen, Mücadeleyi Büyüt!
- Halkın Kurtuluşu İçin Canlarını Veren Halk Savaşçılarının Anısı Sonsuza Dek Yaşayacak
- Eksilmez Sayımız, Artar Azmimiz!
Bültende yer alan “Zora Karşı Zor Budur Yegâne Yol!” yazısından bir kesit paylaşıyoruz:
“Paris Komünü’nün tarihi deneyimi ve mirası devrimci silahlı kuvvetlere sahip olmanın, proletarya devrimi ve proletarya diktatörlüğü için son derece önemli olduğunu göstermişti. Mao Zedung yoldaş, silahlı mücadele ve halk ordusunun büyük önemini veciz sözle özetleyerek, “İktidar tüfekten çıkar” demişti. Şiddete dayanan devrim proletarya devriminin evrensel ilkesidir artık. Bir KP, bu evrensel ilkeye sıkı bir şekilde kalmalı ve onu kendi ülkesindeki somut pratiğe uygulamalıydı. Komünden Çin Devrimine proletaryanın iktidar mücadelesinin zor ile mümkün olduğu ilkesiyle tek tek ülkelerdeki Komünist Partileri sınıf savaşımına atıldılar. Kuşkusuz proletaryanın bu savaşımı ağır bedelleri de gerektiriyordu. Devrim yolunda ölümsüzleşenler bu kavganın en yüce değerleri olarak bayraklaşırlar. Onlar gelecek özgür, eşit ve sınıfsız bir dünya için yaşamlarını feda ederek devrim yolunu açanlardır.
“Devrim ile karşı-devrim arasındaki bu amansız savaşım, Mao Zedung’un ölümünden sonra yeni bir evreye taşındı. RSE’nin “sosyalizm” maskesini atmasıyla burjuvazi “büyük anlatılar bitti” yaygarasını hayata geçirdi. Bu propaganda eşliğinde tek tek ülkelerdeki proleter mücadele KP’lerce ihanete uğratıldı. Burjuvazi, Marksizmin siyasal yenilgisinin zaferini kutlarken Hindistan’da, Nepal’de Peru’da, Filipinler ve Türkiye’deki halk savaşlarıyla proletaryanın kızıl bayrağı yeniden göndere çekiliyordu. Ölümsüzleşenlerimiz, işte bu yüce davanın en müstesna örnekleri olarak bu savaşım içerisinde bizlere bir kez daha öğretmeye devam ediyorlar. Proletaryanın kurtuluş mücadelesi bu uğurda düşenlerin mirası ve ölümsüz anılarıyla sürüyor, sürecek. Ölümsüzleşen her bir yoldaşlarımız halka bağlılığın ve insanlığın kurtuluş mücadelesine olan sarsılmaz bir inanç bırakmışlardır. Onlar Spartaküs’ten, burjuvaziye karşı mücadeleyi barikatlara işleyen Paris komünarlarına uzanan insanlık tarihinde birer onur abidesi olarak bilincimizde yeşermeye devam edecekler.
“Proletarya Partisi bu savaşımın içerisinde henüz kuruluşundan kısa süre sonra kurucu ve kuramcı önderi İbrahim Kaypakkaya başta olmak üzere 4 genel sekreterini, onlarca kadrosunu ve yüzlerce savaşçısını yitirmiştir. Ocak ayının son haftası başta dünya ve coğrafyamızda süren devrim mücadelesinin önemli kadrolarının ölümsüzleştiği bir tarih olması bakımından yarım asrı aşkın sürdürdüğümüz mücadelede ölümsüzlerimizi daha güçlü andığımız özgün bir süreçtir. Proletaryanın büyük ustası ve Ekim Devriminin önderi Lenin ile Alman komünist önderler Rosa Lüksemburg ve Karl Liebknecht bu ayda ölümsüzleştiler. Mustafa Suphi ve 15 yoldaşı Karadeniz’de faşist Kemalist diktatörlük tarafından katledilerek komünizm davası boğulmaya çalışıldı. M. Suphi sonrası 50 yıllık suskunluğu sona erdiren Proletarya Partisi’nin önemli iki kadrosu Meral Yakar ve komutan Ali Haydar Yıldız bu ay içerisinde ölümsüzlüğe yürümüşlerdir.
“Demokratik Halk Devrimi mücadelesinde evlatlarını kaybeden biz şehit ve tutsak aileleri için ocak ayı önce evladımız dediğimiz sonrasında yoldaşlarımız olan ölümsüzleşenlerimizi anarken onların mücadeleleri ve ideallerine daha sıkı sarıldığımız bir aydır. Evlatlarımız, yoldaşlarımız en ağır bedelleri göze alarak özgürlüğün, eşitliğin Demokratik Halk Devriminin zaferinin ancak savaşarak ve bedel ödeyerek kazanılacağını bizlere gösterdiler. Her yanından çürüyen, insanlığı açlığa sömürüye mahkûm eden bu köhne düzene karşı Demokratik Halk Devrimi saflarına örgütlenmekten ve mücadele etmekten başka çaremiz olmadığını yaşam pratikleriyle bizlere gösteren ölümsüzleşenlerimizden öğrenmeliyiz. Ölümsüzleşenlerimizi gerçek anlamda anmanın onların yolundan yürümekle, ideallerini zafere taşımak için mücadele etmekle mümkün olduğu bilinciyle hareket etmeyi esas alacağız. Bu bilinçle ölümsüzleşenlerimizin mezar başlarında olacak, ailelerimizi ziyaret edecek ve Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri örgütlenmemizi geliştireceğiz.“